Ursine Vulpine ft Annace - Wicked GameLulu'nun bakış açısından
Leydi iyi durumda mıydı hiçbir fikrim yoktu ama onun dediğini yapmaktan başka şansım da yoktu. Üstelik birkaç gündür etrafta onu hiç görmedikleri için hizmetliler şüphelenmese bile Leydimin en ufak bir hatasını yakalamak için çabalayan Cariye Kalina mutlaka gözünü bizim üzerimizde tutuyordu. Sıkıntıyla başımı yere eğdim.
"Leydim lütfen çabuk dönün."
Önümdeki bambu çubuklarını dizdim ve pencerenin önündeki saksının yanına koymaya gittim. Tam o sırada bahçe kapısının girişindeki bir hareketlilik dikkatimi çekti. Daha fazla şey görebilmek için biraz öne eğildim.
Yoksa bu... Cariye Kalina mıydı? Onun burada ne işi vardı? Leydimin yokluğunu mu fark etmişti?
Dehşete düşmüş bir halde dışarıya onları karşılamaya çıktım ve yüksek bir sesle konuştum.
"Burada ne işiniz var?!"
Cariye bahçede bir süre göz gezdirdikten sonra bana döndü. Yüzünde hiç hoşlanmadığım küstah bir gülümseme vardı.
"Hanımefendiyi görmek için buradayım. Duyduğuma göre bir süredir etrafta onu kimse görmemiş. Onun için endişeleniyorum. Sonuçta... O bizim çok sevgili hanımımız öyle değil mi?"
Lanet kadın... Endişeleniyor muymuş? Saçmalık! Tek istediği hanımımın burada olmadığını Lorda bildirip onun başını belaya sokmak. Ama panik yapmamalıyım. Hanımım mutlaka dönecektir.
"Hanımefendi'ye sizin geldiğinizi bildirmem gerekiyor. Bu yüzden lütfen biraz bekleyin."
Elindeki yelpazeye hafif hafif savurmaya başladı.
"Hadi ama... Gerçekten de bunun için ayıracak vaktim yok. İçeri girin ve hanımı bana getirin!"
Yanındaki hizmetlilere verdiği emir ile birlikte gözlerim fal taşı gibi açıldı. Eve girmek için ilerleyen hizmetlileri durdurmak için öne atıldığımda Cariye'nin yanında bulunan iki kız bana doğru geldi ve beni kollarımdan tutarak hareket etmemi engelledi. Ben ise onların ellerinden kurtulmaya çalışırken bir yandan da avazım çıktığı kadar bağırıyordum.
"Bu yaptığın yanına kalır mı sanıyorsun! Hanımım bunları gördüğünde seni öylece bırakmayacaktır!"
Evi alt üst edenlere dehşetle bakıyordum. Ben onların elinden kurtulmaya çalıştıkça hizmetliler beni daha sıkı tutuyordu. Üstüne üstlük Cariye söylediklerimle birlikte sinirlenmiş gibi duruyordu. Yüzünü buruşturdu ve öfkeyle bana doğru geldi.
" Seni küçük fare... Ne hakla benimle böyle konuşursun."
Yüzümde hissettiğim sızı ve başımın yediğim tokatın şiddeti ile birlikte sağa dönüşü gözlerimin dolmasına sebep olmuştu. Arkada bulunan hizmetlilerden birisi saçımdan tutarak tekrar Cariye'ye bakmamı sağladılar. Öfkeden parlayan mavi gözleri beni adeta delip geçiyordu. Uzun, ince parmaklarıyla çenemi sertçe kavradı.
"Uzun bir süredir sana bir ders vermek istiyordum. Lord'un eşi olduğu için yanında durduğun faydasız kadından yüz bulmuş olmalısın. Ama sana bu evin hanımının kim olduğunu hatırlatacağım."
Korkuyla ona baktım. Bu kadın delirmişti. Elindeki yelpazeyi kapının girişinde bulunan muhafızlar doğrulttu.
"Muhafızlar! Bu kadını 30 kez kırbaçlayın."
Korkuyla ona baktım. Bu kadar ileriye gidebilir miydi? Daha sonra aklına bir şey gelmişçesine gülümseyen Cariye'ye baktığımda sorumun cevabını almıştım. Gidebilirdi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ KRALLIĞI
Novela JuvenilAltı yaşındayken ailesi ve yaşadığı topraklar elinden alınan genç bir kız. Bir gün tekrardan ait olduğu topraklara çağrılır lakin bu çağrılışın altındaki sebepler çok başkadır. Kral ve planlarına ayak uydurup yıllar önce ondan alınanları geri almak...