Katy Perry - I Kissed a Girl
Kollarımı dayadığım pencerenin pervazından bahçedeki zararlı otları temizleyen Lulu'ya baktım. Saat sabahın onuydu ve o erkenden kalkmış hemen işinin başına geçmişti. Ben ise dün Lord ile geri döndüğümüzde direk uyumuş ve ancak saat on olduğunda uyanabilmiştim.
Dayandığım yerden doğruldum ve kollarımı havaya kaldırarak, esnedim. Dün ağaç ruhu bize çok fazla bilgi verememişti. Yardımcı olacağı konusunda o kadar heyecanlanmış olsam da söylediği tek şey:
Annenin şu an nasıl göründüğü veya nerede olduğu ile ilgili pek bir bilgim yok lakin yıllar öncesinden kalmış olan bir anım var. O da annenin Wisteria Sinensis yani mor salkımlı ağaçların onu Kral'ın gazabından koruyacağına dair bir inanışa sahip olduğudur.
Onca yolu sadece bu iki cümleyi duymak için mi gitmiştim. Sıkıntıyla yanaklarımı şişirdim. Wisteria Sinensis... Bu ağaçtan bu ülkede var mı onu bile bilmiyorum. Diyelim ki var. O zamanda nerede olduğunu bilmiyorum. Yanaklarımdaki nefesi dışarıya saldım ve Lulu'nun yanına gitmek için bahçeye çıktım. Sanırım önce bu ağaç ile ilgili bilgi edinmem gerekiyordu ve bunu da yapmak için kütüphaneye uğramam lazımdı.
Yerdeki zararlı otlardan birisini daha koparıp sepete atan Lulu'nun yanına gittim. Elbisemin eteklerini düzelterek yanına diz çöktüm ve yerdeki zararlı otlardan birini de ben kopardım.
"Sizin yapmanıza gerek yok Leydim. Ben yaparım."
"Hayır yardım etmeliyim ki işin çabucak bitsin ve sende beni halk kütüphanesinin olduğu yere götür."
Lulu kaşlarını çatarak bana baktı.
"Halk kütüphanesine mi? Neden?"
Yerden bir ot daha koparmak için uzandığım sırada sorusunu cevapladım.
"Araştırmak istediğim bir konu var."
Bu ot neden kopmuyor? İki elimle de otu kavramama rağmen ot bir türlü kopmuyordu.
"Madem öyle. Önce gitmek için Lord'dan izin almanız gerek."
Kaşlarımı çattım ve otu daha sert çekiştirmeye başladım. Bir yandan da sitem dolu bir sesle Lulu'ya cevap verdim.
"Neden böyle bir şey yapmalıyım?"
Lulu derin bir nefes çekti ve sıkıntılı bir ses tonu ile konuştu.
"Böyle basit bir şeyi her defasında unutuyor olmanız beni biraz endişelendiriyor. Leydim bunu size kaç defa daha hatırlatmalıyım. O sizin kocanız."
Söylediği son cümle ile birlikte bana zor anlar yaşatan otun kökleri topraktan ayrıldı ve bende bu ani olay yüzünden geriye doğru savruldum. Sonunda kopmuştu. Toprağın üzerinde uzanırken elimde bulunan otu havaya kaldırarak göz hizama getirdim ve gülümsedim. Ben kazanmıştım.
"Leydim! İyi misiniz?"
Lulu endişe dolu sesi ile yanımda diz çöktüğünde mutlu bir ifade ile ona baktım, elimdeki otu gösterdim ve gururlu bir ses tonu ile konuştum.
"Başardım!"
Lulu rahatlamanın vermiş olduğu his ile derin bir nefes koyverdi ve yattığım yerden kalkmama yardımcı oldu.
"Lütfen böyle tehlikeli hareketler yapmayın."
"Üzgünüm."
Lulu'nun benim için endişelenmesi garip bir şekilde hoşuma gidiyordu. Nedense bu dünya da beni umursayan birilerinin olduğunu bilmek içimi rahatlatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ KRALLIĞI
Teen FictionAltı yaşındayken ailesi ve yaşadığı topraklar elinden alınan genç bir kız. Bir gün tekrardan ait olduğu topraklara çağrılır lakin bu çağrılışın altındaki sebepler çok başkadır. Kral ve planlarına ayak uydurup yıllar önce ondan alınanları geri almak...