FİNAL

215 8 0
                                    




Dudaklarım arasına sıkıştırdığım sigarayı yakarken kafam oldukça doluydu. Arkada çalan melankolik müzik beni havaya sokmuş, gözlerimin buğulanmasına sebep olmuştu. Evde tektim. Uzun bir süredir olduğu gibi. Beni yalnız bırakmak pek onlara göre olmasa da, bu sefer hepsini özel olarak ben kovmuştum. Gerektiğinde bir şekilde iyi olduğuma ikna ederek onları kovabiliyordum. Bu anların keyfini çıkarayım isterken zilin çalması sinirlerimin gerilmesine sebep oldu. Sadece yalnız kalmak istiyordum, ve bir şekilde beni kontrol etmeleri için birisini yollamayı başarıyorlardı.

Gözlerim bağlı bir yolda, elinden tuttuğum Akay ile beraber yürüyordum. Pek de sürpriz olmayan, çünkü Emir ve Zeynep'in ufak oğlu Deniz'in koşa koşa bana söylediği sürpriz bir evlilik teklifiydi bu. Akay'a bildiğimi söylememiştim, çünkü heyecanlı olduğunu biliyordum. Hevesini kırmak bana göre olmazdı. Bu yüzden hepsinden sonra söyleyecektim sanırım. Yine de nasıl bir şey yaptığını merak ediyordum. Son bir haftadır bununla uğraştığını da az çok tahmin ediyordum. Benden kaça saklana, telefonuna şifre koyarak kurtulabileceği şeyler değildi bunlar. İlk önce şirkette bir sorun olduğunu düşünsem de, Emir'in telefonuna ufak bir göz atarak bu seçeneğin elenmesini sağlamıştım. Sonrasında Deniz'in bana yetiştirmesi ile öğrenmiştim.

Neyse ki hep olumlu düşünen bir insanım. İyi tarafından bakalım, evleniyoruz. Altıncı yılımızda, evet. Biraz erken olduğunu düşünsek de, yapacak bir şey yok. Hayat bizi erken kavuşturdu diyelim.

Akay durdu. Onunla beraber durduğumda heyecandan içim içimi yemeye başlamıştı. Yavaşça uzanıp gözlerime bağladığı beyaz örtüyü çözdü. Aydınlığa kavuştuğumda, önce Akay'ı önümde göremedim. Onun aksine ailemi gördüm. İki abim de sırtlarına koydukları oğulları ile bana gülümseyerek bakıyordu. Zeynep ve Balın eşlerinin yanındayken, Miraç, Gökhan, Mert sırayla dizilmişlerdi. Üniversitede tanıştığım Sare, Çisil ve Ahsen bir taraftalardı. Orçun, sevgilisi Çağla'yı kolunun altına almıştı. Hepsinin yüzünde geniş bir tebessüm vardı ve etraf süslenmişti. Bir an gözlerimin dolmasına engel olamadığımı fark ettim. Başımı indirip bakarsam, ne göreceğimi biliyordum.

Başımı yavaşça aşağı indirdim. Akay'ı ağlar bir şekilde görmeyi beklemesem de, elinde bir yüzük olmasını bekliyordum. Mavi gözlerinden akan yaşlar ve hızla inip kalkan göğüsü ne kadar heyecanlı olduğunu belli ediyordu. "Akay," diyebildim tek nefeste. Sonrasında gözlerimden yaşlar akmaya başladı. "Sana olan sevgimi sözlere dökemem Alkım." dedi. Sesi titriyordu. "Ne söylersem söyleyeyim, hepsi az kalacak. Bu yüzden uzatmak istemiyorum, zaten yeterince geç kaldım." İkimizin de gözlerinden birer damla yaş aktı. Akay dudaklarını zar zor açarken, en sonunda o soru kulaklarıma titreyen bir ses beraberinde ilişti. "Benimle evlenir misin Alkım?"  dedi zar zor. Başımı büyük bir güçlükle salladım.

Ayağa kalktı, aldığı yüzüğü parmağıma geçirdikten hemen sonra kollarımı ona doladım. Bizi izleyen koca ailemiz büyük bir alkış koparmıştı. Biz birbirimize sarılırken, onlar da heyecanla birbirlerine sarılıyorlardı. Emir'in yüzünde geniş bir mutluluk ifadesi vardı. Sırtında tuttuğu yeğenim Deniz ve Uğur'un sırtında olan, epey büyümüş Barkın elleriyle alkış tutmuşlardı. Bu ister istemez beni güldürdü. Akay ile birbirimizden ayrıldığımızda, dudaklarımız kısa bir öpücük ile birbirini buldu.

Akay bir anda hayatıma girerek her şeyim olmuştu. Geçirdiğim kötü günleri bile bir şekilde iyiye çevirmeyi başarabilmişti. Ne olursa olsun yanımda durmuş, beni koruyup kollamıştı. Bir adım önümde veya bir adım arkamda değil, yıllardır her zaman benimle durmuştu. Yanımda, baş ucumda, verdiğim her kararda, ağladığım ve güldüğüm her dakikada. Kimi insan bu kadar dip dibe olduğu kişilerden bıksa da, ben altı senedir onsuz adım atamaz olmuştum. Ona asla doyamıyordum, belki de doyamayacaktım. 

Aynı arabaya bindik. Ben bir ona, bir parmağıma taktığım yüzüğüme bakarken o her zamanki dikkatiyle yola bakıyordu. Fark edemediğimiz bir şey oldu ve önümüze bir köpek çıktı. Akay'ın yüzündeki sırıtış silindi, gittiğimiz hız azalmazken Akay'a köpeği görüp görmediğini sormak için dudaklarımı aralamıştım. Her şey bir anda gerçekleşmişti. Araba bir ağaca hız sebebiyle sertçe çarpmıştı. O dakikadan sonra dünyam kararmıştı ve bir daha hiç bir zaman aydınlanmamıştı.

Yaşam başlangıçlar ve bitişler ile doluydu. Hiç beklenilmeyen başlangıçlar ve hiç hak edilmeyen bitişler ile. Meğerse benim sevgilim, bir hırs uğruna kasten öldürülmüş. Arabanın frenleri bile bile kesilmiş, onu ölüme bile bile sürüklemişler. Yapmak istemediği bir anlaşma yüzünden. Ne saçma değil mi? Biz orada hep birlikte saatlerce eğlenirken, bize fark etmeden yapılmış. Nereden bilinebilirdi ki? Biz bir kenarda oturmuş onunla evlilik hayalleri yaparken, yemek masasında henüz olmayan çocuğumuza bile isim düşünürken, Emir yalandan kıskançlık yaparak bizimle atışırken hiç fark etmediğimiz bir anda bize bu kötülüğü yapmışlar.

Kurduğumuz hayaller, aldığım evlilik teklifi ile başlamamıştı. Belki sonrasında öğrendim ama, Akay çoktan bizim için bir ev almış ve onu yavaş yavaş yerleştirmeye başlamıştı. Şimdi onu işten gelirken bekleyeceğim koltukta, resmine baka baka ağlıyordum. Aylar, hatta yıllar geçse de, belki yavaş yavaş gülüp eğlenmeye başlasam da her yalnız kaldığımda yaptığımı yaparak, bulduğum günlüğünde, telefonundan çıkan videoları izleyerek ağlıyordum.

Sanki hissetmiş gibiydi. Telefonundan bana anı olsun diye çektiği, benimle konuşur gibi konuştuğu bir sürü video çıkmıştı. Daha önce hiç günlük tuttuğunu söylememişti, ama bu evi yerleştirirken çocukluğundan bu yana tuttuğu tüm günlükleri bir rafa yerleştirmişti. Evin bazı yerlerine notlar bırakmıştı. Buz dolabının üzerinde, yatak odasına, hatta ortada olmayan çocuğumuz için yaptığı çocuk odasına bile. Tüm ev, onunla bazen alay ederek bazen ciddi anlamda söyleyerek gösterdiğim şeyler ile süslüydü. Hepsi ayrı bir defterde nottu. Beni bu kadar sevmesi için ne yaptım bilmiyorum, ama bir yarımı kaybettiğimi biliyordum.

Bana evlilik teklifi ederken sevgisinin sözlerle anlatılamayacağını söylemişti. Nefes alırken bunu yeterince kanıtlamamış gibi, şimdi tüm bunlarla tekrar ve tekrar kanıtlamaya devam ediyordu. Üstelik artık nefes almıyordu bile.

Açtığım kapı ardından Miraç çıktı. Elinde bir poşet beraberinde. Dudaklarıma sıkıştırdığım sigarayı görünce bana kızgın kızgın baksa da, sesini çıkarmadı. İçeriye geçti. Ayakkabılarını çıkarıp ayakkabılığa bıraktı ve bana döndü. En azından gelenin o olmasına sevinmiştim. Çünkü her ne olursa olsun Miraç'ın bana ses etmeyeceğini biliyordum. "Ne yapıyordun?" dedi. Elimdeki günlüğü havaya kaldırarak ona gösterdim. Burukça gülümsedi. "Hadi gel, mutfağa geçelim de bir şeyler atıştır."

Yeri geldi saçmaladım, yeri geldi aşırı saçmaladım ama asla çok mantıklı bir kitap yazmadım. Sadece yazdım ve bir anda arkadaşımın gazına gelerek yayımladım o kadar. Hatta bilin isterim ki, kitabın neredeyse sadece final bölümü bana gelen ilhamla yazıldı. Kalan tüm yerler Sude'nin "şunu yazabilirsin, bunu yazabilirsin" demeleriyle yazdıklarım. Şu son beş-on bölüm hariç. Belki Akay ve Alkım böyle bir sonu hak etmediler ama, ben yazacak farklı bir şey bulamadım ve yayımladığım ilk kitabımı da final olmadan kalsın istemedim. Finali beğenmemiş olabilirsiniz, zorlama bir kötü son olarak bulmuş olabilirsiniz. Ama ben bunu bir kötü son olarak görmüyorum. Sadece mahşere kalınmış bir birliktelik, o kadar.

Ama eğer tüm bunları da kabul etmiyorsanız. Eğer aklıma gelirse ikinci bir final bölümü yazacağım, söz veremem ama aklıma geldiği an bilgisayarı önüme alıp bitirip yayınlamadan bırakmayacağım.

19K kimisi için çok bir okunma sayısı değil biliyorum. Ama ben bu kadar okunacağını tahmin bile edemezdim. Eğer kitabın tüm saçmalıklarına rağmen gerçekten bu bölüme kadar geldiyseniz size tebriklerimi sunarım. Çünkü ben bile bazen kendi yazdıklarıma bu kadar katlanamıyorum.

Yazdıklarım hayatın içinden şeyler değildi. Size bir şeyler katabilecek, bir anda ufkunuzu genişletecek kitaplardan da değil. Sadece eğlence için yazdığım öylesine bir kitap. Yine de vaktini ayırıp okuyan herkese teker teker çok teşekkür ederim. Belki bir gün, başka bir kitap yayımlarım. O zamana kadar, görüşmek üzere. Kendinize iyi bakın. ♥

RestcafeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin