Clara o gün Arthur'un geri dönmesini ve bir sorununun olmamasını umarak 3 başlı tanrıya dua ederek ateşin önündeki koltukta uyuya kalmıştı.Clara sabahın ilk ışıklarında kapısından hiç ayrılmayan nöbetçiler tarafından uyandırılmıştı.Babası öldüğü ve abisinin tahta çıktığından beri kapısında nöbet tutuyorlardı.Abisi Ronald tahta oturduğunda onun o yerden çok kişinin indirilmesini istediğini bildiğinden korkuyor ve kapılarına adam koyuyorlardı. Clara bedenini yaşına göre fiziği tam oturmasada tam hanım bir leydi görünümündeydi ama içinde sakladığı savaş duygusu ona annesinden geçmişti annesi öleli tam 12 sene olmuştu onu 8 yaşında bu aptal dünyada yapa yalnız bırakmıştı küçükken annesini her yatmadan önce suçluyordu. Güzel ela gözlere sahipti açık kızıl saçları beline kadar uzanıyordu ama onları balık sırtı örgü yapıp gezmeyi seviyordu. Nöbetçi ona Hemen hazırlanmasını kralın onu lord kabul salonuna çağırdığını söyledi. Clara hemen dolabında süt mavisi ipek elbisesini alıp üstüne geçirdi bununla kalmayıp o kadar leydi ve lord rezil olmaması için hemen saçlarını açıp saldı. Ve koşarak lord kabul salonuna gitti belkide onun en sevdiği sevgilisi Arthur gelmiş ve abisi ile görüşmesi gerekliydi ama bunu o kadar lord ve leydinin önünde yapmazdı geniş koridorlar arasında koşarken bir kaç hizmetçinin ona bakıp kıkırdamısını duydu ve yavaşlayıp derin bir nefes alıp ellerini önünde birleştirip sakin sakin yürüdü yandan geniş bahçeye gelmişti bahçe o kadar güzeldi ki yazları ağaçlar ve çiçeklerle dolar ağaçların meyvelerini yemekten çiçekler arasında koşmayı çok seviyordu. Çocukken annesi ile burada çok fazla vakit geçirmişti.
Bahçenin ortasında bulunan havuzların ortasındaki fıskiyelerin sularının tadını hatırladı ve bir an durup bahçeye bakıp kaldığının farkına vardı. Abisini kızdırmaması gerektiğini en iyi o biliyordu ve hızlanmaya başladı. En sonunda Dev ahşap kapının önüne geldi kapının tokmağı neredeyse kafası kadardı ve kapalıydı kendi kendine ''Yine geç kaldın Clara seni ahmak'' dedi. Kapının üstü gül şekilleri ile donatılmıştı kapının kolunu çekip açmadan önce üstüne bakıp kırışmış elbisesinin üstünü düzelterek içeri daldı.
Kral onu salonun en sonunda bulunan en az 2 metre yüksekliğindeki taş tahtta oturduğunu gördü kapının açıldığını duyan lordlar ve leydiler hepsi ona doğru bakıyordu hatta kralın önünde diz çökmüş halde bulunan köylü bile Clara sesiz bir sekilde ''Kahretsin abi beni biraz daha önce çağırtamaz mıydın '' dedi. ve herkesten özür diler gibi dizlerini biraz kırarak dikildi ve kendi yerinin kralın hemen aşağısında bulunan tahta koltuğun boş olduğunu gördü oraya hareketlendi. Kralın sağında oturan Baş Süvari olan Liam oturuyordu kralın diğer tarafında ise krallğın veya Clara'nın tanıdığı en akıllı adam olan Üstat Abbott oturuyordu. Bütün gözlerin onu izlediğini hissedebiliyordu bütün salon ona bakıyordu bir ana çıplak kaldım düşüncesine kapıldı yerine oturdu ve abisinin devam etmesi gerektiğini söyleyen bir kafa işareti yaptı.Abisi
-Evet benim küçük kız kardeşim bize katılma şerefini gösterdiğin için sana teşekkür ederim.'' dedi Kral.'' Neyse köylü Edrick köyünüzün bana bir dev tarafından darmadağın olduğunu ve bunu yapanı bulama mı istediğini anladım bu konudan tabii küçük kardeşim bizi bölemese tam anlıcaktım eğer doğruysa onaylayın.''
Köylü başını kralın önünde öyle bir salladı ki kafasındaki bere birden yere düşü verdi.Köylünün giydiği eski püskü kıyafetler Clara'nın hiç hoşuna gitmedi ama istifini bozmazdı o bir prensesti.
Kral ''Peki bu köyün sahibi olan lord veya leydi burada mı ?. diye sordu.Salonun ortasına doğru gelen bir şovalye ''Kralım leydi Landrost ve kocasını yıkılmış koyünde bir evin içinde bulduk dedi. Kral kırmızı kıyafetleri arasında ve siyah peleriniyle tahta hakim olan benim dermiş gibi giymiş ti kıyafetlerini elini keçi sakalına doğru uzattı. ''Bu vahim durumu derhal çözülmesini istiyorum ama bunun bir dev saldırısının olduğunu düşünmüyorum nedir yani ben daha küçükken bana anlatılan devlerin geri döndüğünü ve masallardan fırladığını ve gelip bir köyü darmadağın ettiğini mi söylüyorsunuz Bayım.'' dedi sert bir ifade ile köylü başını hiç yerden kaldırmayarak
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arrow and Swords 1 Ankanın kanatlanışı
Ciencia FicciónArthur'un Clara'nın ve Eric'in üstüne kurulmuş bir hikaye gibi görülebilir ama bu hikayede hiç beklenmedik şeyler olabilir bu hikayeyi okurken bunu asla unutmayın fazla okunma alırsa ikinci seriye başlayabilirim ve ilk bölümü okuyup vazgeçen arkadaş...