Rol

1.6K 128 32
                                    

Yüzüme savrulan yumruktan geriye doğru eğilerek kurtuldum. Bu kez de üzerime savrulan tekmeyi ayak bileğinden yakalayıp kendimle birlikte çevirdim. Eğitmenim yüzüstü düşerken ben de dizlerimin üzerine dengemi sağlayarak indim. Diğerleri henüz temel hareketleri öğreniyorlardı. Necip dahil kimse ciddi anlamda dövüşmüyordu ama ben ve Kuzey nefes nefeseydik. Ajan dudağının kenarından akan kanı silerken az önce tekme yediğim için sızlayan karnımı tuttum. İlk başta beni de diğerleri gibi eğitmeyi düşünmüş, birkaç dakika içinde oyun oynamanın ne kadar saçma olduğunu görmüştü. Profesyonel dövüşürken diğerleriyle aynı şeyleri yapmam zaman kaybı olurdu.

"Bugünlük yeter."

"Ne o? Yoruldun mu? Bu kadar olamazsın, ajan," dememle kahkaha attı. Birbirimize düşmanmış gibi saldırdığımızdan vücudumun her noktasında morluklar oluştuğundan emindim. Hala devam edebilirdik, ikimiz de bunun farkındaydık. Durmamızın nedeni fazlasının yarın parmağımızı kaldıracak halimizin olmaması demek olmasıydı. "Neyse. İlk günden yormayayım seni."

Su şişemi açarken ajanın bakışlarının sağ elimin işaret parmağındaki yüzüğe takıldığını gördüm. İlk karşılaştığımız andan beri bir kez bile yüzüğü çıkarmadığımı fark etmiş olmalıydı. Tarzıma fazlasıyla zıt olan yüzüğün taşı normalden büyüktü ve rengi yüzünden gösterişliydi. Bakışlarını yüzükten ayırmadığını fark edince "Beğendiysen vereyim tak," diyerek Kuzeye takıldım.

"Senin için önemli olmalı. Yanından ayırmıyorsun."

"Sana karşı diğerlerinin aksine ılımlı olmamın nedeni ismin."

"Bu ılımlı halin mi?"

"İsminin bana hatırlattığı kişinin hediyesi bu yüzük. Parmağımı koparmadıkları sürece çıkardığımı göremezsin."

Adamın dudaklarından dökülen "Senin için önemli biri olmalı," cümlesini duysam da araya giren Ozan yüzünden duymamış gibi yaptım. Kuzey ekip arkadaşının yanına giderken sırtımı duvara yaslayarak diğerlerini izlemeye başladım. Benim daha on yaşındayken aldığım eğitimi şu an alıyorlardı. On yedi yılda geldiğim noktaya kısacık zamanda ulaşmaları imkansız olsa da durumu ciddiye alırlarsa en azından kendilerini savunmayı öğrenebilirlerdi. Bakışlarım Necip'i bulunca keyifle gülümsedim. Herkesten çok o eğitimini ciddiye alıyor gibi görünüyordu. Bunun nedeni de ilk gün aramızda yaşanan rekabetti.

"Sen bu sıcakta neden uzun kollu giyiniyorsun?"

Kulaklarıma dolan sesle düşüncelerimden sıyrılarak bakışlarımı sol tarafımda duran kişiye çevirdim. Yanlış hatırlamıyorsam ismi Buseydi. Toplantı sırasında tartıştığım kızdı. İkinci tartışmanın yaşanması için uzun süre beklememize gerek olmayacağını bilsem de bu kadar erken ve bu konu üzerinden olacağını tahmin etmemiştim. Boştaki elimi yumruk yaparak tırnaklarımı avucuma batırdım. Kısa bir şort ve ip askılı crop giymiş olan kıza söyleyeceklerimi çok önceden hazırlamıştım.

"Belki de senin gibi götümü başımı açıp insanları kendime baktırmaktan hoşlanmıyorumdur?"

Söylediklerimi duyan birkaç kişi durup bize baktı. Bora da onlardan biriydi ve dudaklarımdan dökülenlerle inanamıyor gibiydi. Sanırım onun sevdiği kıvırcık böyle şeyler söylemezdi. Buse ilk başta doğru duyup duymadığından emin olmak ister gibi görünse de diğerlerinin bize dönen bakışlarından gerçek olduğunu anladı. Dişlerini sıkarak "Ne saçmalıyorsun lan sen?" diye bağırdı öfkeden titremeye başlayan bedeninin eşliğinde.

"Bence gayet net konuştum. Senin aksine izlenilmekten rahatsız oluyorum. Başka soru?"

Busenin bana doğru atılmasını engelleyen eğitmenlerden biriydi, ismini bilmiyordum. Şu an buradaki herkesin ortak noktası bana nefretle bakıyor olmalarıydı. Söylediklerimin tecavüz kurbanı birinin arkasından o da öyle giyinmeseymiş ya da o saatte dışarıda ne işi varmış demekten farkı yoktu. Hak edilmiş nefretin odağıydım. Sadece iki kişinin bakışları nefretten uzaktı. Buseye tiksinti dolu bir bakış attıktan sonra eğitim odasından çıkarken görmüştüm. Bora hayal kırıklığıyla, Tuğba ise dehşete düşmüş gibi bakıyordu. Çünkü herkesin aksine bu cümlelerin bana ait olmadığını biliyordu.

{Tamamlandı} Gece [+18]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin