Dövüşler hızla devam ederken adam sadece izliyordu. Gözünün önünde olacaktı artık her şey. Dövüşmesini istemesede herşey adım adım ilerleyecek adım adım içine işleyecekti. Selim beyle yapılan anlaşma fazla karlı olmasada değerdi. Adam, elleri ceplerinde arkasını dönerek odasına ilerlemeye başladı.
Burada herşey koyu kırmızıydı. Bodrumun girişi siyahtı. Tek bir ışığa dair yer verilmemişti. Adım adım kafese yaklaşırken duvarlarda meşaleler vardı. Karışılıklı altı tane olan meşale koridorunuda geçtikten sonra koyu kırmızı duvarlar,yerler ve tam ortada, yüksekte kafes yer alıyordu. Tavan uzun olduğundan insanların ulaşamayacağı yerlere tablolar yerleştirilmişti. Dönen merdiven gibi sıralanan tablolar tavana kadar ulaşıyordu. Tavanın tam ortasında olan büyük ekranlarla son buluyordu tablolar. İzleyicilerin görmesi için dört büyük ekran yanyana ve arka arkaya olup tam ortaya konumlandırılmıştı. Harabeden daha çok modern dövüş sahnesiydi. İnsanlar ayakta durma yerine anfi şekli oluşturulmuştu. İtin kopuğun giremediği,uyuşturucunun bulunmadığı, polislerle anlaşılmış olan bu yer, yer altının en görkemli dövüş mekanıydı.Tablolarda yer altı dövüşçülerinin resimleri ve simgeleri bulunuyordu.
Adam odasına girdiği gibi masasına ilerledi. Telefonunu ve arabanın anahtarını alıp odasından çıktı. Adımları çıkışa ilerlemeden adamlarının durduğu odaya doğru ilerledi. Kapıyı çalmadan açarak içeriyi süzdü. Bazıları bilgisayarda yeni gelen dövüşçüler için fotoğraf ve simge belirlerken bir kaç adam da haberlere bakıyordu. Adam, boğazını temizleyerek içeriye bir adım attı. Adamları bu hareketine karşı genç patronları için ayağa kalkarak yan yana sıraya girdiler. Adam hepsini süzüp en son birine seslendi;
"Melih, Maskenin tüm fotoğraflarını bana gönder, sen hariç kimse görmesin ben seçicem ve simgesini tasarlayacağım. Melih hiç bir şey demeden başını bir kez aşağıya eğmekle yetindi. Adamda son kez adamlarını süzerek odadan çıkıp çıkışa ilerledi.
Dışarıdan da görkemli olan mekanına, gözlerini takmadan bir kez daha baktı.
Altın sarısıydı her yeri Yer Çekiminin. Aralıklı bir şekilde harfler yan yana dizilmişti. Siyah harfler ve parlak altın sarısı renk içine çekiyordu her şeyi. Büyük olduğundan gizlemek zor oluyordu ama araya girenlerle tüm sorunlar bitmişti.
Adam arabasına binip son gaz ilerledi asfalt yolda. Yetişmesi gereken çok önemli bir yer .vardı. Yer önemli olmasa da içinde bulunan... Adam bir eliyle direksiyonu tutup saatine baktı. 08,35. Yirmi beş dakikada varmış olurdu kendisine.
*******
"İsem bu akşam bizde kalman gerekiyor. Gece toplantı var Yer Çekiminde. Selim mesaj attı."
"Birincisi Yer Çekimi neresi ve Kafese ne oldu?"
Kantinde İsemle karşılıklı oturup kahve içiyorduk. Ders bedendi ve hoca serbest bıraktığından bizde kantine gelmiştik. İsem, gözlerini kısık bir şekilde bana bakıyor, bir yandan da kahve bardağını döndürüyordu. Kahvemi masanın ortasına doğru itip İseme doğru eğildim.
"Kafes, son baskında baya dağıldı. Etrafta fazla sözü geçmeye başladı. Bu yüzden Selim abi başka bir mekanla anlaştı. Başka şeylerde var bence, bunuda bu akşamki toplantıda öğrenicem."
İsem hiçbir şey demeden kahvesinden bir yudum alıp bana baktı. Masada eğilmiş ben ona, o bana bakıyordu. Dediklerime kafasında tartıp olabilecek şeyleri planlıyordu büyük ihtimal. Bu konuları her konuştuğumuzda yaptığı şeydi. Elinde bir şeyle oynar, karşısındakini siler ve düşüncelerine dalar,onlarla oynardı. Sandalyede dikleşip masadan kalktım. Geri, geri bir kaç adım atıp arkamı döndüm. Transtan çıkınca beni aradı zaten. Kantinden çıkıp okulun boş koridorunda ilerlemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAFES ✖
Akční✖ '' Her yaktığım sigara sensin; izmarit olup yere düşen,ayaklar altında ezilen ise ben. '' ✖ Bazen kurtulmak yerine batmayı seçeriz. Daha derine,daha fazla acıya...Bir nedenle başlayan sorular hayatımızdan cevap bulamayarak bedene işler. İşte bu d...