-bölüm iki-
Yeni Profesör
-Lumos-
-1993, 13 Ağustos-
Perşembenin cumaya bağlandığı gece. Hogwarts koridorlarında tabloların ve Yasak Orman'daki sihirli yaratıkların huzurla ikinci rüyalarını gördüğü gece. O gece, birçok kişi için çokça huzurlu olsa da, bir kişiye hiç son bulmayacakmış gibi hissettiriyordu.
Bilinçsizdi elbette. Ay yerini yavaş yavaş aydınlanmaya başlayan gökyüzüne bırakana kadar ne yaptığından habersizdi. Yalnızca başlangıçta, kemikleri kırılıyormuş gibi acı çekiyor; bitişinde de yaralarının verdiği acıyla yüzleşiyordu. Bu sürekli bir döngü halinde, her ay hiç aksamıyor; genç kız artık ölmeyi diliyordu. Gözünü her açtığında büyük bir hayal kırıklığına uğruyordu.
Artık cuma sabahının erken bir saatiydi. Gözünü açtığında vücudu ahşap zeminde boylu boyunca uzanıyordu. Kıyafetleri parçalanmıştı. Vücudunda ise tarif edilemez bir acı hissediyordu. Özellikle yüzünün sol tarafında tarif edemeyeceği, dillendirmeye cesaret bile edemeyeceği bir acı vardı.
Üç saniyeliğine kör olduğunu sanmıştı. Dördüncü saniyede ise bu durumun yalnızca sol gözüne mahsus olduğunu kavramıştı. Vücudunun devrildiği yerde, o kan kokan ahşap zeminde kalkacak gücü bulamamıştı. Ancak, teyit etmesi gerekiyordu. Yaşadığı hayatının daha acılı geçip geçmeyeceğini teyit etmesi gerekiyordu. Elini, sol gözünün olduğu, olması gerektiği boşlukta gezdirdi.
"Hayır," Bir daha dokundu, hissedemedi. "Hayır, hayır, hayır!" Eli yüzünde gezindikçe pıhtılaşan yerleri tekrardan kanıyor, kız başını durumunu inkar etmek için sallarken yaraları daha çok açılıyordu.
"Yeter! Tanrım yeter! Hayır, hayır!" Ağzını açıyor, haykırmak istiyordu. Ancak canı o kadar yanıyor, o kadar ifade edemiyordu ki kendini; dudaklarından yalnızca bir takım küçük iniltiler dökülebiliyordu. Bacaklarını kendine çekti. Küçülüp yok olmak; hiç var olmamış olmak istedi. Ölmek istedi.
Bilincini kaybetmeden önce onu iki senedir meslektaşlarıyla beraber kollayan siyah cüppeli adamın sesini işitebilmişti. Ardından onu kurtaran, kurtardığını sanan kadının dehşete düşen sesini.
°°°
"Yarı kör... Hayatına bu şekilde devam... Üzgünüm Minerva... Zapt edilmesi ger... Çözümü yok..." Kesik kesik işitebildiği cümleler kızın dudaklarından dökülen belli belirsiz iniltiyle son bulurken; bunca zamandır konuşan şifacı yanındaki kişilerle kızın yattığı yere yaklaşmıştı.
"Larissa, tatlım, beni duyabiliyor musun?" Madam Pomfrey, elini Larissa'nın bir süre önce büyüyle temizlediği saçlarında gezdirmişti. Henüz on üç yaşında olan çocuğu böyle gördükçe aklına eski öğrencisi Remus Lupin geliyor; ardından bu çocuğun ona destek olup sırrına ortak olacak arkadaşları olmadığı için nasıl her şeyle tek başına mücadele ettiğini düşünüyordu.
Larissa, yüzünün sol tarafını saran sargı bezlerini hissedebiliyordu. Başına gelen şeyin farkındaydı; bu yüzden durumuyla ilgili tek bir kelime bile etmemişti. Yalnızca Madam Pomfrey'in yardımıyla yatakta doğrulmuş, yaralarla kaplı ellerine bakmıştı. Görüşü eksik olduğu için uzaklık ve derinlik algısını tamamen kaybetmiş gibiydi.
"Larissa," Profesör Dumbledore, yatağın ucuna oturup elini kızın yorgan altında kalan ayağının üstüne atmıştı. "Severus dolunayları daha rahat geçirebilmen için güçlü bir iksir hazırlıyor. Bundan sonra bu kadar hırpalanmayacaksın." Severus Snape, o an okul müdürünün sözlerini teyit etmek için başını sallamış, kıza güven aşılamak için hafiften tebessüm bile etmişti. Ancak bu hareketi, kızın yalnızca sağlam gözünden bir damla yaşın süzülmesine neden olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chocolate | Larissa Tilly Lupin
FanfictionGenç kız, yüzündeki yara izleriyle zoraki gülümsemişti. Dolan gözlerini saklamaya çalışırken usulca sordu: "Çikolata ister misin?" ≒≒≒ Harry Potter Fanfic Bütün telif hakları Çatalak'ın boynuzlarında gizlidir.