İlerleyen zamanlarda bdsm tarzı içerikler vardır.
Dudaklarıma öpücük bıraktı. Gözlerimin içine baktı ve boynuma eğilip kokumu içine çekti. "Kokun bana yaşadığımı hissettiriyor." dedi. Sonra boynuma ıslak ve bir o kadar hafif bir öpücük bıraktı.
"Kok...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Sessiz ol." Diye fısıldadı kulağıma ayak sesleri yaklaşırken. Bedenini iyice bedenime yaslamıştı ve arada suyun etkisiyle hareket ediyor sonra hemen geri yaslanıyordu bana.
Kulağımda nefesini hissetmek beni gıdıklıyordu. Ayrıca büyük bir sorunumuz vardı. Benim ayaklarım yere değmiyordu! Sudan her zaman korkmuştum. Daha bebeklikten beri suda boğulma korkumu aşamıyordum. Bebekken annemler beni yıkamak istediklerinde uyuyana kadar ağladığımı bile duymuşluğum vardı.
Büyüdükçe bu korkumu yavaş yavaş aşmıştım. Şu an ise ayağım yere değdiği sürece suya girebiliyordum. Şu anda ayağımın yere değmemesi ise beni çok korkutuyordu.
"Hyung korkuyorum." Dedim fısıltıyla. Ayak sesleri birçok yerden geliyor nerede olduklarını anlamamızı zorlaştırıyordu. Kimden kaçtığımızı anlamamıştım bile. "Neden korkuyorsun?" Dedi endişeleyle. Muhtemelen kaçtığımız için korktuğumu sanıyordu ama hayatı boyunca bir şeylerden kaçmak için uğraşan biri olarak şu an korku sebebim o değildi. "Ayaklarım yere değmiyor. Sudan korkuyorum."
Saniyelik olarak güldü ama sonra hemen toparladı. Gözleri kısaca yüzümde dolaştı ve o an hiç beklemediğim bir şey oldu.
Beni kalçalarımdan tuttu ve bacaklarımı beline dolamamı sağladı. Yapılı vücudu ve karın kaslarıyla onun da beli inceydi. Bacaklarım beline sıkıca dolandığında beni arkamdaki ağaca iyice yasladı ve durumu bizim için daha da zorlaştırdı.
"Oldu mu?" Diye fısıldadı bu sefer. İç çekip başımı aşağı yukarı salladım. Ayrıca onu tamamen hissediyordum. Sertliği kalçama gelecek şekilde kendini belli ediyordu.
Adım sesleri bize yaklaştığında gözlerimi sıkıca yumdum. Hyung ise başını boynuma gömdü. Hafif düzensizleşmiş nefesini boynumda hissediyordum ve bu açıkcası biraz huylandırıyordu.
Adım sesleri uzaklaştığında ise hala aynı pozisyondaydık. Benim kollarım onun boynunda onun başı benim boynumda...
Kafasını kaldırdığında birkaç dakika bekledik ve gittiklerinden emin olduk. Sonra Jungkook hyung ben kucağındayken beni koltuk altlarımdan tutup sudan çıkardı. Ayağa kalktığımda her yerimden su damlıyordu. Jungkook hyungta sudan çıktığında o da aynı şekildeydi. Sadece ben ona göre daha az suya batmıştım çünkü kucağındaydım.
Tanrım kucağındaydım!
Bana hickey vereceği zaman oturmadığım kucağındaydım. Kalçamdaki elini unutmam uzun sürecekti sanırım. "Hemen eve dönmeliyiz." Saat oldukça geç olmuş olmalıydı. Koşarak geldiğimiz yolu koşarak döndüğümüzde eve zar zor attık kendimizi. Çok yorulmuştuk.
Üstlerimizi hastalanmamak için hemen değiştiğimizde bir bardak su içip odaya geri döndüm. Hyungu bir deftere bir şeyler yazarken gördüğümden sessizce yatağa oturdum ve bitirmesini bekledim. Defterin kapağını kapatıp çekmeceye attığında hemen ayağa kalkıp onun yatağında karşısına oturdum. "Onlar kimdi hyung?"
