0.0

7.2K 138 76
                                    

Millie Bobby Brown

"Senden nefret ediyorum! Senden ölesiye nefret ediyorum piç herif!"

"Siktir git evimden lanet olası pislik! Akıllanana kadar döneyim deme sakın!?"

Kapıyı tüm sokağın duyabileceği bir şiddetle çarparak çıktım evden. İçine ihtiyacım olabilecek şeyleri kattığım çantamı açıp içinden bir örtü çıkardım. Kendim için değildi. Bahçede beslediğim kedim Charlie içindi. Eğer onu bırakırsam babam olacak lanet herif onu da öldürürdü. Charlie hızlı adımlarla yanıma gelince onu kucağıma aldım. Elimdeki örtüyü bisikletimin önündeki sepete yerleştirdim ve Charlie'yi oraya koydum.

Bisikletimi bahçeden çıkarttıktan sonra camdan bakarak bana küfürler savuran o cani yaratığı gördüm. Bisikletin diğer tarafına bacağımı attım ve yine pencereye döndüm.

"Bu sefer senden kurtuluyorum piç!" diye bağırıp orta parmak çektim. Evet. Belki ergen diyeceksiniz. Ama bemce hayat hikayemi dinlemeden yargılamayın derim.

Kafamı çevirip pedallara yüklendim. Sürdüm sürdüm ve sürdüm. En sonunda merkeze gelmiştim. Etraf bomboştu. Sadece bir kaç dükkanın ışığı yanıyordu. Biraz da merkezde dolanıp deniz kenarına gitmeye karar verdim. Yakın olmadığı için çok yorulmadan varmıştım. İlk gördüğüm banka yanaşıp bisikletimden indim.

Charlie uyumuştu. Örtünün ucunu kaldırıp üstüne örttüm. Yağmur başlamıştı çünkü.

Banka oturup dizlerimi kendime çektim. Onun önünde dökmek istemediğim göz yaşlarımı burada boşalttım. Gözlerim kızaracaktı, şişecekti ama umurumda değildi. Artık o eve dönmeyecektim.

Dakikalar dakikaları kovaladı. Denize girmiş gibi sırılsıklamdım. Rüzgar saçımı bir oraya bir buraya savuruyordu. Charlie uyanmış, yağmurdan dolayı çıkamadığı sepette örtünün altında dışarıyı izliyordu.

Ben mi?

Ben harikaydım(!).

"Daha ne kadar orada duracaksın? Hasta olmayı mı planlıyorsun?"

Arkamdan gelen sesle yutkundum ve elimi yavaşça ceketimin cebine götürdüm. Bıçağı kavradığımda hızla yerimden kalkıp arkamı döndüm ve bıçağı sese doğru salladım.

"Uzak dur pislik."

Kapşonlu, yağmurluk kumaşı ceketli bir adam duruyordu önümde. Yüzünü tam göremiyordum.

"Hey hey hey! Emin ol bir dünya yıldızını öldürmek istemezsin!" dedi ellerini kaldırarak.

Tek kaşımı kaldırdım. Yavaş adımlarla oturduğum bankın arkasından önüne geldi ve tam karşıma dikildi. Elleriyle kapşonunu itti. Ağır çekim gibiydi.

İlk çenesini gördüm. Bu çene hatı bana tanıdık geliyordu. Sonra dudaklarınu ve burnunu. Gözleri, saçları. Ve işte. Karşımda gerçekten de bir dünya yıldızı duruyordu.

^^^

wattpad'e ilk başladigimda bu tarz kitaplar beni igrendirirdi. ama devran donuyo agalar bakin ben de yazdim.

vote ve yorumlarinizi bekliyoruum<3

daddy issues | tom hollandHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin