"Sahip"

119 5 1
                                    

Karanlık...Hiç bu kadar korkutucu olmamıştı hayatımda.En koyu rengiydi beni dibe çeken.Yalvarmalarımı,çığlıklarımı içine hapseden.Usulca düşerken en derine,tutunacak dallarımı çekip alan.Zehir gibi yavaşca etkisini gösterip,benliğimi saran.Acı,acı hissediyorum en derinlerimde. Gittikçe yayılıyor vücuduma, her bir hücrem oksijen için yalvarıyor bu sırada.Attığım çığlık sessizliğe sarınıp bana geri dönüyor.Gittikçe batıyorum, kimse yok. İçim korku dolu, bir o kadar da meraklı."Öleceğim." "Sona yaklaşıyorum. Beni içine hapseden bu şey ne?"
Sonunda ayaklarım zemine değiyor.Deli gibi etrafa bakıyorum, zifiri karanlıkta bir umut ışığı arıyorum.Rüzgar esiyor aniden,kulağıma bazı fısıltılar ulaşıyor ama anlayamıyorum.Beynime saplanan acıyla iki büklüm oluyorum.Gittikçe dayanılmaz bir hal almaya başlıyor.Bu sırada tek kavrayabildiğim sözcük "Gel" oluyor.İki elimi de başıma bastırıyorum. "Gel.Bul beni,yakınımdasın SAHİP.Çok yakınımdasın. " "Nerdesin" diye bağırıyorum karanlığa."Kimsin ve nerdesin." Çok uzağımda bir ışık yanıyor."Canım çok yanıyor.Nerdesin!."
Soğuk zemine oturup dizlerimi kendime çekiyorum.Acı kendini belli edercesine gürlüyor kafamda."Hislerin Sahip.Onlarla hareket et." Amansızca bağrıyorum." Kimsin sen!Yardım et bana,acı çok fazla." Direnmeye çalışıyorum,acıyı yok saymaya."Ben senin ruhunun en derinliklerinde kalan asıl benliğinim Sahip.Gel kurtar ikimizi...Şimdi uzaklaş burdan!" Acı yerini hafif ağrılara bırakırken afallıyorum. "Ne?" "Hemen Sahip!Kaç,git burdan.Uzaklaş.Beni bulmak için sadece hislerini dinle.Şimdi uyanman gerek hemen!" Acı yok oluyor,rüzgar daha sert esmeye başlıyordu."Nerdesin!Burdan nasıl gideceğim." Kocaman bir sessizlik.Beynimin en diplerinde bir ses."Kaç Sahip.Işığa koş." Kafamı iki yana sallayıp hemen ayağa kalkıyorum.Rüzgarın şiddeti bedenimi yerle bir edecek şekile bürünüyor.Etrafıma bakıyorum,ışık az ileride.Rüzgarla gelen soğuk tenimi ürpertiyor. Ayaklarım benden habersiz ışığa koşmaya başlıyor."Az kaldı." Diyorum."Çok az." Ayaklarım soğuk zeminde tuhaf sesler çıkarıyor.Umutla koştuğum ışık sönüyor aniden.Korkuyla duruyorum, kalbim ritmini şaşmış bir şekilde atıyor.Acı tekrar yerini belli edercesine beliriyor beynimde. "Korkun Sahip," Yine aynı ses."Korkun onları besleyen tek etken." Derin bir nefes alıp korkuyu etkim altına almaya çalışıyorum.Korku yok,acı var.Gözlerimi kapatıyorum ve başımı usulca iki yana sallıyorum. "Hadi kızım.Yapabilirsin." Açıyorum gözlerimi.Kulaklarımı sağır edecek bir şekilde kahkaha sesi duyuyorum.Bir erkek.Kendi etrafımda dönüp duruyorum."Kimsin sen!" Korkumu belli etmemek için bağrıyorum. Buna cevaben kahkahalar şiddetini arttırıp dahada yakından gelmeye başlıyor.Nereye gittiğimi bilmeden gerilemeye başlıyorum.Sırtım buz gibi,sert bir şeye çarptığında tiz bir çığlık atıyorum.O anda ne olduğunu anlamadan boğazımı sıkıca saran elleri hissediyorum.Eller var ama kimse yok. " Bırak beni." Diyebiliyorum sadece.Tıslama sesi geliyor kulağıma,sonra o Siyahın her tonuna bürünmüş sinsi gözleri görüyorum.Elleri baskısını arttırıyor.Gözleri yavaşca bana yaklaşıyor,ellerimi öne çıkarıp onu engellemeye çalışıyorum.Avcumun içini soğuk,çıplak bir gövde doldurduğunda gözlerim kocaman oluyor.Beni daha çok şaşırtan şey ise iki elimde vücuda dediği an çıkardığı ses ile karşımdakinin kendini hemen geri çekmesi oluyor."Seni şeytan." Diyerek beni karşı duvara savuruyor. Ne olduğunu kavrayamadan yanımda bitiyor ve Saçlarım dan tutup kulağıma fısıldıyor.
"Dünyama hoşgeldin Melek..."

