Ruelle - War Of Hearts
PİÇLER VE CENAZELER
Bir kadını dizlerinden öpmek; acının, canının, kanının ve yaralarının dermanı benim demekti benim lügatimde, yeraltında ya da kefensizlerde bu ne demek bilmiyordum ama şu an, bu düşünmek istediğim son şeydi. Şuurlarım kapanmıştı bir anda, Karan bakışlarını kaldırıp gözlerini yüzümde gezdirmeye başladıktan bir süre sonra dudakları yukarıya kıvrılmıştı.
Sanki, içimde ona karşı konuşulan her şeyi o an duymuştu.
'Sevgi nefretten daha çok acı doğurur,' diye konuşmaya başladı şeytanlarım hep bir ağızdan. Onları göz ardı etmem, tanrının verdiği sevgiyi oyuna alet etmemin sonucu bu muydu? Acının sızacağı ilikleri daha da derinleştirmek. Hayır, istediğim bu değildi. Bu ilikler sadece bana aitse, o zaman şeytanlarım bana yeni bir yol çizerdi.
'Onu kandır!' diye bağırdı içlerinden biri, bu; sözünü en çok dinlediklerimden biriydi.
Öylece durmayı bırakıp hala tek dizinin üzerinde duran ve bana bakan adamın yanağına sardım elimi ve diğerlerini umursamadan, sadece onu kandırmak için, dudaklarına eğildim. Onu öptüm, beni öptü. Ben, tanrının verdiği sevgiyi bile kandırma yoluna girmiştim. O sırada masanın üzerine biri sertçe vurdu, dudaklarımız ayrıldı. Karan'ın bakışları o tarafa döndüğünde sadece olanları izlemeye koyuldum. Boynunda ve alnında birkaç saniye içinde belirginleşen damar, öfkeyle atan kalbin gösterisini sergiledi. Çöktüğü yerden usulca kalktı. "Kim vurdu elini masaya?" diye soluduğunda, masadaki çoğu kişi kendini düzeltti. "Kim vurduysa bana bırakmadan elini kendisi kesse iyi olur, emin olun bir elle bırakmam ben." Bakışlarım Öztürk'e döndüğünde, gözlerimiz birleşti. Az önce kalktığım sandalyeye dönmemi işaret ettiğinde, olayın benden habersiz olmasına rağmen haberim varmışçasına ilerlediğini fark ettim.
Ayağa kalktım, masaya adımladım ve Öztürk'ün yanında kalan boş sandalyeme geri yerleştim, eteklerim dizlerimi kapatmadı. Kuvars, sandalyesinin insanı irrite eden o sesi yaymasını umursamadan eski yerine sürükledi ve ters durmasına rağmen oturdu. Kollarını sandalyenin baş kısmına yaslayıp insanları huzursuz edecek donuk bakışlarıyla Karan'ın iki ilerisinde oturan adamı izledi.
Masaya o adamın vurduğunu düşündüm o an.
Karan ellerini iki kez birbirine vurarak tüm dikkatleri üzerine topladığında "sıra faiz artırımında," diye konuştu. Aydın Gümüş dikleşti, herkes bir ona bir Öztürk'e baktığında ikisi de birkaç saniye arayla bir miktar söyledi.
"Üç Milyar Dolar,"
"Beş Katrilyon Euro."
Şaşkınca Öztürk'e baktığımda yutkunamadım. "Açılış ve kapanış miktarları, hisse bahis işleri için paralar dökülsün." Herkes birbirine bakmaya başladığında ben Karan ve Kuvars'ın söyleyeceği miktarı merak etmeye başlamıştım. "Ekonomi çok kötü, miktarlar çok uçuk," diye konuştu saçları beyaza dönük olan adam. O bunu der demez yanındaki adam "Beş Milyar Dolar kendi hissem için," diye konuştu ve devam etti "ve beş milyar dolar da Emin Altıca'nın hisseleri için teklif sunuyorum." Yanındaki adam bir anda öfkelendiğinde, istediği hisselerin o adama ait olduğunu hissetmiştim. O an, masa başındakilerin teklif açtığını ve para sunmadığını fark ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEKROZ
Подростковая литература+18, ❝Elindeki silahın seni evcilleştirdiğinden bihabersin, sevgilim. Namlunun ucu sana dönükken öğreneceksin.❞