Biten sigaramı homurdanarak pantolonumda söndürüp yenisini dudaklarımın arasına yerleştirdim. Diğerleri eğitimdeydi. Neciple ben eğitimden önce yaptığımız dövüş yüzünden bugünlük izinli olduğumuz için o revirde, ben ise odamın bulunduğu kadın terasındaydım. Boraya onu hatırladığımı belli ederken her ne düşündüysem şimdi ölümüne pişmandım. Peşimi bırakmayacağını yeşillerinde görmüştüm. Soracaktı. O yangından sonra neler olduğunu, ortadan kaybolma nedenimi, yıllardır nerede ne yaptığımı soracak, öğrenmeden de pes etmeyecekti. Zehirli dumanı art arda solurken sıkıntıyla sağ bacağımı sallamaya başladım. Anlatamazdım. Dudaklarımdan dökülmesine izin verebileceğim tek kelime yoktu.
"Sigarayla kendini öldürmeye mi çalışıyorsun?"
Kulaklarıma dolan sesle irkilerek yanıma gelen adama baktım. Kuzey de Yaren gibi eğiteceği kişi izinli olduğundan eğitim odasında değildi. Başıyla içinde ondan fazla sigara filtresi olan küllüğü işaret etti.
"Bizi fiziksel zararlardan koruyacaksınız sanıyordum, ajan."
Sanırım şu an benimle zıtlaşmak istemediğinden balkon kısmının üzerinde duran paketten bir dal da o alıp yaktı. Birkaç dakika sessiz kalıp zehirli dumanı soluduk. Sigaramın bittiğini görünce pantolonuma doğru giden elimi bileğinden tuttu. Çatık kaşlarla ona bakmamı önemsemeden parmaklarımın arasından filtreyi aldı. Küllüğe bastırdığı sırada iki elimi de yumruk yaptım. İnsanların bana müdahale etmesinden hoşlanmıyordum.
"O zaman fiziksel zarardan bahsedelim. Bacağın yanmıyor mu? Önünde küllük varken neden pantolonunu kullanıyorsun?"
Tek kaşımı kaldırarak küllükteki Kuzeyin de içtiğiyle birlikte on üçü bulan sigaralara baktım. Özel bir nedeni yoktu. Her seferinde hafif bir size hissediyordum ama umursadığım söylenemezdi. Çoğu zaman düşünebilmek için fiziksel acıya ihtiyaç duyuyordum zaten. Küçücük sızının beni etkilemesi imkansızdı. Sigara içmeye başladığımdan beri bunu yapıyordum. Kimseye de kendimi açıklama gereği duymamıştım.
"Lafı dolandırma, Kuzey. Sormak istediklerin var. Sor ve verebileceğim cevapları alıp git."
Kuzey tek kaşını kaldırarak kollarını önünde bağlayıp beni inceledi. Saklayacağım şeyler olduğunu açıkça belirttiğim için büyük ihtimalle onlarca soruyu eleyerek "Katliam gününü hatırlıyor musun?" diye sordu.
"Dokuz yaşındaydım. Üzerinden on sekiz yıl geçti. Hatırlamayacak kadar küçük değildim ama her şeyi hatırlayamayacağım kadar da uzun zaman oldu," dedim dürüstçe. Gerçekten de bazı şeyleri hatırlıyor, bazı anıları ise istesem de bulamıyordum. En basitinden Borayla geçirdiğim zamanları bile sakladığım karanlıktan çekip alamıyordum.
"Babanın nasıl öldüğünü hatırlıyor musun?"
Sertçe yutkunarak bakışlarımı terastan görünen orman manzarasına çevirdim. Titremeye başlayan ellerim sigara paketine uzandığında yine Kuzey tarafından bileklerim tutuldu. Yeniden çatık kaşlarla adama döndüğümde duyduğum "Lütfen," kelimesi gözlerimin titremesine neden oldu. Adamın mavileri öyle bir bakıyordu ki, elimi tutuşundan kurtarmak içimden gelmiyordu. "Yeterince içmişsin zaten. Bugünlük ya da en azından şimdilik dur. Lütfen."
"Eğer o günü anlatmamı istiyorsan..." Titremesi artan ellerimi yumruk yaptım. Her şeyi unutuyordum unutmasına ama kötü anılar yerli yerindeydi. Kısacık bir an ormana baktıktan sonra kahvelerimi mavilerle buluşturdum. Dürüst olmanın bana ne kadar zarar vereceğini bilsem de susasım yoktu. "Ellerimin titrememesi için bir şeylere tutunmalıyım. Korktuğumu bilmemem gerekiyor."
Kuzey dikkatle yüzümü incelerken titremesini engellemek için ellerimi tüm gücümle sıksam da fayda ettiği söylenemezdi. Bilgi almak istiyorsa istediğimi yapmama izin vermesi gerekiyordu. Fakat nedenini anlamadığım şekilde sigara içmemi de istemiyordu. Gözlerindeki tereddütü görüyordum. Hemen sonra ellerini aşağı indirerek yumruklarımı tuttu. Baş parmağı küçük hareketlerle elimin üzerinde dolaşırken "Bana tutun," demesine ikimiz de şaşırdık. Yine de yavaşça yumruklarımı açıp ellerimi elleriyle sardı. "İlla bir şeylere tutunman gerekiyorsa bana tutun. Titremelerine izin vermem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
{Tamamlandı} Gece [+18]
General FictionOn sekiz yıl önce yaşadığı lojmandaki tüm askerler öldürülmüştü. Hikayesi diğerlerinden farklıydı çünkü hem babası öldürülmüş hem de evi yakılmıştı. Gece Toksöz katliam gününden sonra ortadan kaybolmuş, on sekiz yılını hayalet olarak geçirmişti. Ner...