Tsukki okula geleli bir hafta oluyordu ve hem hocaların hemde bütün kızların gözdesi haline gelmişti.
Platin sarısı saçları, 1.90'lık boyu ve çekici gülümsemesiyle kızlar haklı sayılırlardı.
Her dersten geçen zekası ile de hocaları kendine hayran bırakmıştı.
Bu bir hafta içinde birçok kez karşılaşmıştık kendisi benimle konuşmaya bile tenezzül etmemişti fakat ben onu her gördüğüm yerde kaçıyordum.
Kimiko'ya önceden tanıştığımızı söylememiştim. Gerizekalı değilse kesinlikle anlamıştı. Fakat sorgulamadan Tsukishima'ya yanaşmaya devam ediyordu. Bundan her ne kadar nefret etsem de sesimi çıkaramıyordum.
Şimdi ise yolda düşünceli düşünceli, kulaklıklarımı takmış bir vaziyette eve doğru yürüyordum.
Bütün olanlar; onun benim okuduğum okula gelmesi, bütün arkadaşlarımla kaynaşması ve beni sikine bile takmaması fazlasıyla yoruyordu.
Çalan telefonumla daldığım yerden gözlerimi çekip aryana baktım.
'lanet velet'
Göz devirip aramayı yanıtladım ve kulağıma dayadım.
"Ne istiyorsun?"
O sırada telaşlı ve korkmuş sesiyle;
"Yui, çabuk buraya gel! Çok korkuyorum! Arkamdan geliyorlar!" dedi.
Hızla kaşlarımı çattım ve olduğum yerde doğruldum.
"Bana bak şakanın sırası değil aptal."
"Gerçekten yalan söylemiyorum, atacağım konuma gel!"
Telefon yüzüme kapanırken sinirle dişlerimin arasından konuştum.
"Lanet velet!"