ÇOK ÖZÜR DİLERİM BÖLÜM GECİKTİ.
AMA ŞU ANA KADARKİ EN UZUN BÖLÜM OLDU. İYİ OKUMALAR.
Barkın ile beraber atari salonuna gitmek için plan yapmıştık.
Sevgili olarak ilk randevumuz.
Salak salak sırıttım.
Otobüs durağında onu bekliyordum. Melih sabah hazırlanmamın bir saat sürmesiyle dalga geçmişti. Annemlere bir şey çaktırmamak için çok uğraşıyordum ama galiba gerçekten salaktım. Barkın'a aşık olduğumu fark etmeden önce evdekilere Barkın'dan bahsediyordum. Ama şimdi her bahsettiğimde fark edecekler diye ödüm kopuyordu. Ne tepki vereceklerini kestiremiyordum. Bu durum beni biraz korkutuyordu.
Yolun başında karmakarışık saçlarıyla Barkın göründüğünde gülmemi bastıramadım.
Çok tatlı görünüyordu. Siyah bir kot giymişti. Üstünde de gri bol bir tişört vardı. Beline de kırmızı bir gömlek bağlamıştı. Barkın gerçekten yakışıklıydı. Kendimi çirkin bulmuyordum ama açıkçası benden hoşlanması için dış görünüşümü de sebep gösteremezdim.
Dümdüz biriydim.
Yanıma gelip "Selam," diye mırıldandı. "Selam," dedim ben de. Gelip yanıma oturdu. Bizim dışımızda durakta bir tane daha kız vardı ama kafasını telefondan kaldırmıyordu.
"Otobüs on dakikaya gelirmiş," dedim telefonumda açık olan ekranı göstererek. Başını salladı. "Terlemiyor musun o kıyafetle?" diye sordu. Üstümde kot ceket vardı. Kıyafetlerimi arayıp Nisa'ya seçtirmiştim. Gri pantolon, üstüne beyaz bir tişört ve açık renk bir kot ceket seçmiştik tartışmamızın ardından.
"Kot ceket çok sıcak tutmuyor, terlersem çıkarırım," dedim. Başını salladı. "Güzelmiş ama ceketin," dedi. Güldüm. Yandaki kıza bir göz attım. Umurunda değil gibiydik. "İyi görünmek için Nisa'yı arayıp ona kıyafet seçtirdik."
Güldü. Bir şey demek için ağzını açtı ama sonra sustu. "Ne?" diye sordum. Yanakları kızarmaya başlamıştı. Barkın'ın bu kadar sevimli olabileceğini asla tahmin etmezdim. Bazen Melih'in yanına gidip "Barkın çok tatlı," diye sayıklıyordum. Bizimkilere yapamazdım bunu onlardan utanıyordum ama abimin yanında gayet rahattım. O da bana Barkın'ı annesinden sonra tatlı bulan ilk kişi olduğumu söylüyordu
Barkın'ın diğerlerine karşı soğuk veya alaycı yaklaşabildiğini ve sinirlendiğinde de agresifleştiğini ben de biliyordum ama benim yanımdayken sanki kedi gibi oluyordu. Saçlarını okşayıp yanaklarını sıkasım geliyordu.
O sırada otobüs geldi. İkinci durak olduğundan neredeyse boştu. Boş bir yere geçip oturdu. Ben de yanına oturdum. "Az önce bir şey diyecektim ama sonra fazla vıcık vıcık olur diye düşündüm," diye fısıldadı bana doğru yaklaşıp. "Söyle," diye mırıldandım. Yüzüme baktı. Bir şey diyecek gibi oldu ama diyemedi. "Hadi," diyerek dürttüm. Kaşlarını çattı. Telefonunu çıkartıp "Mesaj atacağım," dedi.
Barkın'ın gerçekten çok tatlı olduğunu söylemiş miydim?
Ben de telefonumu çıkarttım. Birkaç saniye sonra telefonuma gelen bildirim ile ekran parladı. Gülüp mesajı açtım.
Barkın: Seni gördüğümde genelde çirkin okul formamızı giyiyordun yine de sana aşık oldum. O yüzden ne giydiğin önemli olmaz.
Yüzüm yanmaya başlamıştı. Kıpkırmızı olmuştum. Barkın'a göz ucuyla baktığımda onun da benden bir farkı olmadığını gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kimseyi sevmeyin! bxb
Short Storyhenüz olgunlaşamamış on yedilik melik, asla sakinleşemeyen agresif barkın ile tanışır. çoğunlukla düz yazı, bazen texting.