Hikaye 7

27 8 19
                                    

Saçlarına aklar düşen,yavaş yavaş yüzünde kırışıklıklar oluşan Poyraz Bey iyi değildi.Beyninde tümör olan eşi bir seneye aşkındır hayatında yoktu bu sebeple oğlu,torunu ve gelini ile birlikte yaşıyordu.Ama arada ataklar geçiriyor bir an karısını hayatta sanırken daha sonra öldüğünü hatırlayıp sinir krizleri geçiriyordu.Lakin bu ataklar daha sık oluyordu bu aralar.

Bir sabah daha güneş yüzünü yeni göstermişken Poyraz Bey bir kabusla uyanmıştı alnından terler yavaş yavaş akarken bir yandan da gözleri doluyordu.Yanına baktı eşi uyuyor mu diye sonra belki mutfaktadır düşüncesiyle aşağı indi fakat ne burası onun eviydi ne de eşi yanındaydı beynini ve duygularını kontrol edemiyor ve aniden eline gelen şeyi kırıp parçasıyla kendine zarar vermeye çalışıyordu.

Birden bir ağlama sesi duydu bu torunuydu dizlerinin üstüne çökmüş ona hüzün dolu gözlerle bakıyordu. o an Poyraz Bey bu aileye iyi gelmediğini düşünmeye başladı ve yaraladığı ellerine baktı, gözünden bir damla yaş düştü.Daha sonra gelini geldi. Poyraz Bey'in,etrafa ve yaralı ellerini gördüğünde anlamıştı atak geçirdiğini.

Oğlunu odasına gönderip Poyraz Bey'i salona götürdü ve ellerine pansuman yaptı daha sonra etrafı topladı.Bunları gelini yaparken Poyraz Bey eşinin almış olduğu kahverengi kalın,cebinde eşinin fotoğrafı olan paltosunu giymişti.Ve kimseye fark ettirmeden dışarı çıktı.

Bu sabah rüyasında gördüğü yerde eşinin olduğunu düşünüyordu.Bu yer o bilmese de terk edilmiş bir akıl hastanesiydi birkaç kez oğlu ile önünden geçtiği için hatırlıyordu Poyraz Bey.Korkuyordu ama özlemi korkusuna ağır basıyordu.Hızlı ve büyük adımlar atıyordu,uzun süredir tek çıkmamanın garipliği ve merak duygusundan dolayıydı bu.

Yaklaşık 30 dakikalık -Poyraz Bey'e 30 yıl gibi gelen- süre ardından durdu.Kafasını tereddütle kaldırdı camları kırılmış,boyası gitmiş binaya kısa bir süre baktı aylar sonra ilk defa eşimi göreceğim diye bir adım attı binaya,sonra tekrar durdu ya o beni istemezse diye düşündü.Bu ikilemden çıkması imkansızdı en sonunda ne olacaksa olsun düşüncesiyle yavaş ama etkili adımlarla binaya girdi.İçerisinin ıssız oluşu onu ürpertmişti ama eşini bulmalıydı bundan vazgeçemezdi.

Kafasını girişte gezdirdi bir yandan da eşinin ismini haykırıyordu bulacaktı o burada olmalıydı ölmemişti ona göre.Bütün katlara bakmıştı fakat hiçbir yerde yoktu en sonunda pes edercesine bir odaya girdi odada ilaç kutuları ve şişeleri vardı.Bütün sinirini onlardan çıkarırcasına hepsini devirdi Poyraz Bey.Sonra aklına gelen şey ile eline yerdeki camlardan büyük olanını aldı,odanın bir köşesine yavaşça oturdu ve eşi için aktığını söylediği kanını damarlarından dışarıya akıttı.

Elinde sımsıkı tuttuğu eşinin fotoğrafıyla istediği şeyi gerçekleştirmişti artık.Eşinin yanına gidebilmişti.
~
Yorumlarınız?

Melankolik HikayelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin