Oturduğu sandalyenin düşmesini umursamaksızın, aniden doğruldu Chaerin. Ellerini masaya dayadı ve tam karşısında duran arkadaşının üzerine hafifçe eğildi.
''Benimle düzgün konuşman konusunda seni kaç kez uyaracağım?''
Karşısındaki titrek bedene ait korkak bakışlara odaklandı. Gözlerini kırpmadan, mimiksiz suratıyla arkadaşına bakmayı sürdürürdü.
Her ne kadar iyi anlaşsalar da, sarışın olan, bazen baskın yönünü gösteriyordu. Bu, onun grupta sözünün geçmesini kolaylaştırıyor, arkadaşları da bunu kabulleniyordu.
Bir şeyler demek istiyordu fakat onun karşısında pekte cesaret edemiyordu, oğlan.
''B-ben... Özür dilerim. Bi-bir daha olmayacak.''
Duyduğu sözlerle tatmin olmuş ve başıyla onayladıktan sonra ellerini masadan çekmişti.
Okul kafesinin bunaltıcı havasından sıkıldığına kanaat getirip, bahçeye çıkmaya karar kıldı.
Masadaki diğer arkadaşlarına döndü ve göz kırptı. Bu vedalaşma hareketiydi onun. Çoğu zaman bunu kullanırdı.
Dar pantolonunun cebine soktuğu ellerini destekler biçimde başını dikleştirerek, her zamanki o mükemmel özgüveni ve kıskanılası fiziğiyle yürüyordu. Etraftaki gözlerin üzerinde olduğunu biliyordu. Bu durum onu keyiflendiriyordu.
Adımlarını hızlandırdığında, onu görmek isteyenler de parmak uçlarında yükseldi.
Gülümsemeden edemedi Chaerin. O muhteşem ötesi güzellikteki gülümsemesini sundu etrafındakilere.
Büyük binanın içinde ilerlerken, nihayet kapının önüne varabildi. Aceleci tavırlarla kapıyı ittirdi ve kapanmasına kalmadan kendini bahçeye attı.
Birkaç saattir hissedemediği güneş, ışınlarını çıplak kollarına yönlendirdiğinde huzurla iç çekti.
Yeni uyanmışçasına, kollarını iki yana açarak esnedi.
Batmak üzere olan güneşe dönüp, göz kırptı. Bu da onunla vedalaştığının kanıtıydı.
Yaptığı çocukça davranışlara kendi dahi anlam veremiyordu.
Bazen o sert tavırlı, kötü kız Chaerin gidiyor, onun yerine tamamen zıt bir karakter olan Chaerin geliyordu.
Arkadaşları onu her türlü kabullenmişti. O da zaten sadece bazı kişilere karşı güzel davranışlar sergiliyor, bambaşka biri oluyordu sanki.
Örneğin, Jiyong...
Biraz ileride gördüğü manzara karşısında sinirlenmeden edemedi. Önceki seneden tartışmalı olduğu kız bir diğer arkadaşı, grup üyesi, olan Jiyong ile konuşuyordu.
Bir süre duraksadı, başını öne eğip derince nefes aldı ve kendince mırıldandı.
''Şov başlasın!''
Başını kaldırdığında iki yana salladı ve önüne düşen saçlarını yüzünden uzaklaştırdı. Rahat tavırlarıyla, onların yanına doğru ilerledi.
Jiyong'ın yanında duraksadı ve kolunu onun beline sardı.
Kızı umursamaksızın, kendinden emin tavırlarını takındı.
''Canına mı susamış? Benimle arası bozuk olan biri, bana ait kimseyle konuşamaz. Bunu herkes bilir.''
Yanına gelen sarışın arkadaşının omzuna kolunu attı. Hafifçe çekiştirerek, bedenini kendine daha da yakınlaştırdı. Geniş gülümsemesini yüzüne yerleştirdiğinde, alaylı tavırlarla konuştu.
''Önemsiz bir konuda konuşuyorduk zaten. Bana aşıkmış, hah!''
Duyduğu sözler karşısında iyice kaşları çatıldı, sarışın olanın. Kızın yüzüne mimiksiz tavırlarla baktı bir süre. Hızlıca soludu. Durup o kızla tartışmak istese de sinirlerine yenik düştü.
Nereye gittiğini bilmeden uzaklaştı onların yanından. Derin düşüncelerine engel olamadı.
Kendine yakışmayan bir tavırla, başını eğerek yürümeye başladı.
Ona kimsenin aşık olmasını olağan karşılamıyordu. Daha doğrusu istemiyordu.
Çünkü önemsediği ve sahiplendiği bir arkadaşıydı.
Arkadaş olma durumu pekte hoşuna gitmiyordu aslında. Etkileniyordu. Onun da aynı şeyleri hissetmesini umuyordu.
Korktuğu bir şey vardı; duygularını açarsa.. Nasıl bir karşılık alacaktı?
Her ne olursa olsun, arkadaşlıklarının bozulmasını da istemezdi.
Uzun süredir yürüdüğünü fark ettiğinde başını kaldırdı. Aynı anda gözüne ilişen koca bir ışık kütlesiyle karşılaştı. Karşılaştığı yoğun ışık yüzünden istemsizce gözleri kısıldı. Batan güneşin de etkisiyle, ışık fazla rahatsız edici geliyordu.
Kaşlarını çattı ve ışığa yönelmek istedi.
Tam o sırada, tersi yönden gelen ses ile irkildi.
''Chaerin!''
Döndüğünde Jiyong'ın endişeli yüzüyle karşılaştı ve anlamsızca bakındı.
Işığın olduğu yönden gelen yüksek ses kulaklarını doldurduğunda, anladı. Bulunduğu yere doğru hızlıca gelmekte olan aracı gördüğünde, ışık nedeniyle acısa da gözlerinin aralanmasına engel olamadan tekrar aynı sesi duydu.
"Chaerin-ah!"