Güne dürtülerek uyandırıldım.
"Abicim kalk artık. Saat kaç oldu."
"Kaç oldu?" Dedim uykulu bir şekilde.
"Üç."
"Ne! Okula geç kaldık." Dedikten sonra abim haykıra haykıra gülmeye başladı.
"Bugün Cumartesi." Dedi gülmeye devam ederken.
"E niye uyandırıyorsun beni? Uyuyordum ne güzel."
"Abicim kalk pikniğe gideceğiz ya. Her şeyi unutuyorsun Beren. Sevgili yapsan onuda unutursun sen." Deyince aklıma kayıp prens geldi. Beni bu kadar iyi tanırken karşıma çıkmayıp anonimden yazması çok can sıkıcıydı.
"Hop daldın gittin. Hadi hazırlan bir şeyler ye sonra da çıkarız." Onaylar bir şekilde kafa salladım abime. Dün eve çok geç gelmiştik. Arel ve Yankı'nın bir ilişkisisi olmadığını öğrenince Açelya ve Lina'yı onlara ayarlama fikri gelmişti hemen aklıma. Bartu ayladır birini seviyormuş.Saffet abi ve diğerleri evliymiş,çocukları varmış. Çocukları olduğunu öğrenince hep beraber pikniğe gitme kararı almıştık. Ama korumalarımız olarak değil abilerimizmiş gibi davranacaklardı. O yüzden bugün korumalarımız olarak sadece benim korumalarım vardı. Hayatımın bu kadar çabuk değişeceği zerre aklımdan geçmezdi. Bir anda evim, korumalarım olmuştu. Bu durumu bazen hala garipsiyorum düşünsenize bir anda zengin oluyorsunuz. Biraz daha yatıp, banyoya gidip işlerimi hallettim. Pikniğe gideceğimiz için çok hafif bir makyaj yaptım, hava çok sıcak olduğundan kıvırcık olan Saçlarımı at kuyruğu yaptım. Kırmızı, askılı, şortlu olan tulumumu giydim. Sonra da aşağıya inip bir şeyler atıştırdım.
Kayıp prens;
Yunan mitolojisine göre insanlar dört kol, dört bacak ve iki yüzü olan bir kafa ile yaratılmış. Güçlerinden korkan zeus onları ikiye ayırır ve onları hayatları boyunca diğer yarılarını aramaya mahkum edermiş. Yıllarca, aradım ben diğer yarımı. Sonra bir gün seni gördüm dedim ki kendi kendime, 'bu senin aradığın diğer yarın, artık arama çünkü onu buldun.' Hayatım,fikirlerim, hareketlerim senden sonra çok değişti. Hiç bir şeyden korkusu olmayan ben, seni incitmekten, üzmekten, kırmaktan ölesiye korktum. Deli gibi cesareti olan ben, seni gördükten sonra yerle bir oldu. Doğum günün kutlu olsun Beren. İyi ki doğudun kıvırcığım, hayatın, o güzel kalbin, yüzün, gözlerin, kısacası senin gibi geçsin.Gözlerim dolu dolu okumuştum onun mesajını. Bugün benim doğum günümdü ama unutmuştum. Gerçi kimse de Doğum günümü hatırlatmak için yazmamış, kutlamamışlardı.
Siz;
Ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Çok teşekkür ederim kayıp prens. Sende iyi ki varsın. Hayatıma iyi ki dahil oldun.Mesajı tekrar tekrar okumuştum. Hayatımda ilk defa bu kadar güzel Doğum günü mesajı alıyordum. Ağlamamak için gözlerimi kırpıp yukarıya bakarken telefonum çaldı.
"Efendim Gizem."
"Ne yapıyorsun kıvırcık?"
"Kahve içiyorum. Sen?"
"Bende sizin kapıdayım."
"E niye gelmiyorsun da dışarda bekliyorsun?"
"Almıyorlar ki, geleyim."
"Nasıl almıyorlar? Kim var kapıda?"
"Ben sizin güvenliklerinizi ve korumalarınızın isimlerini mi biliyorum Kızıl?"
"Tamam, tamam geliyorum sarışın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat
Teen FictionBeren'nin orta gelirli bir ailesi vardı. Ta ki o güne kadar, yıllardır bir amcası olduğunu ama babasıyla amcasının görüşmediklerini biliyordu. Amcasının hakkında bildiği tek şey adıydı. Ve birde gelen o mesaj... 0507*******; Ne demiş Cemal Süreya? A...