Bölüm IV

55 27 12
                                    

Etrafına bakındı. İki katlı beyaz boyalı, sanki bu sokağın yaşlı evlerindenmiş gibi görünen bi eve gelmişti. Doğru adrese geldiğinden emin olunca derin bir nefes alıp zili çaldı. Kapı açılıncaya kadar son bir kez dosyayı gözden geçirdi. Kapıyı orta boylu, sarı saçlı bir kız açtı. Mehmet tıpkı filmlerdeki gibi cüzdanını çıkartıp kimliğini gösterdi.

"Merhabalar, ben Cinayet Büro Amirliği'nden Mehmet Akıncı."

Kız biraz şaşkınca Mehmet'in yüzüne bakınca Mehmet hafif bir tebessüm etti.

"Hoşgeldiniz Mehmet Bey, yalnız siz iyi misiniz?"

"İyiyim ben, teşekkür ederim de niye?"

"Başınızda sargı var da o yüzden..."

"Şey, ehemmiyeti yok. Ufak bir kaza sadece."

"Neyse, kapıda kaldınız. Buyurun içeri geçin."

Mehmet içeri girerken içinde büyük bir sevinç vardı.

"Vay be, tam da filmlerdeki gibi oldu. Çok iyi. Birde şu davayı çözsem... Varya ne güzel olur. Hem komiserin de gözüne girerim..."

Oturma odası koridordaki ilk odaydı. Genişçeydi, bir L koltuk takımı ve odanın ortasında duran cam bir sehpa vardı. L koltuğun bir tarafına oturdu. Arkasından kız da gelip koltuğun öbür tarafında durdu.

"Kusuruma bakmayın, geleceğinizi bilmiyordum. Etraf biraz dağınık."

"Hiç sorun değil. Buyurun, siz de oturun."

"Olay hırsızlık olayıymış. Dosyada öyle yazıyor. Fakat çalınan sandık sadece basit bir hırsızlık için olamaz değil mi?"

"Şey, sanırım öyle."

"Bana olayın nasıl gerçekleştiğini anlatabilir misiniz?"

"Olay şöyle oldu: ben bir arkadaşımı ziyarete gitmiştim. Eve döndüğümde bir adamı evimin penceresinde gördüm. Pencereden çıkıyordu. O anın şaşkınlığıyla yolda kalakaldım. Adam aşağı indiğinde kazara ayağı takılıp düştü ve yüzünün burnuna kadar olan kısmını kapatan maskesi açıldı."

"Yani siz adamı gördünüz?"

"Evet. Hatta adam hızlıca uzaklaşınca ben de eve gittim, etrafa bakındım ama sadece o ahşap sandık çalınmıştı."

"Peki ya başka bişey?"

"Yok, hayır. Sadece o ahşap sandık. Ama kilitliydi. Anahtarı daha gelmemişti."

"Gelmedi derken?"

"O sandığı bana arkadaşım hediye etmişti. Sandığı ayrı, anahtarını ayrı gönderdi. Çünkü sandığı doğum günü hediyesi olarak göndermişti. Doğum günümden önce açmamam için böyle yaptığını söyledi. Anahtar da bugün geldi."

"Tam olarak ne zaman size hediye geldi sandık?"

"1 hafta önce. Hırsızlık olayı da 2 gün önce oldu."

"Anladım. Peki ya anahtar?"

"Getireyim."

Merve odadan çıkınca Mehmet bu enteresan olaya kafasında seneryo kurmaya çalıştı. Ama hep bir şeyler eksik oluyordu. Merve kapıda belirince Mehmet daldığı düşüncelerden sıyrıldı.

"Buyurun, anahtar bu."

Mehmet, Merve'nin uzattığı anahtarı eline aldı. Serçe parmağı büyüklüğünde eskitilmiş demirdendi.

"Bu bende kalabilir mi?"

"Kalabilir."

"Son olarak, size bu sandığı hediye eden arkadaşınızın adını, soyadını ve nerede yaşadığını ha birde sizinle beraber onun da telefon numarasını rica ediceğim."

P.A.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin