Arzu avını gözüne kestiren bir sırtlan edasında Ömer'e bakıyor, Ömer gözlüklerini çıkarıp denizi ayaklarımızın altına seriyor gözlerinin rengiyle. Ben mi? Beni sormayın delirmemek için kendimi sıktıkça sıkıyorum.
"Geç kalmadım değil mi?"
Ömer bana, Arzu Ömer'e ben ise ikisine birden bakıyordum. Olaylar daha fazla karışmadan Ömer'e cevap verip Arzu'yu uyarmam gerekli.
"Gecikmedin hadi içeri girelim bizi bekliyorlar."
Ben ilerde Ömer yanımda Arzu ise biraz arkamızda bahçeden içeriye girdik, evin önündeki kiraz ağacı Ömer'in dikkatini çekti. Uzunca ağaca bakarken ben Arzu'nun kolunu mıncırdım.
"Ağzını kapat salyaların dökülüyor."
"Kızım sen adamın böyle bir şey olduğunu neden söylemiyorsun?"
Fısıldaşmamıza son verip Ömer'e döndüm, planımı onlara son kez anlattım.
"Siz evlisiniz, üniversite de tanıştınız. Sonra Şükran teyzenin sorduğu sorulara sen cevap ver Ömer. Tek bir ağızdan olması daha inandırıcı olur."
Arzu'nun yerli yersiz konuşmaları aslında Ömer'in ondan soğuması için gerekli olabilirdi ama şimdilik tek derdim Şükran teyzeyi susturmaktı. Sonra bu şıpsevdi arkadaşımın meselesine bakacaktım.
Üçümüz beraber kapının zilini çalmış açılmasını beklerken Arzu yapacağını yapmıştı.
"Biz el ele tutuşsak daha inandırıcı olur."
Ömer'in cevap vermesine fırsat vermeden parmaklarını sevdiğim adamın ince uzun parmaklarına kenetledi. Dudağımın içini kemirmeye başladım, bu kız elimde kalacaktı. Bu iş bittikten sonra Arzu'yla olan bütün ilişkimi kessem ancak içim soğurdu.
Kapıyı beklenen kişi açtı, Ömer'e hayranlık dolu bakışlar attıktan sonra Arzu'ya döndü. Arzu'nun tipi beklentisini karşılamamış olacak ki suratı biraz asıldı ve tekrar Ömer'e doğru döndü.
"Hoşgeldiniz oğlum girin içeri, buyrun."
Şükran teyze bana yaptığı çirkeflikleri onlara yapamazdı tabi. Kadın resmen beni tehdit etmişti, evet birinin kucağında saçım başım dağınık halde beni görmüş olabilirdi ama bu işi fazla abartmıştı. Eski kafalı bir kadındı işte, mecbur uğraşmak zorundaydım. Onu kendi halinde bıraksam beni mahallenin or..... İlan edebilirdi.
Salona girdik, Ömer ve Arzu yan yana oturmuştu. Bense karşı koltukta onların mutlu saadetlerini izliyordum. Şükran teyzeye sinirle baktım, her şey onun yüzünden olmuştu. Şimdi Ömer'in yanında ben olabilirdim. 'sen beni yaktıııın' diye bağırıyordu yüreğim.
"Geçmiş olsun."
Ömer asil duruşuyla anneme iyi dileklerde bulundu, Arzu'yu es geçiyorum. Şükran teyze bana bakıyor, kaş göz yapıyor anlamıyorum.
"Sen bize çay getir Meva."
Onlar çifte kumrular gibi otururken ben çay mı servis edeceğim? Gerçekten hayattaki şansım resmen. Ömer'in hakkını yemeyim Arzu kadar yılışık değil, hatta ilk andan ağırlığını ortaya koyuyor. İşte gel de bu adama yeniden aşık olma, neyse çayları koyayım.
"Demek üniverisite de tanıştınız, hemen mi evlendiniz?"
"Yok üniveriste bittikten sonra evlendik, yeni sayılır."
Şükran teyzenin gözü uzaklara dalıyor, belli birilerini özlemiş.
"Ya ne güzel aşık olmak, evlenmek güzel şeyler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAR MISIN AŞKA?
Ficção GeralÜnlü bir iş adamı Olan Ömer Kandemir bir iftira sonucu hapse atılır. Güvendiği tüm insanlar ona sırtını dönüp ihanet ederken hiç tanımadığı bir kadın onu hapisten kurtarmak için elinden geleni yapar. Mafya ve avukatı kurgusudur. Dikkat! Çocukluk aşk...