"Judy abla, lütfen! Sadece bir lokma ekmek ver. Bir lokmacıktan hiçbir şey olmaz. Yalvarırım!"
Orta yaşlı kadın bıkkınlıkla dizmek üzere olduğu tabakları kavradı ve Sasha'ya göz devirdi.
"Sana olmaz dedim, Sasha. Bilmiyor musun, Bayan Kirschtein bu konularda çok katı!"
Dudak büzdü kahverengi saçlı kız.
"Ama onlar evde değil ki! Sadece Küçük Bey evde. O da bir şey demez!"
Tabakları dizmeyi bitirip bardaklara geçti kadın. Sasha'ya cevap vermemeyi tercih etmişti. Bunu fırsat bilen Sasha ise sözlerine devam etti:
"Lütfen Judy abla, ilaç içeceğimi biliyorsun. Doktor Jeager özellikle uyardı. Ayrıca sadece birkaç lokma ekmek koskaca Kirschteinları batıracak değil ya!"
"Sasha, çok fazla bir şeyler yemek istiyorsan birkaç gün önceden kalma haşlanmış patates var. Onu ye."
Sasha kısık gözlerle önce Maria'ya sonra da tezgahın en köşesinde çürümeye yüz tutmuş patateslere baktı. Midesi bulanmıştı. Maria ise sırıttı ve patatesleri çöpe attı. Sasha ise surat asmaya devam etti. Açtı, sabahtan beri köşe bucak temizlik yapmış, tek bir lokma bile koyamamıştı ağzına. Onun gibi yemek yemeye aşık olan biri için çok zordu bu. Neyse ki Bay ve Bayan Kirschtein yoktu da rahat rahat, azar yemeden temizliğini yapabilmişti. Bir akrabalarının düğününe giden evin büyükleri, bir süre malikanede olmayacaktı.
Derin bir iç çekti. Yorgundu. Birkaç adım gerileyip sırtını duvara verdi ve kayarak yere oturdu. Eteğini düzeltip bacaklarını kendine doğru çekti. Kollarını dizlerine sarmaladı. Baş ağrısından ölmek üzereydi, bir an önce ilaçlarını içmeliydi. Sıkıntıyla oflarken mutfağın kapısı tıklatıldı, ardından içeri uzun boylu bir adam girdi.
Herkes saygıyla elindeki işi bırakıp selamladı. Sasha da hızla ayağa kalktı ve dönen başı yüzünden yanındaki sandalyeden destek alarak selam verdi. O sırada karnı guruldamıştı. Utançla yanakları kızardı. Başını yere eğdi.
"Bir isteğiniz mi vardı, Küçük Bey?"
Jean, Judy'e döndü.
"Aslında biraz acıkmıştım, yiyebileceğim bir şeyler var mı?"
"Tabii efendim, hemen sizin için atıştırmalık bir şeyler hazırlıyoruz. Nerede yemeyi arzu ederdiniz?"
"Fazla abartıya gerek yok, burads yerim."
"Peki efendim, siz oturun lütfen. 10 dakika içinde her şey hazır olur."
Genç adam başıyla onaylamakla yetindi. Ardındansa hizmetlilerin yemeklerini yediği masanın sandalyelerinden birini çekip, oturdu.
Mutfaktaki diğer hizmetliler el çabukluğuyla atıştırmalık hazırlarken Sasha bir köşede durup olan biteni izlemekle yetinmişti. İçinden "Sanırım ilacı aç karnına içeceğim." diye geçirdi. Jean'ın önüne konulan yemekleri gördükçe içi gidiyordu. Yutkundu.
Genç oğlanın gözlerini üzerinde hissettiğindeyse hemen bakışlarını kaçırdı. Burun kıvırdı. Şimdi o yiyecek ve ben izleyecek miyim?Yaklaşık 10 dakika içinde masa dolup taşmıştı. Son olarak bir bardak taze sıkılmış portakal suyu da koyulduğunda her şey hazırdı. Sasha'nın ağzının suyu aktı.
"Siz dinlenmeye gidebilirsiniz, ben yedikten sonra Sasha buraları kaldırır."
"Tabii, efendim. İzninizle, afiyet olsun."
Başıyla onayladı Jean. Kahverengi saçlı kadınınsa kaşları çatılmıştı. Tanrım! Gerçekten mi? Bu sefer cidden bayılıp kalacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cinnamon girl | jeansasha ×askıya alındı×
Fanfiction"Kendine gel Sasha! O soylu bir ailenin varisi, sense beceriksiz bir hizmetçi parçasısın!"