Hayat Ağacı

685 82 175
                                    

14 gündür uçsuz bucaksız mavilikte geziniyorlardı. Birçok fırtına ve kasırga Akai Hana'yı neredeyse koyu suların altına gömecekti. Mide bulantılarına artık alışmışlardı. Yiyecekleri oldukça azalmıştı. Hyunjin en azından Rosalie'nin bahsettiği denizci hikayelerdeki gibi ürkünç bir şeyler yaşamadıklarından dolayı içi biraz olsun rahat hissediyordu.

Chan'a olan özlemi her geçen gün artıyordu. Onlar burada Dünyanın sonundayken acaba Alfası ne yapıyordu? Dünyanın geri kalanı, diğer krallıklar, savaşın son durumu... Son gelişmelerin hiçbirini bilmiyordu.

Carnaval Partisi'nin neredeyse 2 ay önce olduğu gerçeğini hatırladıkça sarsılıyordu. İki aydır Chan'ı görmemişti. Hannah, Lucas, anneleri baş rahibe ve tabii Mer ile Rem'i görmemişti. Elinden iyi olduklarını umut etmekten başka bir şey gelmiyordu. Hepsinin iyi ve güvende olduğunu.

Rosalie'nin onlara yardım ediyor olma düşüncesi bile hala çok garip geliyordu. Yine de ona minnettardı ve aralarının iyi olmasından memnundu. O olmasaydı Alexis'ten asla kaçamazlardı.

Rüyalarında artık yalnızca Chan'ı ve özlediği günleri değil Alexis'i ve 3. kitaba ulaşamazlarsa yaşanacak o kıyamet gibi savaşın da günlerini görüyordu. En azından rüyalarında kavuşacaklarını düşünerek uykuya hevesle dalarken korkuyla sıçrıyordu her seferinde.

Bir düşe koşarken kapattığı gözlerini bir kabustan kaçarken açıyordu.

Zamanlarının dar olduğu gibi yolları da azalmıştı. Üçü de bunun etkisiyle daha tetikteydi. Neyle karşılaşacaklarını bilmiyorlardı ve denizci hikayeleri her an gerçekleşebilirdi.

Rosalie çok az uyusa da her zaman dikkatliydi. Doğru rotada gittiklerinden  ve takip edilmediklerinden emin oluyordu.
Uyuyamamasının nedenlerinden biri de onun kabuslarıydı. Kardeşini görüyordu. İkisi de birbirine sen bana ihanet ettin diyorlardı.

Hayatlarında hiç bu kadar mesafe girmemişti aralarına bu ikizlerin. Ancak kalpleri uzun zamandır uzaktı birbirlerine,onlar fark etmeseler de.

Elanor elinden geldiğince Hyunjin'le ilgileniyor, kabuslarından terler içinde uyandığında onu sakinleştirerek geri yatırıyordu sözlerini hala hatırlayamadığı o şarkıyı mırıldanarak. Seneler önce küçük bir çocuk olan bir Prensken de bazen kabuslar görürdü. Elanor aynı şekilde geceleri başında bekler ve onu rahatlatarak her zaman söylediği güzel ninni eşliğinde uykuya daldırırdı.

Vakit kaybetmeden yollarına devam ediyorlardı. Rosalie başındaki kırmızı gül desenli siyah kaptan şapkasıyla dümenin başında, Elanor ise yemekleri ayarlıyordu. Ve Hyunjin fe dalgaları hülyalı gözlerle izlemekle meşguldü.

Derken birden bire gözüne bir şey takıldı. Suların arasında biri vardı. Emin olabilmek için derhal ayağa kalkıp birkaç adım geminin ucuna yaklaştı. Evet, yanlış görmüyordu. Suda biri vardı.

"Elanor! Rosalie! Hemen gelin, suda biri var! Yardım etmeliyiz!"

Onların gelmesini beklemeden hemen suya atladı. Hızlıca suyun derinliklerine gömülmekte olan bedene ulaşmaya çalışıyordu. Elanor ve Rosalie omeganın sesini duydukları anda endişeyle gelmişlerdi ve Hyunjin'in suya atladığını gördüklerinde ikisinin de ağızı açık kaldı.

Hyunjin yakıcı güneşin altında gözlerini açtığında denizin tuzlu suyunun gözlerini yaktığını hissetti. Ama şu an düşünecek daha önemli şeyleri olduğunu biliyordu ve bu acıya gözlerini kısmaktan başka bir tepki vermedi.

Etrafına bakındığı her saniye kafası daha da karışıyordu. Çünkü sudaki beden yoktu. Yaşayıp yaşamadığını bile bilmediği bir bedeni okyanusun ortasında görmüştü ve tereddüt etmeden onu kurtarmak için suya atlamıştı.

Red Tears | HyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin