----

374 37 1
                                    

Ütopik hayallerimle dolu ülkemin içinde kendimi başrol yapmayı katiyen ihmal etmedim.Başrolleri yüklediğim ikinci şahısa sesleniyorum.Şahsıma biricik benim sevgili şahsıma.Can acıtmak güzel miydi öyle çekip gitmek ?


Okuduğumdan beri her gün aklımda dönüp duran şairin o mükemmel sözü geldi gene hatrıma "Zaten şu hayatta ölüm diye bir gerçek varken mutlu bir sondan söz etmek fazla cüretkardı"


Fazla cüretkar davranmış olabilir miydik ikimiz ? Bu kadar sevgi ve aşkla sana bağlanmak bu kadar mutlu olmak fazla mı cürretkardı.Günler geçiyordu hızlı veya yavaş değil,nasıl olduğunu bilmeden geçiyordu.Tarih neydi, gün ay yıl ? Hiçbirini zerre kadar hatırlamıyordum.Aklımda tek bir tarih vardı. '14.02.2014' beni bırakıp gittiğinde kalbime altın harflerle kazınan bu tarih.Tam sevgililer gününde ne kadar da uçuk bir hediye verdin bana sevgilim, gerçekten hiç beklemiyordum.


Bak artık espri bile yapabiliyorum.Zaman ilerliyor demek ki.Zaman gidiyor ama sensiz gidebiliyor mu? Sormasana be! Elbette gitmiyor.Boğazıma dolanan düğümlerin hissini anlayabiliyor musun? Her gece kabuslarla uyanmak,iyi olduğunu zannetmeleri için sürekli gülümsemek zorunda kalmak. Hergün kontrole geliyorlar öldüm mü hala yaşıyor muyum diye neden anlamıyolar ki ruhumun zaten öldüğünü,bedenen yaşamak mı yani önemli olan?


Ah! Gene o günü hatırladım seni evde heyecanla bekliyordum.Kapının çalmasını beklerken telefon aniden bütün evde yankılanmaya başlamıştı.Korkmadım neden korkmalıydım ki muhtemelen arıyor ve beni sürpriz için bir yere çağırıyordun. O gün sevgililer günüydü tabiki senden sürpriz bekleyecektim...Nereden bilebilirdim ki böyle acı bir sürpriz yapacağını.


Bir hemşire çıkmıştı telefona başta kadın sesi duyduğum için kısa süreli sinirlenmiştim ama daha sonra bir kaç kelime fısıldıyor bir hastanenin adını söylüyordu.İşte o zaman daha çok sinirlenmiştim nasıl senin öldüğünü söylerdi bana? Ağzından çıkanı kulağı duyuyormuydu bu aptal kadının? Ama o durmuyordu benim adımı fısıldıyordu bu sefer, ya da bağırıyordu bilmiyorum o ara kendimi kaybetmiştim.


Sadece kulaklarımda sağır edecek bir çınlama vardı.Bedenim bir anda kendiliğinden öyle tepkiler veriyordu ki beynim ve kalbim daha durumu hazmedemezken verdiğim tepkilere şaşırıyordum.Midemde delice bir kasılma vardı,değişik bir bulanıklık.Bütün nefretlerim acılarım kusmak istiyordum.Farklı bir tat bütün ağzımda yayılıyordu daha önce hiç tatmadığım,tadına yabancı olduğum bir ayrılığın tadı.Pencereden içeri süzülen ılık rüzgarın garip bir hatırası vardı ,yok olmuşluğun getirdiği kimsesizliği bütün bedenime enjekte ediyordu.Havadaki garip koku miğdemi alt üst etmişti,bu iğrenç çaresizlik kokusu,ölümün acı kokusu.


Beynimin en derinindeki hücreler bile sızlıyordu.Nefes alamıyordum sık sık ve sürekli nefes almama rağmen hıçkırıklarım nefes almamı engelliyordu."Ne olur dur!" neye neden bağırdığımı ben bile bilmiyordum,boşluğa bakıp öylece çığlık çığlığa bağırıyordum.Sanki bunların hiçbirini ben yapmıyormuşum gibi hissizleşmiş,uyuşmuştum.Kalbim hala inanmıyor olmalıydı ki atmayı durdurmamıştı.Sensiz ölürüm demiştim defalarca,sensiz ölürüm ama ölmedim Chanyeol.Bekledim çok bekledim ama insan gidenlerin ardından gidemiyormuş.


Kapı üzerime yıkılıyor gibi çalınıyordu.Açmadım...Açıp ne diyecektim hayatımdaki tek gerçek artık yok mu.Bunu dile getirebilir miydim? Hala sesli bir şekilde Chanyeol öldü diyememiştim o zaman nasıl derdim,demedim...Gözlerimi kapayıp senin haberinden sonra düştüğüm soğuk zemine uzandım.Göğsün kadar rahat değildi,kalbi ritmik bir şekilde atmıyordu,buz gibiydi...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 20, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HOŞÇAKAL ÜLKESİ (One Shot)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin