3

100 18 4
                                    

Ağzıma gelen metal tuzlu tatla açtım gözlerimi sabaha. Galiba uyurken yine Dori yüzümü can sıkıntısını gidermek için kullanmıştı. Yanlış anlaşılmasın sabırlı veya alttan alan biri değildim, kedilere özel bir durumdu bu. Küçüklüğümden beri kedilerle iyi anlaşırdım. Kedilere benzetilirdim. Hani derler ya çocukluktan başlar her şey diye, kesinlikle katılıyordum. Nasıl büyüyorsak, büyütülüyorsak geleceğimiz de kişiliğimiz de bundan etkileniyordu. Kimse hayır beni hiçbir şey etkilemeden büyüdüm ve şu anki karakterim de tamamen bana bağlı gelişti diyemezdi. Ya da derlerdi sadece inanmazdım, tabii der geçerdim.

Yüzümü ovalayıp uyku sersemliğini üzerimden atmaya çalışarak yatağımdan kalktım. Hanın kardeşimle paylaştığım odasının dar banyosuna gittim sendeleyerek, hafif paslanmış musluğun altına pirinç tası koyup elimi yüzümü yıkadım. Her gün aynı şeyleri yapıyordum, uyanıyordum, bu basık banyoda temizleniyordum, hanın holüne girip yerleşik müşterilere tüm kibarlığımla hizmet verip tekrar yatıyordum. Tabii arada baba mesleğimi icra ettiğim gerçeği de bulunuyordu.

Yongbok çoktan kalkıp kahvaltıyı hazırlamıştı büyük ihtimalle, yemek yapmakta iyi olsam da gece işlerim ve seyahatlarim yüzünden sabahları daha geç uyanırdım çoğunlukla. Hole indiğimde yine her gün görmekten sıkıldığım yüzlerle karşı karşıyaydım. Bana kalırsa hepsi sevilmesi hatta katlanılması bile zor insanlardı ama garip bir şekilde birbirleriyle fazla iyi geçiniyorlardı. Herhangi biri yanlarından ayrıldığında arkasından yaptıkları nahoş yorumlar dışında tabii. Ergenliğime geçiş zamanlarımda çok sıkıldığım bir dönem, eğlenceli olacağını düşünüp duyduğum bu yorumları haklarında olan kişilerle paylaşıp küçük çaplı bir kaosa da sebep olmuştum. Benim hakkımda diğer bir bilgi de olan şeylere küçük demem vicdanımı susturmak için bulduğum bir kaçış yoludur genelde. O yüzden bu bahsettiğim küçük çaplı kaosun içinde fiziksel bir kaç yaralanma olduğunu ve sevgili babamın han tadilatları için 2 kese altın harcamak zorunda kaldığını söylemem gerekebilir. İşin iyi tarafı ise günün sonunda sıkıntım geçmişti. Ara sıra bunu yeniden yapasım geliyor ama uğraşmak istemeyip herkesi kovma ihtimalim olduğu ve bu hanın paraya ihtiyacı olduğu gerçeğini hatırlayıp vazgeçiyordum.

Kulağıma han halkının gülüşmeleri gelirken ben ise gelen vergi yazgılarını dolduruyordum. Ah cidden, çayırlığın ortasında 6 senedir yeni müşteri almayan bu samanlık için bir dünya vergi ödemek zorunda olmak sinirimi bozuyordu. Moralim iyice giden paralara bozulmuştu, çay istemek için Yongbok'a seslenecekken karşımda daha önce hiç görmediğim iki düzgün görünüşlü ve genç erkek görmek beklediğim son şeydi. Hadi ama buraya sadece bazen elden ayaktan düşmüş ihtiyarlar gelip hayır kurumu gibi davranmamı bekleyerek dileniyor ve onları kovmamla gitmiş oluyorlardı. Ya da devlet askerleri bazen oğlancı kodamanların erkek cariyelerini saklamak için uğruyor ve kendilerine göre en düşük tabakalardan birilerini bile buraya layık görmeden dönüyorlardı. Yani şu an tarihi bir andı. Şaşkınlığımı belli etmemeye çalışarak hoş geldiniz dedim.

Öndeki daha yapılı ve kısa olan cevap verip arabalarının arıza çıkarttığını atlarıyla biraz burada konaklamaları gerektiğini açıklayıp ardından boş oda olup olmadığını sormuştu. Gülmemek için kendimle verdiğim büyük savaştan sonra oda anahtarlarını vermiştim. Tüm bu zaman içinde ise arkada elinde tuvallerle duran çocuk hiçbir şey dememişti, yine de bana baktığını hissederek gözlerimi ona çıkardım. Gerçekten güzeldi, elindeki tuvallerden anladığım kadarıyla büyük ihtimalle müzayede için yoldalardı. Müzayede...

________________________

Meraklı biri değildim, kimsenin işine burnumu sokmayı da sevmezdim. Babam kardeşimle yataklarımızın altına cephanelik saklamak istediği ve bizi odadan çıkarmaya çalıştığı zaman bile hiçbir şey demeden kardeşimi alıp hanın önünde beslediğimiz kedilerle ilgilenmeye gitmiştim. Ama iki gündür bir yabancıyı merak ediyordum. Karşımda çayını içiyordu, yanında ise Chris (böyle seslendiğini duymuştum) Yongbok'la konuşuyordu. Gidip ortamlarını bozup kendime eğlence çıkarabilirdim ama defterine bir şeyler karalayıp öylece oturan oğlan daha çok ilgimi çekiyordu.

a night theft - hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin