62. BÖLÜM

138 9 4
                                    

Sahra’dan…

   Bakkaldan elimde bir poşet dolusu malzeme ile çıktığım sırada telefonum çaldı. Arka cebime elimi götürüp telefonu aldım. Arayan müvekkilimdi. Bir hafta sonra olacak duruşma için arıyor olmalıydı.

“Sahra hanım? İyi günler, nasılsınız?”

“İyi günler Bilal bey. İyiyim, siz?”

“Teşekkürler, bende iyiyim. haftaya olacak duruşma için tam temkin hazır mıyız öğrenmek istiyordum.”

“Her şey yolunda ve hazır merak etmeyin.”

“Peki duruşma öncesi bu hafta buluşabilir miyiz?”

“Üzgünüm, ben bu hafta şehirde olmayacağım.” 

“Peki, tamam. O zaman sen gelince buluşuruz.”

  Kısa keserek telefonumu kapattım ve tekrar cebime koyacağım sırada yanımda Anıl’ı fark ettim. İrkilerek baktım ona. Bir yandan da özlemle. Ne kadar canımı yakmış olsa da kalbim vazgeçmemek için inat ediyordu sanki. Evet, ben tam bir salaktım..

  Beni sevmeyen bir adama geçen onca zamanın ardından nasıl hala özlem ile bakabiliyordum, anlamıyorum. Herkes geçmişi bile isteye unutmuştu. Abimi buna çok zorlamıştım. Çok dil dökmüştüm ve bunun karşılığını o gece almıştım. Anıl hatalıydı ama eski Anıl değildi. Bu kadar aşikar bir şekilde belliydi ki. Çok sessiz, sert, ciddi ve içe kapanık biri olmuştu.

“Nasılsın?” dedi uzun süre kalan bu sessizliği bozmak için. gözlerimi kaçırıp yürümeye başladım. Onunda adım sesleri arkamdan geliyordu. “İyiyim.” Diye geçiştirdim ağzımda mırıldanarak.

“Abin evde mi?” diye sordu bu sefer. Arkamdan yürümeye devam ediyordu.

“Evde. Ne yapacaksın?” dedim soğuk ve keskin sesimle. “Ona uğrayacaktım.” Diyerek yanımdan yürümeye başladı. Hiç oralı olmadan yürümeye devam ettim. hayatımda hiç Anıl yokmuş, girmemiş gibi davranıyordum.
   Yol boyunca hiç konuşmadık. Ne o sesini çıkarttı ne ben. Geçmiş hala aramızda birer uçurumdu. Canımı ne kadar yaktığını asla unutamazdım. Acısı da asla dinmezdi zaten. Çünkü acısının dinmesi için kalbimi terk etmesi gerekiyordu. Anıl isterse Dünya’yı terk etsin, benim yine canım acırdı. Bu yüzden aramızda olan fiziksel uzaklık önemli değildi, kalbimizin arasını açtığı mesafe önemliydi. Biz ne kadar mesafe açtık bilmiyordum.

   Eve geldiğimizde basamaklardan çıktım kapının kilidine anahtarı soktum ve içeri girdim. Anıl arkamda durmuş bana bakıyordu. İçeri girmeye çekiniyordu sanırım.

“Çekinme, gel.” Dedim misafirperver olmaya çalışarak. Ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi. Yanımda geçerken bunuma dolan kokusu ile istemsiz gözlerim kapandı. Kapıyı kapatıp gözlerimi açtım ve boğazımı temizledim.

“Sen, salona geç istersen. Ben abimi çağırayım.” Diyerek onu salona ağırladım. Ardından hiç beklemeden merdivenlerden hızla çıkıp abimin odasına yöneldim. Kapısını tıklayıp içeri girdim.

“Abi. Anıl geldi.” abim elindeki telefonla kısa bir an duraksayıp bana baktı. Ardından yerinden doğruldu ve telefonu cebine koydu.

“Anıl’a hala kırgın olmaman beni şaşırtıyor.”

“Onu affetmeni sağlamam beni de çok şaşırtıyor.” Dedim gülümseyerek.

“Hala ona karşı kırgın olmadığına emin misin?” hayır. “Evet.” Diyerek gözlerimle onu emin etmeye çalıştım. Derin bir nefes verdi. “Senin için her şeyi yaparım biliyorsun. Onun arkadaşım olması, tek yumruğuma baktığı gerçeğini değiştirmiyor.”

YEKBUNUM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin