Sal Nefesini Ressam

11.8K 754 560
                                    

Karşımda duran büyük, görkemli saraya parlayan gözlerimle baktım. Uzun bir yolculuk ardından sonunda burdayım. İçimde büyük bir heyecan varken korku da vardı.

Kral Kim Taehyung'un çok sert ve katı olduğu tüm halk tarafından bilinir. Gerçi yaptığı o güzel şeyler buna rağmen onu kendisine hayran ettiriyordu ancak geriliyordum. Ya benden hoşlanmaz, öldürürse?

Yok yok o kadar da değil en fazla çağırdığı gibi defolup yollardı geri.

Bir süredir adım köy halkının dilindeydi. Yaptığım resimler, süslükler ve en büyüğü ise saç boyaları. En başlarda sadece iyi bir ressam olarak görülüyordum ama bir gün saç boyatmanın imkanı olabilir mi diye deneyip saçımı mora boyattığımda insanlar sanki çılgına dönmüştü.

Çoğu insan takdir edip bana milyon wonlar sunarak onlar içinde bir saç boyası yapmamı istese de benim cadı olduğumu hatta ölmem gerektiğini düşünenlerde vardı.

Bunu duyduğumda öyle korkmuştum ki hiçkimsenin teklifini kabul etmedim, halktan olabildiğince kaçtım. En azından saçım eski rengine dönene kadar ama bir türlü dönmemişti. Ve nasıl döndüreceğimi de bilmiyorum!

Ve buna rağmen Kim hanedanlığına kadar bu olay duyulmuş, Kral Kim Taehyung da beni ısrarla saraya çağırmıştı. Evime kalfasını yollatıp beni almaya gelmişlerdi ama kapıyı o kadar vurmalarına rağmen açmadım.

Gitmeyince bir not bıraktım kapının altından. Notta şunlar yazıyordu;

"Kralım beni sarayınıza çağırdığınız için gurur duydum ancak bu saçı eski haline nasıl döndüreceğimi yemin ederim ki bilmiyorum. Sandığınız gibi güzel şeyler yapamayacağım çok özür dilerim. Davetinizi geri çevirdiğim için lütfen beni bağışlayın."

Bu nota rağmen kral benden vazgeçmemişti. Hatta böyle bir not bırakıp reddettiğim için oldukça sinirlenmiş, hırsa binmişti. Bir kralı reddetmek.. Çok büyük bir hata yapmıştım ama mecburdum.

Eğer Kim hanedanından birinin saçının teline zarar versem beni mahvederlerdi. Kendimi de düşünmem gerekiyordu.

Kral o kadar sinirlenmişti ki tekrar aynı kalfayı gönderip kapının altından çakı arttırmıştı. Bu da kendisinin notuydu işte. Göz dağı veriyordu. Tehlikeyi anladığım an kabul etmek durumunda kalmıştım.

"Haydi artık. Kralı bekletme daha fazla." beni buraya kadar getiren kalfa hızlı adımlarla yanımdan geçtiğinde artık içeri girmem gerektiğini anladım.

Korku ve heyecandan terleyen avuç içlerimi mavi hanbokuma sürttüm. Kalfaya yetişmek için hızlı ve temkinli attığım adımlarda hakbokumun iki yanına bağladığım renkli şallar rüzgarla sallandı.

"Ressam Jeon, Kral Kim onu reddettiğin için bir hayli sinirli. Bu yüzden onu daha fazla sinirlendirme ve her dediğini yap. Benden duymuş olma ama kendisi ülkeyi güzel yönetse de biraz gaddardır." Kalfa sözünü bitirdiğinde seslice yutkundum. Dizlerim, ellerim titriyordu tanrı aşkına. Ben cidden akılsızdım.

"T-teşekkür ederim."

"Korkma, kralımız iyi biri." onca lafı edip sonra korkma o iyi desen neye yarar? Bendeki heyecanda gitti ki şimdi.

"Eminim." dedim neşeli çıkarmaya çalıştığım sesimle. Giriş bahçeden geçtiğimizde şimdi asıl gerilmem gereken yere gelmiştik. Kim hanedanlığının yaşadığı o koca saraya girmek için sadece on adımım kalmıştı.

Evet, gerçekten hesapladım.

"Belli ki ilk defa bir hanedan mensubuyla karşılaşacaksın. Benden sana tavsiye kralla çok fazla göz teması kurma. O izin vermedikçe nefes dahi alma." içeri girdiğimizde kalfa beni kralın yanına götürürken yapmam gerekenleri tane tane anlattı.

king's painter | Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin