7. Bölüm: Fahişe.
O gece Barlas çok zor uyumuştu, ne olursa olsun onu odama götüremediğim için koltuğa oturmuş ve o kucağımdayken uyumak zorunda kalmıştım. Kollarım ağrımıştı.
Barlas ise olanlardan bihaber, göğsümde uyukluyordu. Onu öpüp kokusunu derince içime çektim, çok masum uyuyordu. Ona baktığımda ne ağrım kalıyordu, ne de bebeğimin acısı.
Uyanmasından korktuğum için öylece kalakalmıştım. Üstümde sadece sütyen, şort ve uzun bir hırka vardı. Hırkamla üstümü kapatsam da Barlas minik elleriyle çekiyordu üstümü arada.
Melisa yanıma geldi, oldukça gergin görünüyordu. "Efendim kahvaltı hazır. Barlas'ı alabilirim"
Onu reddedip bebeğimi kendim beşiğe yatırdım. Sadece birkaç gün olmuştu ancak ben şimdiden onu sahiplenmiştim. O beni annesi yerine koyuyordu ben de onu bebeğim yerine.
Odadan çıkıp kendi odama yöneldiğimde Melisa beni durdurdu.
"Berke Bey sizinle konuşmak istiyor, pek vaktimiz yok."
Yine ne konuşacaktık acaba? Konuşacak şeyleri de hiç bitmiyordu. Acaba bu sefer hangi hareketimde kusur bulmuştu? Ne yüzünden azarlanacaktım?
Üstümü değiştiremediğim için hırkamla iyice kapattım üstümü. Üçüncü kattaki odasına giderken çok yorulmuştum. Tüm gece uyumamış ve bebekle ilgilenmiştim. Enkaz gibi görünmemi saymıyorum bile.
Kapının önünde durup uzun uzun soluklarımı düzenlemeye çalıştım. Biraz dinlenince odaya girdim, masanın üstünde onlarca belge vardı ve büyük bir dikkatle onlara bakıyordu. Masanın önünde durdum.
Başını bile kaldırmadan, "Yine Barlas'la uyuyorsun." dedi, gece evde yoktu ve görebileceğini düşünmemiştim.
"Cevap ver." Oldukça sakin olan ses tonu beni korkutmuştu. Kısık bir sesle "Evet efendim." diyebildim.
"Seni daha dün sabah uyardım, değil mi?" Başımı salladım ama bana başka çare bırakmamıştı bu baba oğul.
"Sözümü dinlemezsen ceza alırsın Kayra, ve inan bana bunu deneyimlemek istemezsin. Bir daha görmeyeceğim."
"Ama efendim, Barlas benimle yatmadan uyumuyor. Gece boyunca ağladı ama onunla yattığımda-"
"Barlas sana bağlanmayacak Kayra, sen geçici bir bakıcısın o kadar."
"Efendim." Dedim zar zor konuşarak. Sinirlenmiştim ama bunu ona belli etmemeye çalışıyordum. "Barlas henüz çok küçük. Bir annenin varlığına ihtiyacı var."
"Annesi olabileceğini mi iddia ediyorsun?" Alaylı bir tonda konuştu Berke Bey. Hiçbir şey söylemeden başımı eğdim.
"Madem bunu iddia ediyorsun, göster bakalım iyi bir anne olabiliyor musun?"
Gülümsedim ve hızla başımı kaldırdım.
Belgeleri dosyalarına koydu ve ayağa kalktı. "Kahvaltıya inelim." İlerlerken bende zıplaya zıplaya peşinden gidiyordum. Keyfim yerine gelmişti!
Salona indiğimizde yine korumalar vardı, göz devirip yerime oturdum. Bu sefer hiçbir şey yapamadılar. Berke Bey de oturduğunda yemeye başladım. Ama artık bedenim alıştığı için mi bilmiyorum pek yiyemedim. Tabağın yarısı doluyken yemeyi bırakmış ve Berke Bey kalkmadığı için kalkmadığı için öylece oturmaya devam etmiştim.
Berke Bey çatalı ve bıçağıyla kestiği parçayı ağzına atarken bana baktı. Kaşlarını çatarak tabağımı işaret etti, yeteri kadar yediğimi söylemeye çalıştım.
"O tabak bitecek." Önüne dönerken ben hala tabağa dokunmuyordum. Bu sefer elini sertçe masaya vurdu, az kalsın masayı kıracaktı. İrkildim.
"Çabuk yemeğini ye!"
Titremeye başlayan ellerimle çatalımı tuttum. Bana korkunç bakışlar atarken bir parçayı ağzıma atmayı başardım. Yemekten sonra kesinlikle kusacaktım. Midem çok doluydu.
Zar zor tabağımı bitirirken çalan kapıyla korumalardan biri odadan çıktı. Kapı açıldığı zaman duyduğum boğuk kadın sesi bana tanıdık gelmişti.
Hastanede gördüğüm yaşlı kadın, yani Berke Bey'in annesi salona girdi. Berke Bey'e gülümserken beni görünce yüzü düştü. Masada tam karşıma oturdu ve bir süre bekledi.
"Bunun burda ne işi var Berke?" Berke Bey, sorduğu soruyla içtiği kahveyi bıraktı.
"Barlas'ın süt annesi?" Ortam çok gergindi, tırnaklarımı avuçlarıma geçiriyor ve kanatabilecek kadar sert sıkıyordum.
"Ne demek süt annesi? Oğlum o bir erkek!" Annesi sesini yükseltince Berke Bey'in bakışları sertleşti.
"Ne olmuş erkekse? Torunun kadınları beğenmiyor ne yapalım yani?"
"20 yaşında, 28 yaşında birinden hamile kalan bir fahişeyi nasıl işe alırsın?"
Gözlerim dolmaya başlamıştı. Başımı iyice eğmiştim. "Berke Bey, gidebilir miyim?" Diyerek fısıldamıştım.
"Kayra hakkında düzgün konuş!" Annesine bağırarak ayağa kalkmış ve beni görmezden gelmişti. Annesinin yüzünde ise bunu beklemediği belli bir surat ifadesi vardı.
"Şu fahişe için annene mi bağırıyorsun?" Kadın bana nefretle bakarken olduğum yerde iyice küçüldüm.
"Fahişe dediğin kişi benim çalışanım ve sen dahi olsan, kimse benim çalışanlarımla böyle konuşamaz!" Adeta gürlemişti.
"Kayra, odana git." Ben de bunu bekliyordum zaten. Hemen yerimden kalkıp salondan çıkmış ve odama girecekken Barlas'ın yanına gitmeye karar vererek onun odasına ilerlemiştim. Duyduğum konuşmalarda ismimi duyunca bir köşeye saklanıp dinlemeye başlamıştım.
"Ancak sütü kesilirse Berke Bey onu gönderir. Şimdi söyle, yapacak mısın?" Hera, Melisa'ya elindeki şişeyi uzattı. Ne olduğunu anlamıyordum. Benden bahsetmemelerini umdum ama anlamsızdı.
"Kimsenin haberi olmayacak. Kayra'nın hizmetinde bulunduğumu biliyorsun." Şişeyi alıp iç cebine sokarken Hera kapıya ilerledi. "Yakalanma bari."
Hemen kendi odama girmiş ve kapıya dayanarak tuttuğum nefesimi vermiştim. Ben nereye düşmüştüm?
Taekook kitabıma beklerim💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Süt Anne [BxB]
RomansaUyarı: Eşcinsel kurgu, şiddet, kan, mpreg ve unisex terimler içerir! Bebeğini kaybetmiş olan Kayra. Ve doğum sırasında eşini kaybetmiş Berke. "Bebeğim senden başkasının sütünü içmiyor Kayra." Berke bey, bize biraz daha yaklaştı ve olduğum yere iyi...