4. BÖLÜM

9 5 0
                                    


Neden olmayalım? Emir'in sesi sakin ve düzdü. Yaşları birbirine yakın. Bir arada olmaları şüphe
uyandırmaz.
Ayrıca Almira kızı tanıyor. Onunla zaman geçirmek Almira'ya, diğer Druidlere geleceği
kadar dayanılmaz gelmeyecektir. Emir'in  ne demek istediği gayet açık ve netti. Geçmişimden
kurtulamamıştım. Henüz değil.
Ferit durup iğneyi kaldırdı. Konuşmam için bana bir fırsat tanımıştı.
Beynim vızır vızır çalışıyordu. Odadaki herkes benden bir cevap bekliyordu.
Druidlere karşı adımı temize
çıkarmam ve emirleri yerine getirmeye istekli olduğumu göstermem gerekiyordu. Aynı zamanda vampirler
ve onların yarı insan türleri dampirler konusunda da çok huzursuz görünmek istemiyordum. Onlardan biriyle zaman geçirmek hiç eğlenceli değil, dedim dikkatlice. Sesimin soğukkanlı çıkmasına
çalışıyordum.
Ne kadar bir arada olursanız olun. Ama bizi ve herkesi güvende tutmak için ne gerekiyorsa
yapacağım.
Herkesten kastımın insanlar olduğunu açıklama gereği duymadım.
îşte, gördün mü pars?
Cevabım yağız'ı memnun etmişti.
Kız görevini biliyor. Üstelik her şeyi
ayarladık, işler sorunsuz ilerleyecektir. Hem onu tek başına gönderecek değiliz.
O Moroi kızı Ayla da tek başına
olmayacak zaten.
Ne demek istiyorsun? Babam hala çok huzursuzdu. Onu en çok neyin üzdüğünü merak ettim.
Gerçekten
benim tehlikede olduğumu mu düşünüyordu, yoksa Moroi'lerle ne kadar zaman geçirirsem o kadar yoldan
çıkacağımdan mı korkuyordu sadece? Kaç tanesi geliyor?
Bir dampir gönderiyorlar, dedi pars. Gardiyanlarından biri.
Ona bir itirazım yok. Seçtiğimiz
bölgede Strigoi'lar olmayacak ama olur da bir şekilde içeri sızarlarsa o canavarlarla biz değil Gardiyanlar
uğraşsın.
Gardiyanlar, koruma görevlisi olarak çalışan özel eğitimli dampirlerdi.
Tamamdır, dedi Ferit bana.
Geri çekildi. Kalkabilirsin.
Yanağıma dokunma dürtüme engel olarak doğruldum.
Ferit'in işinin bana hissettirdiği tek şey
iğnenin hafif acısıydı.
Ama biliyordum ki güçlü büyü içimde çalışmaya başlamıştı bile.
Bana insanüstü bir
bağışıklık sistemi verecek ve vampirler konusunda sıradan insanlarla konuşmamı engelleyecekti. Diğer
kısmı düşünmemeye çalıştım. Büyünün nereden geldiği kısmını. Dövmeler bizim için kaçınılmaz bir günahtı.
Odadakiler ayakta dikiliyor, benimle pek ilgilenmiyorlardı. Eva dışında. O hala şaşkın ve korkmuş
görünüyor, endişeyle bana bakıyordu.
Bir Moroi daha gelebilir, diye devam etti Emir.
Neden geldiğine emin değilim ama onun da diğerleri
ile olmasında çok ısrar ettiler. Ne kadar az kişi olurlarsa onları saklamamızın o kadar kolay olacağını
söyledik ama...
Bunun çok gerekli olduğunu düşünüyorlardı ve onun için de bir şeyler ayarlayacaklarını
söylediler.
Ivash'lardan galiba. Alakasız biri.
Orası neresi? diye sordu babam. Onu nereye göndereceksiniz?
Harika soru.
Ben de aynı şeyi merak ediyordum. Druidlerle ilk işimde dünyanın öbür ucuna, Britanya'ya Camelot krallığına
gönderilmiştim. Druidlerin niyeti Barın'ı  saklamaksa, hangi uzak şehre gideceğimizi söylemelerinin bir
anlamı yoktu. Bir an için rüya şehrime, Roma'ya gitmeyi umut ettim. Sanat eserleri ve Italyan yemekleri
belki işleri ve vampirleri biraz unutturabilirdi.
Palm Springs (Kaliforniya'da bir ilçe)
dedi Yağız.
Palm Springs mi? dedim.
İşte bunu hiç beklemiyordum. Palm Springs deyince aklıma film yıldızları ve
golf dersleri geliyordu.
Bu bir Roma tatili değilse de çok kötü sayılmazdı.
Emir'in dudaklarında hafif, buruk bir gülümseme belirdi.
Çölde ve çok güneş ışığı var. Strigoi'lerin
bayılmayacağı bir yer yani.
Moroileri de rahatsız etmez mi? diye sordum ilerisini düşünerek.
Moroi'ler güneşten Strigoi'lar kadar
zarar görmese de güneş ışığına fazla maruz kalmak onları yine de güçsüz ve hasta kılıyordu.
Şey, evet, diye itiraf etti Emir.
Ama küçük bir rahatsızlık, sağlayacağı güvene değer. Moroi'ler
zamanlarının çoğunu kapalı yerlerde geçirirse sorun çıkmaz.
Ayrıca diğer Moroi'lerin gelmesini engeller,
böylece...
Dışarıda bir arabanın kapısının sertçe açılıp kapandığını duyunca herkes dikkat kesildi. Ah, dedi
Pars. Diğerleri geldi.
Onları içeri alayım.
Çalışma odasından çıkıp gelenleri karşılamak için kapıya yöneldi. Dakikalar sonra pars  yanımıza
dönerken konuşan yeni bir ses duydum.
Babam gelemedi, beni yalnız gönderdi, diyordu yeni ses.
Çalışma odasının kapısı açıldı. Kalbim bir an durdu.
Olamaz, diye düşündüm. Herkes olur ama o olmasın.
Barlas, dedi yeni gelen, babamı görünce.
Seni yeniden görmek harika.
Bütün gece bana tek bir bakış atmaya tenezzül etmemiş olan babam bariz bir şekilde gülümsedi.
Alp.
Ben de nerelerdesin diye merak ediyordum.
îkisi el sıkışırken midem bulandı.
Bu Alp Atalay, dedi pars onu diğerleriyle tanıştırırken.
Demir Atalay'ın oğlu mu? diye sordu yağız  etkilenmiş bir sesle.
Demir Atalay  Druidler arasında
efsanevi bir isimdi.
Aynen, dedi Alp neşeyle.
Benden beş yaş kadar büyüktü ve sarı saçları benimkinden bir ton kadar
açıktı.
Onu çekici bulan bir sürü kız tanıyordum.
Ya ben? Bana kalırsa alçağın tekiydi. Şu an burada
görmeyi umduğum son kişiydi.
Sanırım Demir Kardeşleri tanıyorsun, diye ekledi pars.
Alp masmavi gözlerini önce Eva'ya çevirdi. Gözleri birbirinden tamamen farklıydı. Biri camdandı, hiç
kıpırdamıyor ve ifadesiz görünüyordu.
Alp  sırıtırken diğer gözünü kırptı.
Hala göz kırpabiliyor, diye düşündüm öfkeyle.
Şu sinir bozucu, aptal, küçümseyen göz kırpış! Gerçi
neden göz kırpamayacaktı ki? Hepimiz onun bu sene geçirdiği kazayı duymuştuk.
Ona bir göze mal
olmuştu. Bir gözü hala sağlamdı ama nedense bir gözünü kaybetti diye o sinir bozucu göz kırpmayı bir daha
yapamayacağını düşünmüştüm.
Küçük Eva Bak sen, ne kadar büyümüşsün, dedi sevimli bir sesle. Şiddete eğilimli biri değilimdir, asla,
ama kardeşime öyle baktığı için onu bir güzel pataklamak istedim.
Eva tanıdık bir yüz görmenin rahatlığıyla ona gülümsedi.
Alp bana döndüğünde yüzündeki bütün o
sevimlilik ve dost canlısı ifade kayboldu. Duygularımız karşılıklıydı.
İçimde alev alev yanan o koyu nefret öyle büyüktü ki karşılık verebilmek için bir süre beklemek zorunda
kaldım.
Merhaba Alp, dedim kaskatı kesilmiş halde.
Alp  benim zoraki medeni davranışıma karşılık vermeye bile tenezzül etmedi.
Hemen kadim
Druidlere döndü. Onun burada ne işi var?
Eva'yı istediğini biliyoruz, dedi.
Emir  düz bir sesle,
Ama düşündük de bu görevi Almira yerine
getirmesi daha iyi olacak. Deneyimi, geçmişteki davranışlarını telafi edebilir.
Hayır, dedi Alp  hemen, buz
gibi mavi gözlerini yeniden bana dikerek.
Asla gelemez.
Bir vampir aşığının her şeyi mahvetmesine izin
verecek değilim.
Kardeşini götüreceğiz..

ÇARPIŞMA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin