Bölüm 1

55 2 2
                                    

Bölüm 1

-"Bugünlük bu kadar yeter İdil, çıkabilirsin." Hilmi'nin bana izin veren sözleriyle kapıya asılı ceketimi giydim ve kendimi sıcak mekandan dışarı attım. Soğuk yüzüme sertçe vururken tek yapabildiğim ellerimi ovuşturmaktı. Akşam serinliğinde sokakta ilerlerken ayağıma değen kağıt parçasıyla düşüncelerimden sıyrıldım.Yavaşca yere eğilerek elime aldım ve o an bunun bir broşür olduğunu anladım.Önemsiz olduğunu düşünerek tekrar yere atacaktım ki alttaki bir yazı dikkatimi çekti.
Hayatının her anını kaydedin.
Merakla elimdeki broşürü incelemeye başladım,bu bir fotoğrafçılık kursuydu.Kalp atışlarım hızlanırken buraya yakın bir yerde olduğunu görünce umutla fiyatına baktım.Gerçekten de fazla yüksek değildi ve bu benim sevinçle zıplamama neden oldu.Yolda kimse olmadığı için bunu garipseyen de yoktu neyse ki.Hayallerim fotoğraf kelimesinde yatıyordu ve ben de artık bir adım daha yaklaşabilirdim onlara.Her ne kadar Hilmi bana yardımcı olsa da bir profesyonelden öğrenmek kadar heyecan verici birşey olamazdı.Kağıdı çantama atarak evin yolunu tutarken dudaklarımdaki gülümsemeye engel olamıyordum..

------

Aynada geçen uzun bir süreden
sonra sonunda evden çıkabilmiş ve kursun yapıldığı binaya gelebilmiştim.Küçük fakat modern salonda diğerleri gibi gelecek olan hocayı beklerken nabzımın hızlandığını hissedebiliyordum.Zaten gergin bir şekilde bekleyen vücudum ter içinde kalmıştı ve elimdeki makinemi sımsıkı tutarak ondan destek alıyordum.Dakikalar geçmek bilmezken en sonunda içeri siyahlar içerisinde bir adam girdi.Genç ve çekici biri olduğu kesindi fakat spor kıyafetleri olmasa ona hoca demeye dilim varmazdı.Sanki o da burada olmaktan heyecan duyuyormuş gibi ileri geri sallanırken yeşil gözlerini hemen yanımdaki gence çevirmişti.Ben bile o gözlerdeki tehlikeyi hissetmişken onun nasıl bu kadar rahat oturabildiğini merak ediyordum.Sakin olmayı kendime öğütleyerek derin bir nefes aldım fakat adının Araf olduğunu öğrendiğim hocamızın klasik tanışma konuşmasını yapması beni daha fazla germişti.Toplum içinde dikkat çekmekten hoşlanan birisi değildim ve bunu yapmak beni korkutuyordu.Diğerleri adlarını söyleyerek konuşmaya katılırken yanımdan gelen sesle irkildim
- "İyi misin?" Gerçekten de kusursuz yüz hatlarıyla beni izleyen bu adama ne diyeceğimi bilemedim.O ise cesaretle elini omzuma koyarak fısıldadı
- "Kendi kendinle savaşmaktan vazgeç" Dudaklarımı kemirmeyi bırakarak ona döndüğümde fazla yakınımda olduğunu farketmiştim.Kahvelerinde boğulmamak için gözlerimi çekmek istedim fakat tek bakabildiğim yer omzumdaki eliydi.Tam elini ittirecektim ki o ilahi ses beni durdurdu
- "Siz ikiniz bir grup olun" Hemen yanıbaşımızda dikilen hocamıza gülümseyerek başımı sallarken bir yandan da yanımdakinden uzaklaşmaya çalışıyordum.En sonunda dayanamayarak ayağa kalktım fakat hoca hala gitmediği için ona çarpmıştım.Ancak göğsüne gelen başımı kaldırarak yeşillerine bakarken kalbim göğüs duvarımı delicek gibi hissediyordum.Yutkunarak bir adım geri gitmek istedim fakat bu sefer de dengemi kaybettim.Son anda belimi bulan parmaklarıyla düşmekten kurtulurken dudaklarının kıvrıldığını görebilmiştim.
-"Sakar"

Başka bir aksilik olmadan kurstan sağ salim çıktım,Hilmi'ye uğramam gerekiyordu.Hızlı adımlarla taksiye doğru ilerlerken birden Arafı'nın yani hocamın yanımda oturan çocuğun kolundan çekiştirdiğini farkettim.Aralarındaki husumet neyse karışmamayı dilerdim fakat yanımda oturan çocuk bana fazlasıyla iyi davranmış ve kendimi yalnız hissetmeme engel olmuştu.İstemeyerek de olsa yanlarına giderek yapma bir şaşkınlıkla sordum
- "Hocam ne oluyor?" O ise öfkeli bakışlarını bana dikti,biran geri gitmeyi düşünsem de vazgeçtim hemen.Zaten Araf kendi gitmişti.Ben de yanımda oturan çocuğun kanayan burnunu farkederek bağırırken o sadece fısıldıyordu
- "Ben de Emre'ysem bunu ona ödetirim"

Herkese merhabaa :)) yeni bir hikayeyle tekrar karşınıdayızz bu bölümü yazmam da bana yardım eden Beyzama çok teşekkür ederimm umarım beğenirsiniz..

KARANLIK PRENSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin