Şu sıralar telegram yada whatsApp grubu kurmak istiyorum. Güzel bir ortam olabilir diye düşündüm. Günlük yaşamdan ve ayrıca wattpad den de konuşuruz. Katılmak isteyenler olur mu acaba? Ona göre kararımı vereyim. İsterseniz telegram mı yoksa WhatsApp mı kullanmak daha iyi olur?
İsteyenler yorum bıraksın lütfen.
Keyifli okumalar
💎Jimin'in evine girdiğimizde bakışlarım etrafta gezindi. Az önce yaşanan Taehyung olayının çok uzamamasına içten içe seviniyordum fakat yinede içim tam olarak rahat edemiyordu. Taehyung'un davranışlarından rahatsızlık duymaya başlamıştım. Özelliklede bugün sergilediği tavır fazlasıyla sinir bozucuydu. Eskiden onunla konuşurken kendimi rahat hissederdim ama şimdi öyle düşünmüyordum. Tabi bunda Jimin'in söylediklerinin de büyük etkisi vardı. Ondan şüphelendiğini söylemesi ister istemez benide böyle düşünmeye itiyordu.
"Hana yok mu?" Salona ilerleyip koltuklardan birine oturdum. Jimin de hemen peşimden gelmiş ve tam yanıma oturmuştu.
"Bugün birden fazla duruşması vardı. Geç gelecek gibi."
Hana avukat olduğundan fazlasıyla yoğun çalışıyordu. Hatta çoğu zaman eve geldiğinde bile işi oluyordu çünkü onun için iş yalnızca ofisinden ibaret değildi. "Anladım. senin günün nasıl geçti?"
Koltukta ban doğru döndü. Bende aynısını yaparak ona döndüm ve bir kolumu koltuğa yasladım. "Yoğundu." Bunu söyledikten sonra bir kaç saniyeliğine sustu. Sanki kafasında söyleyeceği şeyi toparlamaya çalışıyordu. "Abin hakkında biraz araştırma yaptım."
Konunun buraya geleceğini biliyordum. Araştırmış olması beni tabii ki şaşırtmadı çünkü zaten bunu yapacağını söylemişti. Üstelik söz konusu Jimin olunca işini hemen ertesi gün yapması da normaldi. Başımı sallayarak onu onayladım ama hiçbir şey sormadım. Ne olduğunu sormaktan korkuyordum.
"Herhangi bir morfin reçetesi yazmamış. Tabi ilaçlara reçete olmadan da ulaşma olasılığı yüksek ama şu an için şüpheli diyebileceğimiz her hangi bir olayı yok."
Bu duyduklarım beni çok rahatlatmıştı. Şimdilik üzerimden kalkan yükle, sevinçle gülümseyip kendimi Jimin'in kollarına attım. Gülmüş ve hiç vakit kaybetmeden beni sıkıca sarmıştı. "Seninle empati yapabildiğim için nasıl hissettiğini anlıyorum. O yüzden dün akşam seni kırdıysam özür dilerim güzelim."
Ondan uzaklaşarak yüz yüze gelmemizi sağladım. Söylediği her cümle içimi ısıtıyordu. Beni anladığı için memnündum. "Özür dilemene gerek yok. Ben gerçekten çok duygusal yaklaştım. Ama hala onun suçlu olduğuna inanmıyorum."
İnanmıyordum ve muhtemelen tüm her şey ortaya çıkana kadar da inanmayacaktım. Ama eğer cidden işin arkasından benim abim çıkarsa o zaman ne yapardım bilmiyordum. Ailemden tek güvendiğim insanın bir suçlu olmasını kaldıramayabilirdim.
"Araştırmaya devam edelim. Ona en yakın olan sensin o yüzden sana büyük iş düşüyor." Başımı sallayarak Jimin'i onayladım. Tüm duygusallığı bir kenara bırakmam gerektiğini biliyordum. "Bunu yapabilirsin değil mi?" Sanırım bunu sorarken isteyim istemediğime gönderme yapıyordu.
"Yaparım tabii ki Jimin. Tamam ilk başta istemiyordum ama ben bir dedektifim. Yapmam gerekiyor."
Jimin verdiğim cevabın ardından gülümseyerek başını olumlu anlamda salladı. Fakat bir anda suratının düz bir çizgi halini alması, benimde anlamaz bir şekilde ona bakmama sebep oldu. "Bir şey mi oldu?"