Six

96 13 13
                                    

Harry'e veda edip onun saniyeler içinde yok olmasını izlerken gülümsedi. Kendini kısa sürede iyi bir şekilde geliştirmişti diyebilirdi.

Hızla bir ara sokağa girip kostümünü giydikten sonra yeni Yenilmezler binasına doğru ağ atmaya başlamıştı. Fury'nin ne kadar telefonlarını açmaktan kaçsada sonunda karşılaşmışlar ve önemli bir şey için yanına gelmesi gerektiğini söylemişti.

İşini halledip binadan çıkmak için hareketlendiğinde ise karşılaştığı tanıdık yüzle adımları duraksadı ve içindeki hüznün az da olsa dağılmasına yardımcı oldu.

"Harley?"

Genç adam elindeki kağıtlardan kafasını kaldırdığında yüzündeki ciddi ifade Peter'ı gördüğü an kaybolmuştu.

"Selam," dedi aralarındaki kısa mesafeyi kapamak için adımlarken. Peter maskesini çıkarma isteğiyle dolup taşıyor bir haldeydi ki Harley'in sorusuyla düşünce halinden çıktı.

Neden buraya geldiğiyle ilgili konuşma git gide uzarken uzun bir sohbete daldılar ve Peter kendini bir şeyler içme teklifinde bulunmadan edemedi.

Harley'in cevap vermediği dört saniye yüzünden kesinlikle kırk yıl yaşlanmıştı.

Harley kabul ettiğinde yarın buluşmak için anlaştılar ve Peter dizlerindeki titremeyle kendini zar zor dışarı attı.

•••

Kesinlikle çok iyi vakit geçiriyorlardı.

Peter, Harley'in gülüşüne odaklanmışken onun hakkında öğrendiği şeyleri devamlı tekrar ediyor ve unutmamayı garantiliyordu.

Mesela sarı saçlarını çok seviyordu, dilinden düşürmediği köpeği ve Morgan hayatındaki en önemli kişilerdi muhtemelen. Ve galiba Örümcek Adam'ı da seviyordu. Peter dün engellediği soygunu anlatırken âdeta parlayan gözlerle onu dinlemiş ve aylar önceki engellediği bir soygundan örnek vermişti. Peter eğer heyecandan kaçındığı göz temasını biraz daha uzatsaydı Harley'in onu her zaman hayranlıkla izlediğini fark ederdi.

Telefonu çaldığında homurdanmamak için dudaklarını birbirine bastırdı. Oysa hayatının en güzel anlarını geçiriyordu buradayken.

Harley'den özür dileyerek telefonu açtığında kulaklarına dolan sesle endişe içinde yerinde dikleşmişti. "Peter. L-lütfen buraya gel."

Harley, Peter'ın değişen yüz ifadesine an ve an şahit olurken o da yerinden korkuyla hareketlenmesine engel olamadı.

Sakin kalmaya çalıştı Peter. Endişeyle aptalca bir şey yapma gibi bir lüksü olmadığını birçok kez tecrübe etmişti.

"Bana nerede olduğunu söyleyebilir misin?"

Hıçkırık sesi kulaklarına dolduğunda daha fazla oturamayarak ayağa kalkmıştı. Pekâlâ, bir kez daha tecrübe edebilirdi bunu. Onunla birlikte kalkan Harley'e kısa bir bakış atıp tüm dikkatini telefonun ucundaki kişiye verdi. "B-bilmiyorum."

İşte şimdi daha da endişelenmişti. Harry geldiği yere gözyaşları içinde bakarken gökyüzünde parlayan yıldızlar haricinde yol göstericisinin olmadığı bir kez daha yüzüne vurulmuştu.

"Pekâlâ, seni bulacağım tamam mı? Sadece... Sadece ben gelene kadar sakin kalmaya çalış."

Peter, sakin ve yatıştırıcı bir sesle konuşmaya çalışsada endişesi istemsizce yansıyordu ses tonuna. Ceketinin içindeki gözlüğü yüzüne yerleştirdiği an "Karen!" diye bağırdı. Restorantaki gözlerin ona döndüğünün bile farkında değilken "Harry Geller," dedi her an bayılacakmış gibi çıkan ses tonuyla. "Bul onu!"

Saniyeler içinde beliren yer bilgisiyle Harley'den özür diledi ve bir cevap beklemeden uçarcasına çıktı restorandan. Harley dakikalardır bir şey yapamamışlığın verdiği rahatsız hisle Peter'ın arkasından dışarı çıkarak kuytu bir köşede bileğindeki cihazı aktifleştirmiş ve demir kostümün bedenini sarmasına izin vermişti.

Peter çok değil dört dakika sonra Harry'nin yanındaydı. Harry'e gelene kadar susmak bilmeyen ses tellerine gördüğü görüntü karşısında ulaşamazken baştan aşağı titredi.

Üstü başı dağılmış, kollarından ve başından kanlar akarken iç çekerek ağlayan arkadaşı kafasından vurulmuşa döndürmüştü onu.

Ona ne olmuştu böyle?

"Harry..."

Sesi bir fısıltı gibi çıksada en ufak sese bile ihtiyacı olan Harry tarafından duyulmuştu. Ürkekçe kafasını, yasladığı kollarından kaldırdı. Bir şey diyemedi. Şiddetle sarsılan omuzlarıyla bir kez daha hıçkırdı ve onun için açılmış kollara sığındı. Teşekkür ederim demek istedi. Beni bulduğun için teşekkür ederim. Ama hıçkırıkları buna izin vermedi, Harry de sadece ona sıkıca asıldı.

Harley de birkaç saniye sonra yanlarına indiğinde Peter, Harry'i biraz daha sararak ona dönmüştü. Harley'in telaşlı olduğunu ve peşine takılacağını ilk ağını attığı an fark etmiş ama onu durdurmak için geri dönememişti. Eğer burada bir kargaşa olsaydı onu kendi elleriyle tehlikeye atmış olacaktı.

Sertçe yutkunarak bakışlarını kaçırdı. Şimdi yine tüm odağı Harry'deydi. "Yaraların ne kadar derin?"

Biraz daha rahatlaması için ona fırsat vermek istemişti ama yaralarının ne kadar derin olduğunu bilememek bu isteği hızla silmişti aklından.

Harry, şokun etkisiyle fark etmediği yaralarını hissettiği an acıyla inledi. Bu Peter'ı mümkünmüş gibi daha da dehşete sokarken başka bir şey duymasına gerek kalmamıştı. Onu kucaklayıp arkasını döndüğünde Harley "Beni takip et," demişti.

•••

Peter dudaklarını dişlerken durmadan odanın etrafında tur atıyor ve dakika başı, sakinleştirici yüzünden uyuyan çocuğu kontrol ediyordu.

Onlarca soru vardı aklında ve saatlerdir cevabını alamadığı bu sorular onu delirtecekmiş gibiydi.

"Buldum!"

Harley'in koltuktan fırlamasıyla Peter onun, gözlüklerini -ya da Tony'nin de diyebilirdi çünkü hâlâ alışamamıştı o şeylere - takmış çocuğa baktı. Buraya geldiklerinde ikisinin de aklına gelmemiş şey birkaç dakika önce Harley tarafından dillendirilmişti ve Peter neredeyse atarcasına gözlüğü ona vererek Harry'nin serumunu takan hemşireye ölümcül bakışlarını atmaya devam etmişti. Hayır, hiçbir sorun yoktu. Sadece biraz paranoyak davranmaya meyilli hissetmişti o kadar.

Peter ona uzatılan gözlüğü alıp taktı ve Harry'nin bir eve girmek üzere olduğu görüntüsüyle karşı karşıya geldi. Kaşları hızla çatıldı.

Birkaç dakika kapanmış kapıya baktı. Ardından kapı normal bir insanın fark edemeyeceği bir hızla açılıp kapandı. Aynı görüntüyü bu sefer Harley'in yavaşlatmış haliyle izlerken dudağını sıkmaktan kanatmaya başlamıştı. Harry, yüzünde açıkça belli olan dehşet ifadesiyle ve yaralanmış bedeniyle atmıştı kendini dışarıya. Boğazının düğümlendiğini hissetti. O evde ne yaşanmıştı?

Harry'nin kaçışından saniyeler sonra içeriden iki cüsseli adam ve çelimsiz denilebilecek kadar zayıf bir genç çıktı. Genç adam kıpkırmızı kesilmiş yüzüyle arkasında duran adamlara bir şey söyledi ve... ortadan saliseler içinde kayboldu. Peter'ın kaşları hızla havalanırken dudakları da onunla eş değer bir şekilde hafifçe aralanmıştı.

O kişi Harry'nin güçlerine sahipti.




Kaos kaos kaos.

There's things that we'll never knowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin