pt.2

1.2K 120 78
                                    

Felix sabah erkenden uyanmış, Hyunjin ile buluşacağı için hazırlanmaya başlamıştı. Muhtemelen aniden yakınlaşma isteğine şüpheyle bakacaktı uzun saçlı olan, haksız da değildi nihayetinde. Zaten aklında soru işaretleri olacağı için Felix, en azından fazladan özenmenin iyi bir etkisi olacağını düşünüyordu. Hyunjin'in Felix hakkındaki ilk izlenimi, ikilinin teklifi için işlerine yarayacaktı.

Önceki akşam Changbinle yollarını ayırdıktan sonra oyalanmadan evine gidip cilt bakımı yapmış ve temizlenmişti. Şu an ise beyaz ince gömleğini eteklerini baldırlarını saran siyah kumaş pantolonun içine sokuyordu. Gömleğin ilk birkaç düğmesini açık bırakmış ve zincir kolyelerinden ikisini takmıştı. Üstüne de pantolonun takımına ait olan ceketi giymişti.

Felix'in tarzı normalde daha renkli ve rahattı. Bol eşofmanlar ve kot pantolonlar, desenli -çoğunlukla pembe renklerdeki- sweatshirtleri ile gayet mutluydu. Ancak Hyunjin ile buluşuyordu. Yapacağı teklifi düşündü, kendisiyle kıyasla pasif olan çocuğu etkilemek için kıyafetlerinin önemli bir rol oynadığına inanıyordu.

Saçlarını ve hafif makyajını kontrol ettikten sonra baharatlı parfümünü abartmadan sıktı ve evden çıkmak için kapıya yöneldi. Kendisine olan özgüveni tamdı. Changbin evinde uyuklarken, o gidip Hyunjin'e kendisini sevdirecek ve teklifini yapacaktı. Olumsuz cevap almayacağına adı gibi emindi.

------

Hyunjin oturduğu yerde biraz daha kıpırdandı, yaklaşık on beş dakikadır siyah saçlı gencin gelmesini bekliyordu. Kendisine atılan kaçamak bakışları hissediyordu bu süre boyunca, her ne kadar alışsa ve kafasına takmasa da tanımadığı insanlarla sürekli göz göze gelmek onu hala geriyordu.

Krem rengi keten gömleği, kahve tonlarında düz kesim bir etek ve etekle takım olan aynı renkteki crop ceket vardı üzerinde. Bileklerine kadar gelen, biraz kıvrılmış siyah çorapları ve kalın tabanlı oxford ayakkabılar giyiyordu. Başka biriyle görüşecek olsaydı böylesine bariz şeyler giymezdi tabi, daha günlük parçalar seçerdi.

Felix'in ne özelliği vardı da içinden bu şekilde giyinmek gelmişti bilmiyordu, ama giymişti işte. Birbirlerini derslikler ve ara sıra kafeterya haricinde bir yerde göremezlerdi, siyah saçlı gencin kendisinin asıl giyinme tarzını bilmediğini biliyordu. Tepkisini merak ettiği içindi biraz da bugün için seçtiği kıyafetler.

Daha öncesinde birkaç kere garson gelip siparişini sorsa da kabalık olmasın diye Felix'i beklemeyi tercih etmiş ve sadece su almıştı. Bardağından bir yudum alıp boğazını ıslatırken kolundaki ince saate çevirdi gözlerini. Anlaştıkları saat gelmişti. Evet, Hyunjin geç kalmak istemediği için erkenden evinden çıkmıştı, bekletmek yerine beklemek onun için daha rahattı.

Bakışlarını etrafta gezdirirken kendisine doğru gelen adamı fark etmesiyle ayağı kalktı. Sıradan bir selamlaşma ve belli tokalaşma içindi kalkması, fakat kendisini sıcak kolların arasında bulunca diğerini bozmamak için sarılışına karşılık verdi.

Sonrasında yaşananlar sıradan olaylardı, hal hatır sorma ve küçük bir sohbet başlatılırken laf arasında verdikleri siparişler gelmişti. Felix kahve içerken, Hyunjin çilekli cheesecake ile limonata içiyordu.

"Açık konuşmak gerekirse dün beni aniden arayıp buluşmak istediğinde gerildim, ama görünüşe göre buna gerek yokmuş." diyerek aklındaki düşünceleri dışa vurdu Hyunjin.

Tüm bu sohbet boyunca Felix, karşısındaki çocuğa fark ettirmeden küçük sorular sormuş ve kendince onu az da olsa tanımaya çalışmıştı. Aynı şeyleri sarışın genç de kendisine yaptığında konu konuyu açmıştı. Beklediğinin aksine Hyunjin, sıkıcı ya da boğucu biri değildi. Felix onunla konuşmaktan oldukça keyif almıştı ve ondan etkilendiğini inkar edemezdi, görünüşünden bahsetmiyordu bile.

"Sadece seninle biraz daha yakınlaşmak istiyorum, dün de telefonda bahsettiğim gibi" dedikten sonra devam etti Felix. "Ancak Hyunjin, ben de açık konuşayım, bahsettiğim yakınlaşma arkadaşlıktan uzak türden."

Hyunjin elindeki çatalı tabağının kenarına koydu, hafifçe kaşlarını çatarak karşısındakinin devam etmesini bekledi. Siyah saçlı genç, olanları kısaca anlattıktan sonra sandalyesinde dikleşti.

"Anlayacağın sana bir teklifimiz var Hyunjin. Changbin ve ben, bizimle birlikte olmanı istiyoruz. Yanlış anlama lütfen, tercihlerini ve kişiliğini göz önünde bulundurduğumuzu bilmeni ve senin de kararını buna göre vermeni isteriz. İstediğin kadar düşünebilirsin, lütfen karar verdiğinde bizi haberdar et."

İçten bir gülümseme verdikten sonra hesabı ödemiş ve düşünceli görünen çocuğa veda ettikten sonra gitmişti Felix. Buraya gelirken sarışın olana karşı tamamen nötrdü ancak şu an evine dönerken düşündüğü tek şey gelecek cevaptı. Kendisine her ne kadar güvense de Hyunjin'in teklifi reddetme ihtimali de vardı ve siyahlı bunu kesinlikle istemiyordu, ondan çok etkilenmişti.

Altındaki eteği ara sıra elleriyle düzeltmesi, beyaz bacaklarını birleştirerek tatlı tatlı oturması, ara sıra ayaklarını sallaması, gloss sürdüğü kalın ve şekilli dudaklarını birbirine bastırması ve kendisine oldukça yakışan minik gülümsemesiyle Hyunjin hayat bulmuş porselen bir bebek gibiydi.

Ve Felix bu bebeği kazanmak için elinden gelenin fazlasını yapmaya hazırdı.

------

"Ne demek söyledim?!"

Karşısındaki koltuktan aniden ayaklanıp tepesinde çemkiren adama yüzünü buruşturdu küçük olan.

"İddiamızı kazanamamış olman üzücü Binnie. Hem baktım senden tık yok, tek yaptığın spor salonuna gidip gelmek, ben de harekete geçtim."

Gözlerini kapatıp kaşlarını çatarak derin bir nefes verip biraz önce kalktığı koltuğa geri oturdu. Birkaç dakika gözlerini halıya dikip düşüncelerini toparlamaya çalıştı. Felix adımı atmıştı. Changbin'in aksine o, Hyunjin ile daha yakından tanışmıştı. Bu durumun sarışın olanın karar vermesini zorlaştıracağını içten içe biliyordu. Kimse daha önce doğru dürüst yüz yüze gelmediği biriyle ilişkiye girmek istemez diye düşünüyordu ancak bilmediği şey, Hyunjin'in tanıdığı diğer hiç kimseye benzemediğiydi.

"Her neyse, sen teklifi yapmışsın ama Hyunjin beni tam olarak tanımıyor bile. Sence kabul etme ihtimali ne?"

Bacaklarını daha da açıp arkasına yaslanarak koltuğa daha da yayıldı. Yaptığı durum analiziyle kurduğu birkaç senaryo vardı kafasında. En iyisi ise Hyunjin'in, sandıklarının aksine yeni insanlarla ilişki kurmak konusunda rahat biri olabileceği ve tek derdi o andan zevk almak olduğuydu.

Öyle olması için dua bile edebilirdi.

"O konuda içimiz rahat olabilir diye düşünüyorum," dedi ve devam etti Felix. "İnsanların dış görünüşüne bakarak fikir sahibi olmayı tercih etmem ama bu gün Hyunjin'e baktığımda Changbin, sanki günlük hayatında yansıttığı kişiden farklı biriymiş gibiydi. Bakışları, giydikleri, konuşma tarzı... Karşımdaki kişi bizim uzaktan görerek tanıdığınızı sandığımız kişi değildi."

Ardından aralarında sessizlik oldu, ikisinin aklında dönen şeyler hemen hemen aynıydı.

Birkaç saat sonra, Changbin ve Felix film ilerlerken, küçük olanın telefonuna bildirim gelmesiyle tüm dikkatleri karanlık odada televizyon dışında hafifçe ışık yayan ekrana kaydı.

Kısa bir bakışma yaşadıktan sonra Felix telefonunu eline aldı, Changbin de hemen onun yanına oturmuş ve gelen mesajı okumaya çalışmıştı.

Hwang Hyunjin:
Bana birinizin konumunu at lütfen, yarın akşam geliyorum.

Şaşkınlık nidası yükseldi Changbin'den. "Beklediğimden hızlı oldu." dediğinde Felix, diğerine bir bakış attı.

"Sana söylemiştim. O sandığımızdan çok farklı biri ve ben, asıl Hyunjin'i tanımak için sabırsızlanıyorum."

---
Diğer bölüm smut malumm

Sweet Dreams HJ, Changlixjin ✔︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin