ÇP[16] Tuhaf

260 35 11
                                    

Uyandığımda karnımdaki tarifsiz ağrı yüzünden hoşnutsuzca mırıldandım. Üşüyordum, üzerimdeki battaniyeyi kendime biraz daha doladım. Nerede olduğum hakkında bir fikrim yoktu. Odada gözlerimi gezdirdim. Tozlanmış siyah perdeler krem rengi duvarlara eşlik ediyordu. Duvarda asılı olan resme bir süre baktım. Bulanık görüyordum. Çift kişilik kocaman bir yatakta yattığımı farkettiğimde tam doğrulacakken kapı gıcırtı eşliğinde açıldı.

"Uyanmışsın."

Yekta elindeki tabakla bana doğru yürüdü. Tabağı yan tarafımdaki ahşap masaya bırakıp yatağın kenarına oturdu. Öylece onu izliyordum. Ağzımı açmaya bile halim yoktu. Biraz daha dikleşmeye çalışırken omuzlarımı tutup kalkmama izin vermeyerek geri düşmemi sağladı. Her zamanki gibi tuhaf görünüyordu. Dağınık saçları beyaz tenine oranla çok daha güzeldi. Elinin tersinı alnıma bastırdığında yüzümü buruşturdum.

"Ah!" Soğuk elleri tenimi yakmıştı.

"Siktir! Ateşin var." Daha önce onu hiç küfür ederken görmemenin verdiği etkiyle ufak çaplı şaşkınlık geçirdim. Ellerini alnımdan çekip hızla ayağa kalktı. Odadan çıkışını izlerken battaniyeyi üzerime çekip kafamı yastığa gömüp gözlerimi kapattım. Üşüyordum oysa o ateşim olduğunu söylüyordu...

Alnımda hissettiğim ıslaklıkla gözlerimi açtım. Ellerimle ona engel olmaya çalıştım ama başaramadım.

"Çek şunu! üşüyorum." diye bağırdım kısık sesle.

"Şşş!" Bezi alnıma koyup elini üstüne bastırdı. " Ateşin var hala gevezeliğinden ödün vermiyorsun."

Gözlerimi kapatıp battaniyeye daha sıkı sarıldım. Tek düşündüğüm şey şuan yanımda oluşunun nedeniydi.

"Yok bu böyle olmayacak!" Battaniyeyi tutup üstümden hızla çekti. Gözlerimi açamayacak olduğumdan ona engel olamadım. Beni belimden kavrayıp yürütmeye başladı. Koridorun sonundaki kapıyı ayağıyla itip içeri girmemi sağladı. Duş kabinini görünce ona tutunmayı bıraktım.

"Ben iyiyim."

"Tabi ya iyisin." Elini bana doğru uzattı. "Gel buraya!" Kolumdan tutup hızla kendine çekti. Gögsüm sert gögsüne çarptığında afalladım. Ellerim reflex olarak kolunu tutmuştu. Birden kollarımı tutup beni duş kabininden içeriye soktu. Tişörtümün yukarı doğru çekildiğini hissettiğimde ellerimi gögsüne koyup ona engel oldum. Hasta olmam işine geldi gibi hissediyordum.

"İyiyim diyorum, bırak!" dedim giderek kısalan sesimle.

"İzel, sus artık ha?" diye tısladı. Daha fazla direnemeden kollarımı serbest bıraktım. Elini tekrar alnıma koyup ardından yüzümü elleri arasına aldı.

"Çok ateşin var, lanet olsun! Bu yağmurda dışarıda ne bok yiyordun!"

Ellerimi kendime sarıp titrememe engel olmaya çalıştım. Bana bağırmasından nefret etmiştim. Soğuk su vücuduma çarpınca çığlık attım. Suyun verdiği sersemlik yüzünden konuşamıyordum. Ellerimle durması için işaretler yapmaya çalışırken suyu kafamdan aşağı doğru tuttmaya başladı.

"Y-yapma!" Ağzıma giren sular boğazımdan aşağıya doğru bir yol izlerken zorlukla konuştum. "Çok.. çok soğuk!"

"Tişörtünün yakanından tutup ondan destek aldım. Suyu yere bırakıp yapışan saçlarımı bir araya getirdi. Havluyu ıslak tişörtün içindeki bana sarınca biraz da olsa ısınma hissi gelmişti. Saçlarım için başka bir havluyu dolaptan çekip aldı. Ayağa kalkacakken sendeledim. Beni sıkıca tuttu ve çıkmama yardımcı oldu. Bana bunu neden yapıyordu anlamıyordum. Bu çok saçmaydı?

ÇAKMA POLYANNA #Watty2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin