Attığı konum zaten iki sokak ilerideydi on dakikada varmıştım. Bu sokak bana fazlasıyla tanıdık geliyordu fakat çıkaramamıştım.
Oikawa'nın dedikleri ve sesinin tonu beni gererken karşımdaki evin arkasından tuhaf bağırma sesleri geliyordu.
Kaşlarım daha da çatıldı, bu durum yüzünden alnımda fazlasıyla belli olan çizgiler oluşacaktı sanırım.
Düşüncelerimi bölen Oikawa'nın çığlığıyla beraber benim de sokağın ortasına atlamam uzun sürmedi.Bir grup adam benim lanet ikizimi sokağın ortasında resmen dövüyorlardı ve bu aptal çocuk hiçbir yerine bir şey olmamışken onlara bile bile saldrımıyordu.
Beni görünce yüzünde ukala bir gülüş belirdi. Bende ona aynı şekilde karşılık verirken adamların beni daha görmemesini fırsat bularak önümdeki sırığın beline tekmeyi geçirip yanındakilerin beni fark etmesini sağladım.
Oikawa da adamlar bana bakarken yüzlerine yumruk atmaya çalışıp başarısız olmuştu. İçimden 'aptal' diye geçirirken sağımdan gelen yumruğu görememiştim.
Çenemin sağ tarafına son hızla gelen yumruğu fark ettiğimde çok geçti. Çenem o kadar acıyordu ki şuan Oikawa'yı düşünecek vaziyette değildim.
"Pezevenk! Sen ona nasıl vurursun?!"
Adam "İşte böyle." Deyip tekrardan bir yumruk savuracağında gözlerimi sımsıkı kapatmıştım.
Adam o kadar sert vurmuştu ki hiçbir acı hissetmemiştim. Hakikaten nasıl bir şey hissetmemiştim. Yoksa ölmüş müydüm de o yüzden mi böyleydi?
Yavaşça tek gözümü açtığımda karşımda çakma bir sarı gördüm.
O çakma sarı ben öldüğümü düşünürken ikimizin de yapamadığını yapmış kalan üç adamın da pestilini çıkarmıştı.
Biz iki kişi nasıl yapamamıştık?
Ben olayın şokundan hala çıkamamışken o derin nefesler alıp veriyordu. Oikawa ise tekme atılan sağ bacağını tutarak şaşkınlıkla Tsukishima'ya bakıyordu.
Tek kaşını kaldırıp hala nefes nefeseyken bize döndü.
"Şimdi.. size tek bir soru soracağım."
Ne söyleyeceğini beklerken gözüm patlayan dudağına gitmişti. Ama dudağına pansuman yapmak gibi bir hataya düşmeyecektim. Kabul edeceği bile belli değilken onun dibine girme düşüncesi kalbimin ritmini değiştiriyordu.
"Neden. Evimin önünde. Gecenin bir saati. 2'ye 6 bir şekilde kavga ediyorsunuz?!"
O kadar sinirliydi ki yerde yatan gariban ve baygın olan adama bir tekme savurmuştu.
Ne yani onu bu kadar sinirlendiren şey evinin önünde kavga etmiş olmamız mıydı?
O sırada Oikawa tam da aklımdan geçen şeyi söyledi.
"Kei-kun, bu kadar sinirlenmenin nedeni evinin önünü kirletmemiz mi?"
Tsukki sanki bir şey diyecek gibi oldu ama tekrardan ağzını kapattı ve bana döndü. Yüzümün her bir köşesini inceledi, sanki bir şey olmuş mu diye bakıyordu ya da ben kendimi öyle avutuyordum.