26. Bölüm

164 11 1
                                    

Karakola geldiğimizde elimdeki kelepçeleri çıkarmadan üstümü aradılar, daha sonra yeniden polisler beni tutup küçük bir odaya getirdiler, Sandalyeye oturdum. Polis elimdeki kelepçesinin birini açıp masanın üzerindeki demire geçirdi kelepçeyi ve kilitledi.

Ardından son uyarısını yaptı,
"Bekle burda" dedi ve gitti.
Elimi saçlarıma geçirdim, çekiştirdim.
Dakikalar içinde kapı açıldı. O tarafa baktığımda bir polis memurunun elinde su ile geldiğini gördüm.

Orta yaşlarda dinç bir adamdı, suyu önüme koydu. Sonra o da karşımda ki sandalyeye oturdu. Su şişesini göstererek
"İçebilirsin" dedi. Su şişesini alıp bir, iki yudum içtim. Geri kapağını kapatıp masaya koyarken
"Teşekkür ederim" dedim.

Polis sadece kafasını sallamak ile yetindi. Elini masaya koydu ve konuşmaya başladı
"Gelelim olaya, nasıl oldu?" Dedi tek kaşını kaldırarak
"Ben gece kalktığımda erkek arkadaşımı ve mercan'ı konuşurken duydum, eskiden nişanlılarmış o konu hakkında konuşuyorlardı. Ben de bunu yeni öğrendim ve tabi erkek arkadaşımla küçük bir tartışma yaşadım ama mercana bu konu hakkında hiç bir şey ne söyledim, ne de yaptım. Neyse ardından bizim tartışmamız bitti ve erkek arkadaşım odadan çıktı. Saniyeler sonra mercan içeri girdi.
'Ben hâlâ onu seviyorum sen onu bırakmazsan o da seni bırakmaz' falan dedi. Ben de bunu yapmıyacağımı söyleyince iyice deliye döndü. Arkasından bıçak çıkardı, ne yapacağımı şaşırdım. Yapma dedim ama dinlemedi ve kendini bıçakladı" dedim uzun uzun anlatarak,

Polis şüpheli şüpheli bana dikti gözlerini. Parmaklarını iki kez masaya vurdu yavaşça,
"Sen yapmadın yani?" Dedi inanmamışcasına
"Yapmadım." Dedim net bir şekilde
"Onu mercan uyanırsa, ifade verince anlayacağız" dedi ve kalktı
"Ama o kız uyanana kadar veya sen kendini ispatlayana kadar burdasın." Dedi ve başka birine seslendi,

"Ege"
İçeri bir adam girdi
Polis, ege dediği polise dönüp
"Götürün" dedi, çıktı.
Polis kelepçeyi demirden çıkarıp diğer bileğime yeniden taktı. Kolumdan tutarak beni kapıdan çıkardı, tam dönüp gidecektik ki Barkın'ın sesini duydum,
"Pardon," dedi sert bir sesle polis ve ben ona döndük. Polis ne var? Der gibi baktı
"Bize biraz izin verir misiniz?" Dedi

Polis az önceki orta yaşlı adama baktı, polis memuru kafasıyla onay verince polis kolumu bıraktı ve 3-4 adım geri gitti.

Barkın,
"İyi misin?" Dedi,
"Çok olmasamda iyiyim" dedim
"Mercan'ın üzerinde el izin yok değil mi?" Diye sordu
"Yok tabiki, seninleydim ne ara yapacağım Barkın?" Kaşımı kaldırdım Barkın'ın konuşmasına izin vermeden devam ettim.
"Sen bana inanmıyor musun?" Dedim sorgulayıcı bir tavırla
"Saçmalıyorsun cemre. Sana neden inanmayayım? Yanındaydım zaten sadece el izi olaylarına girmeyelim diye sordum." Dedi tok bir sesle

Kafamı sallamakla yetindim, ardından Barkına bir iki adım daha yaklaştım.
"Daha ne kadar burada kalacağım?" Dedim, Barkın derin bir nefes aldı. Sonra sırıttı
"Mercan uyanana kadar burda kalacaksın, ama tek olmayacaksın." Dedi güven verircesine, kaşlarımı çattım.

"Nasıl yani?" Diye sordum merakla daha sonra polis bize doğru yaklaştı
"Yeter. Gitmemiz gerekiyor" dedi son kez Barkına baktım. Polis kolumdan tekrar tuttu ve arkamızı dönüp gitmeye devam ettik.

Polis ile birlikte nezarethane'nin önüne geldik. Polis kolumu bırakınca başka polis yanıma gelip kolumu tuttu.

Allah'ım hiç bir şey yapmamış olmama rağmen kendimi suçlu hissediyordum.

Ardından polis demir kapıyı anahtarla açtıktan sonra kolumdan tutan polis beni içeri soktu ve geri çıktı.
Polis kapıyı kilitledi, gittiler.

İki kadın oturuyordu, kahve rengi uzun saçlı eteği kısa olan kadın öne doğru eğildi 
"Sen neden girdin buraya?" Diye sordu oldukça kalın ses tonuyla
"Yanlış anlaşılma" dedim kahve rengi saçlı kadının yanındaki mini etekli sarı saçlı kadın kahve rengi kadının omuzuna vurdu yavaşça
"Kız abla bu kader mahkûmu" dedi ne diyeceğimi bilemeden
"Yani şey..."  Dedim sadece

Kahveli kadın ayağa kalktı. Ayağındaki topuklular çok ses çıkartıyordu. Kolumdan çekti, oturttu.
"Ayol sen buraya ilk kez geldin galiba" dedi
"Evet. Sizin ilk değil mi?" Dedim merakla sarı saçlı kadın büyük bir kahkaha attı.
"Yok kız ne ilki? 15-20 kez daha gelmişliğimiz var" dedi.

Gözlerim çıkacakmış kadar açıldı
"Ne? Siz neden girdiniz buraya?" Dedim
"Biz ya fuhuşdan ya da soygundan giriyoruz" dedi çok normal bir şeymiş gibi sakin sakin söylüyordu.

Dikkatle onları izledim. Kahve rengi saçlı kadın omuzuma vurdu
"Kız mal mal ne bakıyorsun? üstümüze başımıza bak. Nerde çalışıyor gibi duruyoruz?" Dedi
Onlara baktıktan sonra yeniden kadınların baktım.
Kahveli kadın sarı saçlı kadına döndü
"Kız bu karı harbi saf hee" dedi ve bana döndü.

"Kız pavyonda çalışıyoruz işte be" dedi
"Hee" dedim, noluyo be bana iyice salak oldum.
Sarılı kadın çenemden tutarak ona bakmamı sağladı.
"Bak şimdi gülüm, sen buraya ilk kez gelmişsin. E etrafada öyle mal mal bakıyorsun. Eğer işi ilerletip ceza evine girersen aklında bulunsun," dedi ve diğer kadına döndü.

Diğer kadın ise
"Sakın seni zayıf görmelerine izin verme." Dedi ve sarılı kadın devam etti
"Ve," dedi. Yeniden kahveli kadına döndü
"Her zaman başını dik tut ki senin saf sanıp da kullanmasınlar." Dedi bu sefer de o sarılı kadına döndü.
Sarılı kadın omuzuma bir dostça elini koydu, ona döndüm.
"Herkese de hemen öyle güvenme." Dedi uyarıcı bir şekilde

Ardından polis gelip kadınların ismini seslendi
"Zeliha, nazike hadi çıkıyorsunuz" dedi ve kapıyı açtı.
Kadınlar ayağa kalktı, ben de kalktım.
Sarılı kadın
"Kız gel saf olsanda ben seni sevdim" dedi ve beni kendine çekip sarıldı. Gülümsedim ve diğer kadına da sarıldım.
"Ben de sizi sevdim" dedim samimi bir ses tonuyla
Kahveli kadın
"Bak canım sakın bunları unutma. Normal hayatında da kullanırsın. Hadi Allah kurtarsın" dedi öpücük atıp gittiler.

Yandaki adamlarda biz sohbet ederken birer birer çıkmışlardı. Kocaman yerde tek başıma kalmıştım. Gidip oturdum, ellerimi saçlarıma geçirdim aynı zamanda dizlerimi hareket ettiriyordum.

Sesler geldi ve o ses,
"Allah kurtarsın" dedi kafamı kaldırdım. Barkın öbür tarafta nezarethane'nin içinde, demirlerin arkasından bana bakıyordu.

Kaşlarımı çatıp demirlere, Barkına doğru yaklaştım.
"Senin burda ne işin var Barkın? sen nasıl? niye girdin?" Diye sordum Barkın demire bir adım daha yaklaştı.
"Barkın cemresiz olmuyormuş, onu fark ettim. Sensiz olamayacağımı anlayınca ben de senle olmayı tercih ettim." Dedi





















Selaammm

Bölümü sevdiniz mi?

Yorumlarınız ve oylarınız çok önemli ve değerli:')

Tiktok: sennvebenn_1

Sizi çok seviyorum bebeklerimm 🛐🔥🛐🔥🛐🔥🛐🔥🛐🔥🛐🔥🛐🔥

En Güzelinden Aşk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin