"Hayır." Fark etmeden iki dudağı arasından sızdı sözcük sessizce. Buğulu gözleri bu olanları görmeye artık dayanamıyordu, acıyorlardı derin bir yara misali. Çöktü büyüğünün yanına ve tuttu onu, sanki bir işe yarayacakmış gibi sarsıyordu. Bilinçsiz ve düşüncesiz. Kendini koca bir boşlukta hissediyordu. Sürekli düşüyor fakat sona bir türlü yaklaşamıyordu. Sevdiklerinin ölümünü görmenin bu denli acı olacağını düşünmemişti hiç. Onları kaybedeceği düşüncesini bile getirmemişti aklına ama şimdi olanlar tam da bunlardı. Çaresizdi, elinden hiçbir şey gelmiyordu. Hiç kimseye bir faydası dokunamıyordu. Gözyaşlarından bulanıklaşan görüşüyle büyüğünün burnundan akan kanları görüyordu. Geriye kalan ufak güç kırıntılarını toplayıp ayağa kalktı.
"Ona ne yaptın?" Topladığı güç kırıntılarının el verdiği kadar bağırmıştı. Bacakları titriyordu, kendi bedenini taşımaya bile acizdi bacakları.
"Ah! Taewoon'a dikkatli olmasını söylemiştim zaten. Yazık oldu." Mide bulandırıcı yapmacık sesiyle konuştu kız.
Küçük olan hıçkırıklarını bastırmaya çalışıyordu ama başarısızdı. Büyüğünden gelen kısık fakat acı dolu bir inleme işitti. Kesinlikle kendisi ölmeliydi. Şu an sadece bunu istiyordu. Onları bu halde görmektense ölmeliydi, daha az acı çekerdi.
"Ölüm Oyun'u başlamadan önce yani Taewoon ayılmadan önce bir zehir içirtildi ona. Etki süresi 12 saatti. Bu süre içinde panzehiri içmesi lazımdı yaşayabilmesi için..." Ses bir süre kesildi ve zevk aldığı belli olan bir tonda tekrar duyuldu. "Ve panzehir ise Taewoon'un soruları cevapladığı makinede. Eğer verilen sürede iki soruya doğru cevap verebilseydi makine de ona panzehiri verecekti."
Sungmin duyduklarıyla hemen ayaklandı ve makineye baktı, kapanmıştı. Üzerindeki tüm tuşlara basarak açılmasını umdu fakat hepsi boşunaydı. Bir öksürük sesi duydu ve yerde kıvranan büyüğüne baktı. Öksürükleriyle birlikte ağzından sızan kanlarla yerde kıvranıyordu. Kıpkırmızı olan gözleri ile buluştu gözleri. Hırıltılı sesiyle konuşmaya çalışıyordu.
"Su-Sungmin. Lütfen... Lütfen diğerlerini kurtar."
"Hyung!" Ağlayarak kendini yere attı küçük olan gözlerini büyüğünden ayırmadan. Oturduğu yerden yerde yatan büyüğünün gözyaşlarını siliyordu titreyen ellerinin müsaade ettiği kadar.
"Ben..." Taewoon biraz duraksadı ve güçsüz elini göğsüne bastırdı. Dudaklarından titrek bir inleme döküldü tekrardan. Canı çok acıyordu fakat küçüğüyle konuşmak istiyordu. "Ben bunu hak ettim."
Sungmin hızlıca başını sağa sola sallarken titrek sesiyle konuştu. "Hayır hyung. Kendini suçlayamazsın."
Taewoon'un alnından terler akıp gözyaşlarına karışıyordu.
Sungmin bir an boğazını yırtarcasına bağırdı. Genç bedeni bu kadar ağır olayları kaldıramazdı. Hemen yanı başındaki makineyi yumruklamaya başladı. Kalın zırhlı makinede ufak bir zarar bile yokken Sungmin'in ellerinde yaralar açılmaya başlamıştı. Fakat o, acıyı hissetmiyordu bile. Mümkün olmadığını bile bile makineyi kırarak içindeki panzehire ulaşmak istiyordu.
Birbirlerine çarpan gürültülü demir sesleri ile durdu ve arkasındaki kafeslere baktı. Karınlarını doyurmuş kurtlar kendi kafeslerine geri dönmüşlerdi. Kafeslerinin kapıları kapanmıştı ve yukarıdan üzerilerine düşen kılıçlı levha ile diğer iki kurt gibi onlar da can vermişlerdi.
"Hıh! Onlarla uğraşamazdım." Kızın umursamaz sesi duyuldu.
Sungmin, Yuhwan'ın geride kalan parçalanmış bedenine baktı. Kalbinin dayanamadığı bu görüntüye midesi de dayanamıyordu. Midesinden gelen bulantıyla arkasını döndü ve bulantıyı bastırmaya çalıştı. Fakat gözlerini kapasa bile bir fotoğraf gibi gözünün önünden gitmiyordu o görüntü. Midesine hakim olamayacağını anladığında kendi sorularını cevapladığı makinenin solundaki duvarın köşesine koştu ve bir elini duvara dayayıp destek alarak istifra etti. Birkaç adım halsizce geri çekildi ve sırtını duvara yaslayıp aşağıya doğru sürtünerek kaydı. Yere oturduğunda, Taewoon'un gözünden akan gözyaşları ile gözlerini yumduğunu gördü. O gözyaşlarının, Taewoon'un son gözyaşları olduğunun farkındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Death Game→SPEED
Misterio / SuspensoSeninle küçük bir Ölüm Oyunu oynayacağız, Taewoon. Çok zevkli olacağına eminim. •25/8/2014•