Selam, n'aber?
Bütün gün müsait olamadım bir türlü ama yine de çok geç değil bence, siz ne dersiniz?
Bölümü aşırı sevdim. Hem çok eğlenceli hem de sonunda güzel bir olay var, bence hepiniz sevineceksiniz.
Ben çok severek yazdım, umarım siz de seversiniz.
İyi okumalar.
💜🧚🏼♀️
"Kanka bak gelirken konfeti falan da aldım, patlatırız." diyen Berk'e "Onu patlatırsan senin kafanı patlatırım Berk." dedi Doruk. "Umut yüksek sesten korkuyor, patlatmak yok konfeti falan." "Ya yüksek ses çıkmıyor ki bundan, korkmaz Umut. Hem konfetisiz doğum günü mü olur?" "Berk o konfetiyi yuttururum sana, çocuğumu korkutacak şeyler yapma."
Berk, kendini arkasındaki koltuğa atarken "Sen çok sıkıcı bir herif oldun." diye söylenince "Berko sen geçen gün karısıyla evde altın günü yapan bir adam olarak eğlenceli olduğunu mu düşünüyorsun? Hayır bari bize de haber verseydiniz, kendiniz yapıp kendiniz yemişsiniz." dedi.
"Ya o öyle değil, Aybike'nin canı kısır çekince ben de işi oyuna dökmeye karar verdim." "Rüya'nın çay takımlarını da alsaydınız keşke." "Baba hayır, onlarla sadece biz oynayabiliriz." "Haklısın babacığım, oyuncaklarımızı paylaşmayalım onlarla." "Aman sizin oyuncaklarınıza kaldık sanki, ben alırım kendime çay takımı."
Doruk "Alsan ne yapacaksın oğlum, senin oyun arkadaşın yok ki?" deyince "Rüya benle de oynar, değil mi amcacığım?" dedi Berk. Rüya, kollarını Doruk'un boynuna sararken "Ben sadece babamla oynarım." diye cevap verdiğinde yüzü düştü Berk'in.
Birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra tekrar az önceki konuya dönerek "Ee ben konfeti patlatmayacak mıyım şimdi?" deyince "Berk eğer patlatırsan o konfetiyi senin..." dedikten sonra kucağındaki Rüya'ya bir bakış attı Doruk ve yüzüne kondurduğu yapmacık gülümsemesi ile "Acıyacak yerlerinde patlatırım." diye devam etti. "Yok oğlum konfeti falan, niye anlamıyorsun?"
"Ya tamam, anladım, yok konfeti falan. Yüksek ses çıkardığı için patlatmayacağım." dedi Berk. Doruk, onu kafa sallayarak onayladıktan sonra Rüya'ya dönüp kızının yanağına bir öpücük bırakınca "Ama yüksek ses çıkarmasaydı patlatabilirdim." diye devam etti Berk, kendi kendine.
💜🧚🏼♀️
Asiye elindeki pasta ile içeri girerken hep bir ağızdan "İyi ki doğdun Umut!" diyenlere gülerek baktı Umut. O, yeşil gözlerini neşeyle odadakilerin üzerinde gezdirirken, Berk elindeki konfetiyi patlatınca birden yüz ifadesi değişti ve ağlamaya başladı.
Doruk, kucağındaki oğluna bir bakış attıktan sonra elindeki konfeti kutusuyla duran Berk'e döndü ve "Lan ne dedim ben sana!" dedi. "Konfeti patlatma, Umut sesten korkuyor, demedim mi? Sen de kabul ettin, bu ne şimdi?"
"Ya ben çok ses çıkarmasın diye üzerini örtü ile kapattım, neden böyle oldu ki?" "Peki yiyeceğin dayak canını daha az acıtsın diye de bulduğun mühendislik harikası bir fikir var mı?" dedi Doruk, Umut'u yanındaki Melisa'nın kucağına verirken.
"Yok kanka, ona bir şey bulmadım. O yüzden onu sonra şey edelim." diyen Berk'e doğru bir adım attıktan sonra elindeki konfeti kutusunu çekerek aldı ve koluna vurdu. "Ne diye korkutuyorsun lan sen benim oğlumu?" Berk "Ha acıtmıyor bu, vurabilirsin kanka." deyince kafasına vurdu ve "Ya bir yürü git." dedi hafif bir sinirle.
Umut'u tekrar kucağına alırken Asiye de elindeki pastayı masaya bırakıp yanlarına geldi ve "Korktu mu benim bir tanem?" dedi gülerek. Kollarını ona doğru açarken "Gel anneciğim." deyince onun kucağına doğru uzandı Umut. Asiye, oğlunun yanağına bir öpücük bırakırken, Umut kafasını onun göğsüne yerleştirdi. Asiye bir öpücük de saçlarına bırakırken, Doruk'un "Ben alayım Umut'u, ver." diyen sesini duyunca ona baktı birkaç saniye ve bir kere daha öptükten sonra ona geri verdi oğlunu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leukemia ✓
FanfictionAsDor ama anne ve baba... AsDor ama aşık, tutkulu, inatçı ve savaşçı... AsDor ama bu sefer "Hayat Gibi" Dram, entrika ve tabi ki aşk, sevgi, umut... Onlar şarkılarını söylerken(?) siz de eşlik etmeye ne dersiniz? "Küçük civcivim, güzel kızım..." 💜�...