35

443 66 57
                                    

"Alındım!" Diye bağırıp kendimi yatağımın üstüne attığımda sevinçten ölecek gibiydim. Sınav sonuçlarına bakalı bir saat oluyordu. Bir saatin yarım saatinde annemle beraber sevinç çığlıkları atmıştık, şimdiyse odamda kendi kendime zıplayıp kendimi oradan oraya atıyordum.

Sınava girenler içinde otuz ikinciydim, sıralamamı öğrendikten sonra üniversiteyi aramıştım ve beni aldıklarını söylemişlerdi. Sanırım artık resmi olarak bir matematik bölümü öğrencisiydim, hem de istediğim üniversitede. Taehyung'a haber vermek için yaklaşık on beş dakika öncesinde mesaj atmıştım, bana neredeyse yirmi dakika içinde burada olacağını söylediğinden hazırlanmıştım da. Tamam, aslında çok da hazırlanmamıştım. Üstümde beyaz bol bir tişört, gri şort vardı. Ayrıca saçlarım bildiğimiz ev topuzuydu.

Yatağın üstündeki telefonumdan bildirim sesi geldiğinde elimi telefona uzattım, yattığım yerde telefonu havaya tutarak bildirim panelindeki bildirime tıkladım.

Taehyung: Aşağıdayım

Taehyung: Ayrıca sana bir şey getirdim :)

Görüldü, 17.20

Gülümseyerek yerimden doğrulup telefonumu şortumun cebine attıktan sonra yaptığım ilk şey aynada kendime bakmak oldu. Tamam, en azından ev halimle o kadar da kötü görünmüyordum. Hem Taehyung'un böyle duruyor olmamı pek umursayacağını da sanmıyordum.

Odamdan çıkıp hızlı adımlarla merdivenleri inmeye başladığımda annemin "Lisa! Nereye?" diye seslendiğini duydum.

"Taehyung geldi!" Diye bağırdıktan sonra heyecanla spor ayakkabılarımı giydim. Bu kadar heyecanlı olmamın sebebi şuydu ki Taehyung ile mezuniyet balosundan sonra yüz yüze görüşmemiştik. Ayakkabılarımı giydikten sonra kapıyı açıp çıkınca kapattım, direkt gözüme çarpan, bahçenin önünde beni bekleyen Taehyung'a doğru yürümeye başladım.

Taehyung'u incelemeye başladığımda içimden koca bir "siktir" geçti çünkü bir kendi giydiklerime, kendi saçıma bakıyordum bir de ona bakıyordum. Gayet düzenli görünüyordu, altında kot pantolon vardı ve üstünde beyaz tişört vardı ama nasıl desem... Baya bir iyi duruyordu. O arkadaşlarıyla dışarı çıkmak için hazırlanmış gibiydi, ben de dışarı çöp atmaya çıkmış gibiydim.

"Cidden mi Taehyung?" Diye mırıldandım baştan aşağı onu süzerken. Neden kapıdan gülümseyerek çıkıp ona yaklaşınca somurtmaya başladığımı anlamadığından kaşlarını hafifçe çattı.

"Ne oldu? Zamanında geldim işte. Yoksa fark etmeden geç mi kaldım?" Başımı olumsuz anlamda iki yana salladıktan sonra konuştum. "Hayır, sadece neden bu kadar düzgün giyindiğini merak ediyorum. Sadece parka gidecektik."

Salak Lisa.

Tamam, şu anda tepkim çok çocukça görünüyordu ve galiba Taehyung dalga geçmemek için kendini zor tutuyordu. "Bana baktığında ah bu çocuk ne kadar yakışıklı görünüyor, demeni istedim." Gözlerimi devirdim. Taehyung'un kendini övme şekilleri beni benden alıyordu. "Hem sen de çok güzel görünüyorsun, bence hep böyle giyin."

"Kör müsün Taehyung?"

"Hayır, değilim. Bence özensiz halin daha seksi." Kahretsin, yüzümde fondöten yok.

"Salak!" Diye bağırıp kolundan tuttum, parka doğru yürümeye başladığımda arkamdaki gülüş sesini duyabiliyordum. Salak Taehyung, salak, salak.

"Özür dilerim, bir daha seksi olduğunu söylemeyeceğim." Şu an Tanrı'dan sabır diliyordum.

"Bence susmalısın. Ayrıca bana ne getirdin?" Diye sordum mesajı aklıma geldiğinde.

ily for 105120 hours, taeliceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin