Garip his 1

265 15 17
                                    

Claude

-Buyrun,yemek masasına geçelim.Alois kont'a aldığı hediyyeni getirmek için yukarı çıktı.O gelene kadar ben size eşlik edeceğim.

Ciel
Hediyye mi? Çok saçma.Neden böyle bir şey yapsın ki.Sebastiana dönüb yanımdan ayrılmaması için bakış attım.Bir kaç kolidor ilerledikden sonra misafir odasına vardık.Masada aklıma gelebilicek bütün yemekler vardı.Ama iştahım yoktu.Neyse geçib oturdum sebastianda tam yanı başımda dikildi.Böylece 4-5 dakika geçti ve sonunda Alois elinde büyük bir kutuyla içeri girdi.Gecikmesi sinrimi bozuyordu.Hemen bunu halledip malikaneme dönmek istiyordum.

Alois
-Üzgünüm bu hediyeyi arıyordum.
Bu yüzden geç kaldım,özrümü kabul edin.

Ciel
-Her neyse.Hediyye hazırlamana gerek yoktu.Ne konuşacaksak çabuk konuşalım.Bu gün yeterince canım sıkıldı.

Alois
Biraz sonra olacaklardan haberi yokdu.Sırıtmaya başladım Ciel'in o yüzünü görmek için can atıyordum.
-Ah~Hadi amaa.Zaten beni hiç ziyaret etmiyordunn~
Kaşlarını çatarak bana baktı.Beni öldürmek ister gibi.Lafı uzatmadan konuşmaya karar verdim.
-Eğer konuşucaksak kahyalar bizi yalnız bıraksın.Böylece rahat bir şekilde anlatacağım.

Ciel
Bunu duyduğumda duraksadım.
Sebastianın gitmesini istemiyordum.Sebastianın pantolonunu çekiştirdim gitmemesi için.
-Hayır iste-

Sözümü keserek.

Alois
-Ne oldu? Yoksa şu lanet olası kahyadan ayrı kalamıyor musun.Bu  kadar mı ürktün???

Ciel
Resmen kahkaha atıyordu.Bunun gibilerin önünde küçük düşürülmüştüm.Bu beni dahada sinirlendirmişti.
-Sebastian çık dışarı bu bir emirdir!

Sebastian
-Emin mi-

Sözünü keserek konuşmaya başladım.
-Evet.Sözümü tekrarlatma.
Claude ve Sebastian çıktıkdan sonra,Alois bana bakıp sırıtıyordu.Biraz yedikden sonra ayağa kalktım.
-Ben lavaboya gideceğim.
Kafasıyla onayladı.Ve tabii ki yalan söylemiştim sebastianın yanına gidecektim.Onun yanında çok huzursuz hissediyordum.Baya bir ilerledikden sonra bir şey farketmiştim.15 dakikadır aynı yerden geçiyordum malikane değil labirentdi sanki.Arkadan bir ses duydum.Sebastian sanıp döndüğümde kimse yoktu.Bu bir kaç kez oldukdan sonra, kıkırdama sesi duydum.Ve bunları yapan Alois olduğunu öğrendim.Artık sınırlarımdaydım.O kahkaha atarken sinirli adımlarla yanına yaklaşıp tokat attım.Aslında attığımı düşündüm ama elimi sıkıca durdurmuşdu.Kulağıma yakınlaşıb fısıldadı.

"Ciel Phantomhive,pişman olacağın şeyleri yapmaman için seni kaç defa uyaracağım?"

Bir an duraksadım.Ne diyeceğimi bilmiyordum.Şaşırmıştım.Onu itip masaya dönecektim ki kolumdan tutub kendine çekti.Karşı koymaya çalıştım ama benden uzun ve güçlüydü.Bu imkansız gibi duruyordu.Sebastian diye bağıracakken eliyle ağzımı kapatdı.

"Boşa boğazını yorma Claude onunla ilgileniyor.Yani seni duysa bile kahyam engel olacaktır ona."

"Bana ne cüretle dokunduğunu sanıyorsun.Seni pislik!Ben senin gibi basit biri değilim.Bırak beni."

Biraz daha çabaladım.Ben karşı koymaya çalışdıkca dahada sıkı tutmaya başlamıştı.

"Benden ne istiyorsun seni lanet olası!"
Diye bağırdım.

"Şhh,sana dediklerimi dinlediğini sanmıştım.Her neyse tekrar edeceğim.Sana pişman olacağın şeyler yapmamalısın diye uyarmıştım.Bakıyorumda uslu durmuyorsun"

Sebaciel || KarışıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin