단 한 번이라도 그댈 보고 싶어
가만히 하늘을 보면서
날 기억할까 내게 남아 있어서— 𓆤 —
yaz aylarının en sevilen yanı ise gezip tozmak, yaz tatilinin tadını çıkartmaktı. tabii ki çoğu insan evinde boylu boyunca uzanıp televizyonunun karşısında cipsini yemek ister, hangimiz bu güne kadar bu tembelliği yapmadı? heeseung, çoğu insanın aksine hayatını dolu dolu yaşamayı tercih eden bir insandı. etrafındakilere neşe saçamaz, onlara yakın davranamazdı ama hayat kısa, kuşlar uçuyor. yarını belli olmayan bu dünyada, televizyon önünde cipsini yiyip tembelliği seçemezdi. bir hobisi vardı, fotoğrafçılık. babasından kalan eski bir fotoğraf kamerası vardı, arada sinir bozucu olup bozulsa da iş görüyordu. ekmeğini fotoğrafçılıktan yiyecek değildi, babası gibi bunu kendi çocuğuna bırakmak istiyordu. şimdiden böyle duraksayan bir fotoğraf kamerası bir on yıl sonra nasıl olurdu tahmin bile edilemez. ayrıca şimdilik planları arasında çoluk çocuğa karışmak da yoktu. okulunun tatil olmasıyla kendine vakit ayırmak amaçlı küçük bir geziye çıkmıştı. bugün ilk günüydü, diğer herkes tur olarak hareket ederken o her yere kendisi gitmeyi tercih etmişti. kalabalık alanlarda bulunmayı sevmediğinden değil de, fotoğraf çekeceği kısıtlı zamanı olması onu sinir ediyordu. bir fotoğrafçı ya da en basitinden, elinde fotoğraf makinesi tutan birisi ana odaklanamadıktan sonra çektiği fotoğrafın ne kadar güzel olduğunun ne önemi var? bu yüzden son birkaç tatildir turlara katılmayı tercih etmiyordu, yalnız başına geçirdiği zamanlar daha sakin oluyor, anı yakaladığı fotoğraflar çekebiliyordu.
şu an tarihi alana kurulmuş küçük bir kasabadaydı, burada yaşayan insanlar yaşça büyüklerdi ve gelen turistleri ağırlamaktan çekinmiyorlardı, aksine sıcak ve sevecen davranıyorlardı. belki akranları ile o kadar da iyi anlaşamayan heeseung, kendinden yaşça büyük ya da küçük diğer insanlarla daha iyi anlaşıyordu. bulunduğu kasabadaki sokaklarda gezinmeye başladı, fotoğraflamaya değer her görüntüyü değerlendiriyordu. arada çektiklerini kontrol ediyor, hoşuna gitmeyen kareleri siliyordu. dikkatini eski görünümlü ama bir o kadar da sağlam duran, ahşap kulübe tarzı ev çekti. çoğunlukla tüm evler böyle değildi buradaki, sarmaşıklar evin tavanından yere kadar uzanıyordu. ayrıca sarmaşıklar da çiçek açmışlardı, mor ve beyaz renkli çiçekler birbirleri ile uyum içinde gözüküyordu. heeseung bu görüntü karşısında kendini tutamadı ve boynunda asılı olan fotoğraf makinesi ile evin fotoğrafını galerisine eklemek için doğru açıyı bulmaya çalıştı. birkaç kare aldı ve onları incelemek için makineyi göz hizasından uzaklaştırdı. fotoğraflarda, kulübe evin sol tarafında bir silüet vardı. yüzü seçilemiyor olsa da üzerindeki gri gömlek ve siyah kumaş pantolon ile oldukça dikkat çekiyordu. oradan geçiyor gibi bir hali vardı, heeseung fotoğrafçılığı çok titiz yapardı. hiçbir ayrıntıyı şimdiye kadar atlamamışken şimdi ise koca bir silüeti fark edememişti. etrafına bakındı, görünüşü onunla uyuşan birilerini aradı ama bulamadı. nedeni nedir bilinmez ama o adamı çok merak etmişti, onu bulmak ve seçilemeyen o yüzü görmek istiyordu. görünüşünden bile bir insanı kolaylıkla kendine çekebilirdi ama heeseung sadece merak ediyordu, bulduğu güzel açıya girerek fotoğrafı daha da güzelleştirmiş bu kişi kim olabilirdi? daha gezmesi gereken çok yer vardı ve gün daha yeni başlıyordu, turistlik alanları çok küçük ve az olan bu alanda illa ki o adama rastlayacağını düşündü. fotoğraf kamerasını tekrardan eline aldı ve kasabanın her bir köşesini fotoğraflamaya devam etti.
— 𓆤 —
kasaba küçüktü evet ama burada fazla oyalanıyordu. sakin ve doğa ile iç içe olan yerleri çok severdi heeseung. ayrıca kasaba halkı ona karşı çok nazikti, heeseung da onların bu nazik tavırlarına karşı birkaç fotoğraflarını çekti ve uzun uzun sohbet ettiler. çoğu evin önünde oturmak için bank tarzı şeyler vardı, birkaç yaşlı kadın ve adam heeseung'ın tutkluyla fotoğraf çekmesini fark edip onu yanlarına çağırmışlardı. ona birkaç kurabiye ve yanında taze süt ikram etmişlerdi, bu sıcaklığı heeseung hoş karşılayınca onlarla sohbete dalmış ve birkaç kare de onlara ayırmıştı galerisinde. oturdukları bankın üzerinde sohbet ederken gözüne başka bir silüet ilişti, hemen tanımıştı. bu gömlek ve pantolon ahşap evdeki adamınkilere oldukça benziyordu. bir süre yoldan, önünden geçen adamı izledi. daha sonrasında bir daha kaybederse bulamayacağını hissetmişçesine ayağa kalktı, onu hoş bir şekilde ağırlayan yaşlılara teşekkürlerini iletip gözden kayboldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
starlight. | seungsung
Fanfiction♡﹙ mini-fic. ﹚㶌. heeseung, güzel bulduğu şeyleri fotoğraflamayı severdi. günlerden bir gün, fotoğraf karesini süsleyen o yabancı adamla karşılaştı.