Kızıl Gözyaşları

691 89 154
                                    

Uyarı: Bu bölüm oldukça kan içeriyor. Ayrıca intihar da var. Umarım rahatsız olan olmaz.
İyi okumalar yorumlarınızı heyecanla bekliyorumm 🖤


Annem bile beni hiç istememişti. Beni hiç sevmemişti.

Sahip olduğum tek kişi yüzüme bile bakmıyordu. Bu canımı hep çok acıttı.

"Hoseok!"

Duyduğum tanıdık sesle arkama döndüm. Yoongi... Elindeki oyuncağıyla yanıma geliyordu. Yeniden çocuk mu olduk?

"Bak annem bana ne verdi. Hadi beraber oynayalım."

Annemin bana aldığı oyuncaklar genelde tahtadan eski şeylerdi. Ama Yoongi parlak ve büyük oyuncaklarını benimle hep paylaşırdı. Bir keresinde kimsenin haberi yokken annemle kaldığımız odaya girmiş ve sevdiğim tüm oyuncaklarını yatağıma bırakmıştı.

Belki annem ben büyürken yanımda yoktu ama o her zaman yanımdayıd. Hatırlayabildiğim her saniyemde o vardı.

Genelde hizmetçilerden kaçardık ve bahçenin çiçeklerle kaplı en gizli yerinde beraber oynardık. Henüz hiçbir derdimizin olmadığı, çocukluğun getirdiği pırıl pırıl zamanlardı.

Bazen Kraliçe olan anmesi, kış günlerinde sarayın hizmetlilere ayrılan bölümünün çok daha soğuk olduğunu bildiğinden krallığın varisiyle beraber uyumama izin verirdi.

Kalın ve üşümenizin imkansız olduğu yorganın altından küçük ellerimizi sımsıkı birbirine kenetlerdik. Kraliçe gelip ikimizin de alnından öper sonra da iyi geceler der ve bizi tatlı rüyalarımızla bırakırdı. Onu çok severdim, onu annem sanardım...

Kapı kapanınca Yoongi de alnımı öpüp iyi geceler derdi elimi hala tutarken. Elimi bıraktığı tek bir günü bile hatırlamıyorum.

Gözlerim kapandığında düşüyormuş gibi hissettim. Ancak bu kısacık bir andı ve kendimi tamamen başka bir yerde buldum.

"Hoseok"

Yeniden adımı söyleyen tatlı sesiyle irkildim. Bahçedeydik. Kimsenin bizi bulamayacağı saklı yerimizdeydik. Ellerimi tutmuştu ve beklenti dolu ışıldayan gözlerle bana bakıyordu. 16 yaşında olmalıydım. O günü çok iyi hatırlıyorum.

"Seni seviyorum"

Kelimeler ağzından çıktığı anda gözlerim dolmuştu. Bir cevap bekleyen yüzünün aldığı ifade o kadar sevimliydi ki her hatırladığımda dudaklarıma içten bir gülümseme konmasına engel olamıyorum.

"Ben de seni seviyorum"

Duyduklarıyla tuttuğu nefesini bıraktı ve kendimi bir anda onun sıcak sarılışının içinde buldum. Kendimi bildim bileli sevdiğim kokusunu içime çekerken ben de kollarımı ona sardım.

Birkaç dakikanın ardından bedenlerimize mesafe koyarak yüzlerimizi birbirimize döndük. Ellerimi daha sıkı kavradı ve henüz yeni açılmış olan mesafeyi dudaklarıyla kapattı. Karşılık vererek ben de huzurla gözlerimi kapattım.

Yeniden aynı düşme hissini hissettim. Bu sefer onun odasındaydık. Sessizce ona bende bir şeylerin ters gittiğini anlatıyordum. Elleri her zamanki gibi ellerimdeydi. Ne dediğimi anlamaya çalışıyordu ama ben bile neyden bahsettiğimi bilmiyordum. En iysinin ona göstermek olduğuna karar verdim ve elimi odanın diğer ucundaki tabloya uzatıp sabah bir anda ağzımdan çıkan bilmediğim ama tanıdık gelen dildeki kelimeleri tekrar ettim.

Tablo havalanmaya başladı. Ben korkak bakan gözlerimi yavaşça ona yönlendirdiğimde ağzı açık bir şekilde hayretle tabloyu izlediğini gördüm. Elimi indirdiğimde tablo da yere düştü. Bir tepki vermesini istiyordum. Bana her şeyin yolunda olduğunu söylemesini istiyordum.

Red Tears | HyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin