Four

106 17 16
                                    

Pekâlâ, bu çocuk... Vay canına.

Peter sertçe yutkunmasına engel olamazken yüzünde bir tebessümün belirdiğinden habersizdi. Pepper bu sabah onu arayıp Morgan durmadan Peter'ı görmek istediğini söylediğinden dolayı eğer uygunsa öğlen onlara gelebileceğini söylemişti. Peter'ın bunu reddetmesine imkan yoktu.

Tabi buraya geldiğinde ne kadar onu görmeyi umut etsede Harley'i göreceğini düşünmemişti.

Çimenlerde Morgan ile oturmuş oyun oynuyorken çok şirin gözüküyordu. Sarı saçlarının ön tutumları terden dolayı hafifçe anlına yapışmıştı. Yanakları ise beyaz teninden dolayı bariz bir kırmızı renge bürünmüştü. Ne kadardır güneşin altındalardı emin değildi. Bu ne kadar sağlıklıydı?

Bu sefer onu fark eden ilk kişi Harley olduğunda aceleci bir iki adım atarak dakikalardır orada durduğunu belli etmemeye çalıştı. Harley gülümsedi ve ona el salladıktan sonra yanına gelmesini işaret etti. Peter bir an için uzun zamandır onunla tanışıyormuş gibi hissetti ve bu dünyanın en huzur verici hissiydi.

Onlara çevirdi yönünü. Her adımında vücudundan geçen elektriği daha net hissederken yanlarına ulaşmış ve hafifçe tebessüm etmişti. "Selam."

Morgan büyük bir heyecanla ona karşılık verirken Peter'ın odağı ondaymış gibi gözüküyordu. Yine de Harley'in ona diktiği bakışlardan, aldığı nefese kadar her şeyi tek seferde söyleyebilirdi.

Bir süre orada kalıp hep birlikte oyun oynadıklarında Peter yanaklarının gülmekten dolayı ağrıdan acımaya başladığını hissetmeye başlamasıyla Morgan ayağı kalkmış ve annesinden bir şeyler hazırlamasını söylemeye gitmişti.

Peter, az önceki Harley'in taklidini aklında canlandırdığında gülmeden edemedi. Sarışın çocuk bunu fark ettiği an kızarmış yanaklarını elleriyle örtmüştü. Peter'ın gelmediği zaman da aynı taklitleri yapmıştı. Şimdi neden utanıyordu ki?

Peter gülmesini durdurmaya çalışırken "Özür dilerim," dedi. Harley ise kaşlarını kaldırarak ona bakmış ve bu Peter'ın büyük bir kahkaha atmasına sebep olmuştu. O çok tatlıydı. Tanrım, o yanaklarındaki kızarıklık ve saçlarındaki hafif dağınıklıkla ömrü boyunca izleyebileceği bir güzellikti.

Bunu kendine itiraf etmeyi yasakladı.

Peter'ın kahkahası durduktan birkaç saniye sonra Harley derin bir nefes alarak elini ona uzattı. "Geçen gün tanışamamıştık. Harley ben."

Biliyorum diye düşündü Peter.

Peter da midesinde hissettiği kasılmayla onun elini tutarak sıktı. "Peter."

Biliyorum diye düşündü Harley.

İkisi de sonunda yüz yüze tanıştıkları için mutluyken bir süre bakışları birbirlerine kenetli ve elleri havada bir şekilde kaldılar. Bir çeşit büyü gibiydi. Ayrılmak istemiyorlardı. Ta ki Morgan'ın neşeli sesini duyana kadar.

There's things that we'll never knowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin