Kim Taehyung, sıra dışı bir varlıktı. Bu onun bir arkadaşıyla beraber kendi içinde tuttuğu bir sırdı. Tâ ki dans öğretmeni Jeon Jungkook, bu sırrı öğrenene kadar...
Bölümler geç geldiği için üzgünüm. Son zamanlarda ilham dediğimiz şey aklımın ucuna bile uğramıyor ne yazık ki. Elimden geldiğince hızlı yazmaya çalılıyorum ama pek olmuyor gibi😔
Oy ve yorum yapın lütfen. Önceki bölümde de bahsettim. Yorum yapmasanız bile bir oyu çok görmeyin.
İyi okumalar.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
_________________________
Gözlerimi açtığımda havanın aydınlandığını ve çıplak olduğumu fark ettim.
Oha
Saat akşam altıdan beri aralıksız uyumuş muydum yani?? E yuh Taehyung hiç uyanmasaydın.
Üstümü giyip banyoya ilerledim. Elimi yüzümü yıkayıp çıktım ve mutfaktan gelen seslerle oraya ilerledim.
"Oo uyanmışsın. Bu kadar uyumayı nasıl becerdin? Bi an öldün falan sandım."
Gülümseyip kafamı salladım "Ben de bilmiyorum. Aağh çok iyi geldi ama. Arada yapmak lazım böyle şeyler."
Konuşmamla kıkırdayıp kahveleri de masaya koyduktan sonra oturdu ve bana da oturmamı işaret etti.
"Az önce bir arkadaşım aradı. Vardı ya hani bi ara bizim kampüse gelmişti. Uzun sayılır böyle, saçlarının ucu kırmızı boyalıydı. Jongho ismi."
"Ha, evet hatırlıyorum. Nolmuş ona?"
"Bu gece parti düzenliyormuş. Bizi de çağırdı. Gidelim mi?"
Ağzımdaki yemeği bitirip "Olur, gideriz." Dedim.
Mutlu olduğunu belli edip ellerini çırptı. Doyduğum için masadan kalkıp odaya ilerledim. Koridorda yürürken beni duyması için yüksek sesle "Yanına eşofman al!" Diye seslendim.
O da mutfaktan cevap olarak "Tamaaam!" Aegyo yaparak seslendi.
Sırıtıp odaya girdim ve üstümü değiştirdim. Dudağıma kirazlı dudak nemlendiricisi sürüp hem parlamasını hem de renklenmesini sağladım.
Son kez boy aynasından kendime bakıp sağ elimle saçlarımı dağıttım ve odadan çıktım.
Yüzüme çok bir şey sürmezdim. Gerek duymazdım. Özel günlerde vb. sürerdim sadece. O da yeterli işte.
Koridoru geçip dış kapıya vardığımda Yeosang'ın beni beklediğini gördüm. Çantamı da alıp dış kapıya ilerledim ve ayakkabılarımı giydim. Asansör düğmesine bastığımda çabucak gelmişti çünkü hemen üst kattaydı. Yeosang da yanıma geldiğinde zemin kat düğmesine basıp aşağı indik.
