𝖕𝖆𝖘𝖘𝖎𝖔𝖓 を 𝖕𝖏𝖒 ꨄ 𝖏𝖚𝖓𝖌

14 ¦ Güç ve Gururun Savaşı

Genet, oyunun son sahnelerinde; eğer gerçekten özgür olmak istiyorsak, herkesçe benimsenen görüş­leri körü körüne kabul etmek zincirinden kendimizi kurtarmamız gerektiğini belirtir. İçine hapsolduğu­muz üç büyük kafesin demirlerini kırmak zorunludur. Bunlardan birincisi, bilinci, varlığı kendinden men­kul bir anlamsızlığa zincirleyen -papaz, yargıç ve savaşçı kahraman gibi- « Büyük Adamlar» mitinin potansiyel gücüdür. Parçalanması gereken ikinci ka­fes, polis devletinin egemenliğidir. Diğer bütün üstün­lük kavramlarının çoğunlukla ruhsal alanda kısıtlandığı yozlaşmış bir toplumda tek gerçek güç, gerçek iktidar polis devletinin elindedir. Son-ve en önemli kafes ise, cinselliktir. Bu kafes bütün ötekileri de içi­ne alır. Çünkü bütün temel sorunlar cinselliğe daya­nır.

Cinsel Politika, Kate Millett

¬¬¬
İhtiras dolu şehvet

Jimin bedeninde gezinen parmaklar ile adeta mayışmış, uysallaşmıştı. Belli belirsiz mırıltılar çıkarıp Jungkook'u onaylarken gözlerindeki alev sönmüyordu bile. Oyun oynamak adına girdiği odada aldığı zevke kapılıp kendine kumpas kurmak, Jungkook'un manipülasyonu sayesinde olmuştu. Ne kadar plan yaparsa yapsın kaderin cilvesi olsa gerek yine ona sunulan anı yaşıyordu.

Zevk verenin oyuncaklar değil de Jungkook'un dokunuşlarını olduğunu anladığından beri iç münaşaka yaşasa bile bunu yansıtmamak adına çoğu kez inlemelerini yutmuş, kendini kontrol etmek adına zorlu bir mücadeleye başlamıştı. Jungkook onu kontrol ettikçe, asıl zayıf yönlerini de ifşaladığının hâlâ farkında olamıyordu. Jimin çok zeki olmasına rağmen doyumsuzluğu başına belaydı.

Jungkook Jimin'in mimikleri ve tepkileri ile hayli eğleniyor hatta bundan zevk bile alıyordu. Bu zamana kadar ilk defa birini kendi sınırlarına alırken endişeli olması gerekse bile buna dair hiçbir tomurcuk dahi belirmemişti. Katı ve sınırlı olan jungkook konu jimin ve kalçası olunca zeki olduğu kadar dengesiz de olup, akışında yaşıyordu.

Jungkook Jimin'in kollarının bağlı olduğu zincilerden tutarken bir yandan da Jimin'in kıvrımlı bedenini kendine çekmişti. Jimin ani hareketlenme ile kendini Jungkook'un sert göğsünde bulurken gözleri çoktan bayık bir haldeydi.

" biraz daha böyle bakmaya devam edersen bu geceyi de mahveder tüm hıncını bedeninden alırım köle, bu yüzden uslu durup hareketlen."

Jimin ufak yaramazlıktan bir zarar gelmez düşüncesiyle Jungkook'un göğsüne dudaklarını bastırırken araya dil de katmaktan çekinmemişti. Jungkook kumaş üzerinden hissettiği baskı ile gözleri seğirirken Jimin'i itip zincirlerinden çekmişti. Jimin'in canı ne kadar yansa da bundan zevk almış olacak ki dudaklarını ıslatıp kısık bir kıkırtı bahşetmişti odaya. Anşalaşılan gece cidden uzun olacaktı.

Jungkook Jimin'in bu hallerinden ne kadar etkilense de bunu belli etmek yerine onu domine etmek için katı ve kuralcıyı oynamayı tercih ediyordu. Hâlâ öpücüğün etkisinde olsa bile zincirleri açıp Jimin'i iki taraftan sarıp kendine bastırmıştı. Jungkook'un aksine Jimin kendini geriye doğru bırakırken ortaya çıkan adem elmasına iz bırakmamak jungkook için sinir bozucuydu.

Jimin Jungkook'un kollarında sallanırken çıplak bedenindeki oyuncaklar onun için hiç var olmamış gibisinden bir hisse boğmuştu. Jungkook fevri davranıp Jimin'i kendine çekerken, Jimin'in ani yükselmesi ile dudakları çarpışmıştı. İkisinin de ifadesi şaşkınlığa bürünürken jimin hızlı atan kalbini kontrol edemez iken jungkook bundan faydalanıp Jimin'i vanilya tadında öpmüş ve yavaşça geri çekilmişti.

Masanın başına geçip saçını ve makyajını hallederken aynadan yansıyan ve hâlâ tek noktaya bakan çıplak bedeni biraz süzdükten sonra hazır olduğunu hissedip yanına ilerlemişti. Jimin'in yüzünü kavrayıp kendisine bakmasını sağlarken Jimin'in yüzündeki ifadeyi anlamasa bile yanağını okşayıp konuşmaya başlamıştı, en azından bunun için çabalamıştı.