"but i wish i was dead
every time i close my eyes
it's like a dark paradise
no one compares to you
i'm scared that you
won't be waiting on the other side"dark paradise, lana del rey.
_
karanlık.
kapkaranlık.
gözümü açıyorum ama bir farklılık yok. kulaklarım çınlıyor, sesler boğuk geliyor. jeongin'in sesi doluyor kulaklarıma, emin değilim. dedikleri anlaşılmıyor. ağzından çıkan her kelime bitap düşüyor son nefesinde. felix öksürüyor defalarca. evet, gerçekten de o. umarım gaipten sesler duymuyorumdur.
artık kafamdaki topluluk izin veriyor bana, seslere kusursuzca kavuşuyorum.
"uyandı mı?"
"sanırım."
"hareket ediyor. sonunda!"
kalkıp ışığı açıyor bir silüet. her yer aydınlık. gözüm kamaşıyor, ovalıyorum.
"jisung! jisung, iyi misin? bir şey söyle!"
"felix, korkutacaksın jisung'u."
felix'in endişesi yüzünden okunuyor. jeongin arkadan hafifçe sarılmış ona. jeongin'i de anlayabiliyorum, hem kendini hem de felix'i sakinleştirmeye çalışıyor.
kimseyi daha fazla endişelendirmemek için konuşmam gerektiğini düşünüyorum.
"iyiyim ama neler olduğunu söylerseniz daha da iyi olabilirim sanırım."
yalandı. iyi olup olmadığımı ben de bilmiyordum. baş ağrımı zorlayarak neden burada olduğumu hatırlamaya çalışıyorum. maalesef hatırlıyorum. şimdi baş ağrım daha da şiddetleniyor.
"ne demek bu jisung? hatırlamıyor musun?"
"hayır jisung, hatırlıyorsundur. hatırlıyorsun değil mi? bir şey söyle lütfen. bizi tanıyorsun değil mi?"
felix'in sonlara doğru ağlamaklı çıkan sesiyle gözlerim çoktan dolmaya başlamıştı. o an kafamdaki keşkeleri susturamadım. bu hastane odasından çıkıp yarım kalan işimi halletmek istedim, bir daha cesaret edemeyeceğimi bildiğim halde.
"felix..."
devamını getirebilmem lazımdı. en azından arkadaşlarıma verdiğim değer hatrına bu kelimeler dökülmeliydi dudaklarımdan.
"özür dilerim. defalarca özür dilerim. maalesef hatırlıyorum, her şeyi hatırlıyorum. keşke hatırlamasaydım."
gözlerime tutunan damlalar dayanamadılar, hayatlarına son vermek istercesine attılar kendilerini. benim aksime başarılı da oldular.
"jisung, deme öyle lütfen!"
felix de ağlıyordu artık. bunu hak etmiyordu. bu yüzden kendime hakim oldum. depresif göz yaşlarımı hayata bağladım. gözlerimi sildim, bi' daha da ağlamadım.
bir anda iki çift kolun arasında buldum kendimi. jeongin ve felix'in kolları tarafından sımsıkı sarmalanmıştım. uyandığımdan beri en huzur dolu anımdı bu. nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde uykuya teslim etmiştim kendimi. şimdi ise büyük ihtimalle son nefesime kadar benimle kalacak olan pişmanlığım gözümün önündeydi.
*flashback*
505
Artık beni rahat bırak
Daha kaç defa söyleyeceğim?
Arama
Mesaj atma
Seni hiçbir zaman sevmedim Jisung
Yalandı
Her şey yalandı
Görüldü✔️✔️Bu kişiyi engellediniz. Engeli kaldırmak için dokunun.
gecenin ikisinde sadece sokak lambalarının az çok aydınlattığı ara sokakların birinde yürürken boğazımda acı bir yutkunma yaratmıştı aldığım mesaj. şu zamana kadar yapamadığım, yapmayı beceremediğim bir şeyi yaptım. onu engelleme cesaretini gösterebildim. hayatımdan, kalbimden veya aklımdan engelleyemesem de iyi bir başlangıç yaptığımı düşünüyordum. ancak sona doğru yaklaşırken yeni başlangıçlar yapmak ne kadar doğruydu ki?
_
bir anlik aklima gelen fikirle yazdigim bir fic umarim flop kalmaz cunku gercekten detayli dusundugum bir konusu var... angst gibi gelebilir ama sonu hakkinda su an bi yorum yapamiyorum. yorumlarinizi bekliyorum optumm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
scars, minsung.
Fanfictionjisung minho'ya deli gibi aşıktı. aldatılması ve aşık olduğu kişiden tehdit mesajları alması üzerine pişman olacağı bir işe kalkışır, başarılı olamaz. ancak bilmediği bir şey vardır, bu kıvılcımlı aşk karşılıksız değildir.