Kadın oturuyodu yalnız başına. Her şeyini kaybetmiş, hayattan bıkmış usanmış bi halde. Önünde bir sürü satamadığı çeşit çeşit biralar, şaraplar, rakı şişeleri vardı. Ne yapsaydı açıp içsemiydi acaba?!. Aslında düşünmedi değil. Biralardan birini aldı ve içmeye başladı. Ağlayamıyodu. Belki biraz kafası güzelleşir ve gözyaşları arasında kaybolurdu. Ağlamaktan korkuyodu birazda. İçindeki öfkeyi, kini ağlayarak kaybetmekten çok korkuyodu güzel kadın.
Dışarda yağmur insanları günahlarından arındırmak istercesine yağıyodu. Bazıları sevgilisiyle bu anın tadını çıkarırken, bazıları gözyaşları belli olmasın diye yağmurun altında ağlıyodu, kan ağlıyolardı. Bazılarıysa hiç birini yapamıyodu. Öyle bitmişlerdi ki nefes almaktan bıkmış, ağlamaktan usanmışlardı.
Kadının gözünden bir damla yaş döküldü. Yağmura karıştı. Düşünemedi. Hiç bi şey düşünemedi. Yorulmuştu.Bi adam yaklaştı tezgaha. Siyah kabanıyla, elinde siyah şemsiyesiyle takım elbisesiyle oldukça iyi gözüküyodu. Durup bi süre kadını izledi. 10 saniye boyunca...
Adam düşündü. Anladı o an karşısında her şeyini yitirmiş bi kadının durduğunu. Yaklaştı usulca.
Kadın başını kaldırmadı ayaklarını gördü adamın. Artık kafası yeterince güzelleşmişti. Kısık sesiyle: "Ne alıcaksan al ve git. Para bırakma." diye ekledi. Gücü yoktu. Tükenmişti. Birasından bir yudum daha aldı. Adam yaklaştı ve kadının karşısındaki tabureye oturdu şemsiyesini, çantasını kenara koydu. Düşündü bu kadın üşümüyo mu diye. Tezgah pazarın ortasına kurulmuştu. Dört yanı açıktı ve kadının üzerinde siyah kumaştan çok zarif bi elbise vardı. Kadın kafasını kaldırdı ve adama baktı. Sinir olmuştu. Ona gitmesini söylemişti ama o karşısında oturmuş onu izliyodu. Hiç bi şey demedi. Adam yavaşca bira aldı ve içmeye başladı. Kadın güldü. Derin güldü. Çok derin.
"Üşümüyo musun" diye sordu adam.
Kadın hayır anlamında kafasını salladı ve birasından bir yudum daha aldı. Artık sarhoştu..Kadın ayağa kalktı ve yağmurun altında durdu. Bağırdı. Avazı çıkana kadar söyledi şarkının bir kısmını
"SORMA SORMA DOLDUR BOĞAZİÇİNİ
SEN DOLDUR BEN İÇERİM
EFKARIMLA KANA KANA
DURMA DURMA DOLDUR BOĞAZİÇİNİ
SEN DOLDUR BEN İÇERİM
YALANLARA KANA KANA
DURMA CANIM CAYIR CAYIR YANIYOR
SÖNDÜR YALVARIRIM
DURMA NOLUR DURMA
Durma yağmur durma..." son cümlede sesi kısıldı. Haykırdı kadın yağmura. Tek tutunduğu insanda terketmişti onu ölümüyle. Belkide kişinin ölümü birisi tarafindan değilde Tanrının eceliyle olsaydı canı bu kadar yanmazdı...Adam ağladı o an göz yaşı yanaklarından yere düştü. Oda biliyodu tükenmeğin ne olduğunu. Oda tatmıştı bu duyguyu.
Kadın yavaşça yere oturdu yağmurun altında asfaltın üzerine. Elbisesi, saçları, gözleri.. sırılsıklamdı. Adam izledi kadını tekrar ve yanına gitti. Şemsiyesini almadı. Oda ıslanmak istiyodu. Kadın yorgun gözlerle adamı izledi. Adam tam karşısındaydı oturdu yere kendisi gibi. Ağladı kadın hıçkırıkları geceye karıştı.
"Tükendim.." dedi kısık sesiyle. "Nefes almak istemiyorum. Yaşamak istemiyorum. Ama zorundayım. Nası bi his olduğunu biliyo musun?" diye sordu. Sanki bilmesini istiyodu. Bu duyguyu birisininde yaşamış olduğunu, yalnız olmadığını hissetmek istiyodu.
Adam yaklaştı kadına ve teker teker konuşmakya başladı
"Mesela, oda çok geniş, ama sığamıyosun. Kapı hemen yanında ama çıkamıyosun. Pencere açık ama nefes alamıyosun....boğuluyosun" diye ekledi. Kadın yorgunluğun verdiyi etkiyle ve artık sarhoş olduğu için yavaş yavaş uykuya daldığını hissediyodu...
🍷Selam gelecekteki okurlarımm. Umarım kitabımı beğenirsiniz. Bu benim ilk kitabım. Yorumlarınızı bekliyorum Gecenin Yıldızları.
🤍🍷
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kadeh Acı
General Fiction"En derin yaralarla başlar en derin gülücükler. En yüksek uçurumlardan düşerken öğrenirsin uçmayı. En derin denizlerde boğula boğula becerirsin tek bir seferde yaşamayı"