○●○●○●○● ○●○●○●○●

Korkuyla,çığlık çığlığa doğruluyorum yattığım yerden.Sırtımda oluşan acıyla beraber ağzımdan bir inilti kaçıyor.Ardından zihnime dolan görüntüler.

"Siyahın her tonunu taşıyan gözler..."

"Boğazıma sarılı olan buz gibi parmaklar..."

" Tenime değen demir gibi sert bir vücud..."

Bedenim korkuyla titrerken,olduğum yerde gözlerimin karanlığa alışmasını bekliyorum.

"Bana ulaşmak için hislerine güven Sahip..."

Rüzgarla gelen fısıltılar.Beynim bu sese rahatlayarak tepki gösterirken,bir diğerine ise uyarı sinyalleri veriyordu.

"Dünyama hoşgeldin Melek..."

Kalbim korkuyla atarken,nefes alıp verişlerim hızlanıyor."Sadece bir rüyaydı.Aptal,saçma bir rüya." Kendimi rahatlatmak için teselli cümleleri arıyorum. Kafamı iki yana sallayıp,kendimi tekrardan yatağa bırakıyorum. Sırtımdaki acı anında kendini belli ediyor.Rüyam...O kadar gerçekciydiki.Ellerim anın etkisiyle Boğazıma gidiyor ve orayı yavaşca ovalıyor.
"Sadece bir rüyaydı. Hadi Eftelya, uyu kızım." Kafamda kurduğum onca hayalden sonra,gözlerim uykuyla verdiği savaşı kazanarak kapanıyor.Ve uyku huzurla beni kollarına çekmeye başlıyor.

Gözüme çarpan güneş ışıklarına gülümseyerek bakıyorum ve yatağın içinden mutlu bir şekilde kalkarak pencerenin yanına gidip camlarımı açıyorum.Böyle havaları çok seviyorum.Bugün abimle birlikte gezebiliriz düşüncesiyle heycanla kendi etrafımda dönüp,şarkılar söylerken kendimden geçiyorum. Takii,aynanın karşısındaki bedenimi görene dek.Daha doğrusu boğazımın etrafındaki "ben burdayım " diye bağıran parmak izlerini görüp olduğum yerde kalana dek.
Buz gibi parmaklar.
Şaka?Bu gerçek olamaz,kesinlikle deliriyor olmalıyım.Evet,evet kesinlikle deliriyorum. Tanrım!!!Kafam allak bullak oluyor ve bin bir türlü düşüncelere dalıyorum.Ben morluğa o kadar çok dalıyorum ki arkamdan gelen seslere son anda dikkat kesiliyorum."Tamam sakin ol Eftelya." Diyorum korkuyla.Sonra aklıma o sözler doluşuyor.
"Korkun, Sahip.Onları besleyen tek etken."
Yavaşca arkama dönüyorum.Orada hiçbir şey olmadığını farkediyorum."Hala rüyanın etkisinde olmalıyım "diye düşünüyorum."Lanet olasıca bir rüya."




Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 02, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ZİFİRİ KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin