(Bölüm hakkında spoi içeren görseller paylaşıyorum, bakmayı unutmayın!)
KİRLİ YÜZLÜ MELEK
|3|
MAHZEN, ÖPÜCÜK VE TARYUS
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
O ihtişamlı, büyük salona girdiğimizde her şey için çok geç olduğunun farkındaydım. Geniş tahtlarında oturan ve en az burası kadar göz alıcı kıyafetler giymiş olan kral ve kraliçe; yüzlerinde memnun olmayan ifadeyle beni süzüyorlardı.
Uzun uzun baktılar, incelediler beni. Önce kıyafetimden dolayı yargıladılar, sonra ise akıllarına yaptıklarım gelmiş gibi daha ezici bakmaya başladılar.
"Efendim," dedi takım elbiseli adam ellerini iki yanına koyup eğilirken. Demek ki saygı almak için kral ve kraliçe olmak gerekiyormuş. Bu adamın saygı gösterdiği tek kişi olabilirlerdi.
"General Alexander," dedi Kral. "Ziyaretin beni ziyadesiyle memnun etti lakin," Bana kısa bir bakış atarak elini salladı iki kere. "Hoş ziyaretler tercihimdir."
Bir dakika... General mi dedi o? Sabantan beri asker yetiştirme tarzlarına laf ettiğim adam bir general miydi? O nasıl generaldi be!
Bana tek bir kelime bile etmemişti şu zamana kadar. Ben onu hep alçak görmüştüm ama o susmuş ve sadece bakmakla yetinmişti. Benim şimdi ona şaşkınca baktığım gibi.
"Bana general olduğunu söylemedin," diye fısıldadım.
Bana cevap vermedi yandan bir bakış attı.
"Üzgünüm majesteleri, sizi böyle konularda rahatsız etmek istemezdim lakin bu küçük hırsız," bana doğru döndü. "Ve katil'in sizler tarafından sorgulanmasının daha uygun olacağını düşündüm."
Herkes bir anda sustu ve yeniden bütün gözler bana döndü. Bakışlarından dolayı kendimi çıplak hissetmeme sebebiyet veriyorlardı. Ne bakıyorsunuz? diye soramayacağım için sahteden bir tebessüm koydum dudaklarıma.
İki elimi etek uçlarıma koyarak hafifçe eğildim. "Kral'ım, kraliçem," dedim dik durarak.
"Adın ne?" diye sordu kraliçe. Üzerine giymiş olduğu kaban çok mu kötüydü ne? Gözlerim ağrımıştı parıltılarından dolayı.