Keyifli okumalar
💎
Jimin'in anlatımından...Masanın üzerinde duran dosyaları incelerken neredeyse beynim patlayacaktı. Günlerdir hepimizin kafası allak bullaktı ve artık ne düşüneceğimi bilmiyordum. Her ne kadar olayları çözmeye yaklaştığımızı hissetsem de her şey hala çok zor geliyordu. Birincisi elimizde doğru düzgün bir delil yoktu. Elimizde olan tek şey Ryu Jin'in bize anlattığı,gerçek olduğunu umduğumuz olaylardı.
Merkeze geldiğimizden beri Arin'in evde bulduğumuz asit borik şişesi hakkında söyledikleri geliyordu. Eğer Ryu Jin'in zehirleri yaktıklarını söylediği iddiası gerçekse, Arin'in teorisi aşırı mantıklı ve gerçekleşmesi çok olanaklı olabilirdi.
İçinde bulunduğum odanın kapısının açılma sesini duyduğum sırada,bakışları önümdeki dosyalardan çektim. Jungkook bana kısa bir baş selamı verip, kapıyı ardından kapattı ve yanıma doğru ilerledi. "İlacın ne olduğuna dair sonuçlar çıktı mı?"
"Henüz çıkmadı. Ama sanırım az kaldı." Sıkıntılı bir nefes verip, başımı sallayarak onu onayladım. Şu an için ihtiyacımız olan en önemli şey oydu.
"Arin nerede?"
"Geldiğimizden beri iddianın ortaya çıkmasına sebep olan kitabı okuyor."
Arin bugün o kitabı bitirmeye kesinlikle kararlıydı. Sabahtan beri yüzünü görememiştim. O kitaptan başka şeylerin çıkacağını umuyordu ve benimde içimde öyle bir his vardı. "Konumuzla çok alakasız ama bir süredir bir şey sormak istiyorum." Jungkook karşıma geçip, oturdu.
"Sor." Dedim hala önümdeki dosyaları incelerken.
"Sizin Arin ile aranızda özel bir şeyler mi var?"
Sorduğu soru gülmeme sebep oldu. Onca işimizin ve onca karmaşanın arasından böyle bir şeyi bana sorması komikti. "Nereden çıktı şimdi bu?"
"Son zamanlarda pek bir yakınsınız sanki. Diğer çalışanlarda fark etmiş. Tek ben fark etmedim yani." Dişlerini gösterip güldüğü sırada gözlerimi devirdim. Demek ki hislerimiz karşıdan bakılınca fark edilebiliyordu. Bunun güzel bir durum olduğunu var sayıyordum.
"Evet, çıkıyoruz."
"Harbi mi? Ben inkar edersin sanmıştım."
Bakışlarım Jungkook'u bulduğunda gözlerimi kısarak ona baktım. "Sevdiğim kadınla birlikteliğimi neden inkar edeyim ki?"
Jungkook umursamaz bir şekilde omuzlarını silkti. "Ne bileyim. İş arkadaşısınız ya."
Bu konu yayılırsa bir süre konuşulacağımızı çok iyi biliyordum. Benim için bir sorun yoktu ama Arin bundan pek hoşlanır mıydı emin değildim. "Sen yinede kimseye bir şey söyleme. Yoksa kendini başka bir birimde transfer olmuş bulursun."
Jungkook tehditimin ardından gözlerini irileştirip,eliyle ağzına fermuar çekti. "Asla kimseye söylemem başkomiserim."
Gülerek başımı iki yana salladım. Daha kıdemli olmak her zaman olmasada bazen gerçekten eğlenceli olabiliyordu. Bir süre Jungkook ile bilikte Jung Woo ve Bayan Bae'nin dosyalarını incelemeye devam ettik. Biz dikkatli bir şekilde işimizle uğraşırken kapının açılması ile duraksamıştık.
"Böldüğüm için kusura bakmayın başkomiserim ama Kim Taehyung adlı kişi sizinle görüşmek istediğini söylüyor."
Jungkook ile aynı anda birbirimize baktık. Kaşlarımı çatarak oturduğum yerden kalktım. "İçeri al." Kapıda duran polis emirimin üzerine başını sallayarak kenara çekildi. O kenara çekilir çekilmez görmekten hiç hoşlanmadığım beden içeri girmişti.