Bir sabah arifesiydi. Pala’nın hanesinin kapısına Zekiye bacısı dayanmıştı, ağlıyordu. Kapıyı açan Pala salya sümük ağlayan bacısını gördü ve içeri aldı. Önce adamlarına su getirmelerini emretti fakat Bacı Zekiye reddetti. Pala çok sevdiği yakını olan Zekiye’nin gözlerini ipekten yapılma mendille sildi ve ona dedi ki,
-Acı acıyı keser su sancıyı. Her halinden belli bir derdin olduğu yawru quş, şimdi şu suyumuzu iç hele.
Zekiye, Pala’nın elindeki bardaktan suyunu içti.-Derdin nedir bacım?
+(Hönkürerek) Karşı bakkalın oğlu, Çakı Ökke-
-Dur hele bi Çakı Ökkeş mi dedin lan sen!?
+Evet biraderim Çakı Ökkeş bana aşık, affet biraderim.
-Sen ne dedin?
+”Biraderim izin vermez” dedim, o da bana “biraderin adamsa gelsin yüzüme söylesin izin verip vermediğini” dedi, affet Mehmet abi beni Çakı’nın eline verme.
-Merak etme sen yawru quşum bu Çakı Ökkeş denen namus düşmanının icabına bakarız.
Pala Mehmet Zekiye’nin geceyi orada geçirmesini istedi. Zekiye’yi yatağına yatıran Pala odanın kapısını yavaşça kapattı, Neşter Ekrem’i ve Maço Turgut’u Zekiye’nin yanında kalmaları için hanesine çağırdı. Onunla gelmek isteyen Neşter Ekrem’ i kolundan tuttu ve dedi ki,-O benim bacım Neşter Aga onun namusu benim namusumdur. Dedi ve çıktı.
Tan yeri ağarırken Pala, sarı bülbülünden iner. Etraf tiner kokuyordu. Çakı'nın mekanına yaklaştı iç cebinde emaneti duruyordu. Mekanın kapısına geldi ve durdu. İçerden gelen tineri içine çekti, ona o namı veren pala bıyığını düzeltip içeri adımını attı. Tiner çekmekten damarlarını belli eden gözler Palaya baktı, içerisi fosforlularla doluydu. Pala emanetini çekti ve göğe iki el kadar sıkıp bağırdı;
-Heeeeyyyyyyyyyyyyt ulaaaaaan, ey ırz düşmanı Çakı Ökkeş, nerdeysen çık ortaya! Diye bağırdı. Bir anda bütün mekan sessizliğe bürünmüşken aniden bütün fosforlular “41 kere Ökkeş” diye bağırdı.
Birden arka kapı büyük bir gürültüyle açıldı. Ellerinde altıpatlarlı 4 semt abisi çıktı arkalarında ise Çakı Ökkeş vardı.
-Ey namus düşmanı Ökkeş, ey milletin bacısına göz diken Ökkeş! Adamsan namusun namına gel benimle hodri meydana.
+Biz sevdiğimizin namusunu bildik, aklımızı alanları değil aklımızda kalanları sevdik onun için gerekirse biraderini de keseriz
Dedi ve silahlar ateşlendi. Pala emanetini çıkarıp art arda 3 el sıktı. Her sıktığı fosforlulara geldi. Masalardan birini tekmeledi ve arkasına siper alır kaleşnikoflar ateşlendi. Yerler kurşun kovanları ve fosforlu kanıyla doldu. En sonunda “ Yeter ulan!” diye bağıran Pala gocuğunu fosforlulardan birinin üstüne attı ve üstünde Zekiye yazan çakısını çekti. Bunu gören Çakı Ökkeş tinerini çekip adamlarını itti ve Pala Mehmet ile hodri meydana gelir.
-Bu Zekiye için ulan! Diye bağırdı ve gümüş çakısını Çakı Ökkeş’in böğrüne sapladı. Tam o sırada Çakı Ökkeş’in mapustan kaçan babası içeri daldı ve oğlunu fosforlu kanlar içinde gördü. Ve Pala’ya intikam sözü verdi.
SON