"Mucizelere inanmanı söylemiştim vahşi güzel" mesajı içimden hala okurken Ecenin beni sarsmasıyla kendime geldim.
"Kızım telefona bakarak dondun kaldın."
"Numaramı nereden aldı acaba."
"Verdin de hatırlamıyormusun acaba."
"Hayır kızım versem hatırlardım.yoksa..."
"Yoksa..." dedi Ece soru soran gözlerle bana bakarak.
"Yoksa o sokaktaki oğlanlar falan bir tuzak mıydı? hayır yaaa..." dedim gözümden akan yaşlara hakim olamayarak.
İnsanlara bu kadar çabuk güvenmek zorunda mıyım? Off..."Saçmalama kızım iyice paranoyaklaştın abartma. Tekrar hatırla bakalım belki verdin ama hatırlamıyosun iyi düşün. hem neden düşünüyorsun ki mesaj at sor ."
"Tabi yaa neden mesaj atmıyorum ki..."
Diyerek telefonu elime aldım ve ;
'Numaramı nereden buldun. Ayrıca artık bana artık vahşi güzel de-me'
Yazdım ve mesajı yolladım. Ece ile telefona odaklanmış mesajın gelmesini bekliyoruz. Mesaj iletildikten yaklaşık bir dakika sonra telefonumun zil sesi odayı doldurdu. Hemen telefonumu elime aldım ve cevaplamak için ekrana dokundum. Telefonu açar açmaz ;
"Numara mı nereden buldun?" Dedim bağırarak.
"Vahşi güzel sakin ol bu ne sinir " dedi gülerek ve gülmesi beni iyice sinirlendirdi.
"O oğlanlar falan hepsi oyundu değil mi? Doğru. Sana inananda kabahat. Dedin ki bu kız saf ben bunu kandırırım. İnan ki sandığın kadar saf değilim. "
"Heyy! Sakin ol. Kafanda ne kurguladın ya da ne düşündün bilmiyorum ama biraz önce dediklerinin hiç biri doğru değil. Lavaboya gittiğinde telefonunu masanın üzerinde unuttun ve bende kaydettim."
"Buna neden inanayım?"
"İnanmak zorundasın!" Dedi tehlikeli bir sesle.
"Hiç birşey için bir zorunluluğum yok" dedim sesimi yükselterek ve Eceye iyi gidiyomuyum anlamında baktım. O'da eliyle beni onayladı.
"Derdimi anlatacağım birine ihtiyacım vardı ve karşıma sen çıktın bende anlattım ve o masadan kalkınca aramızdaki bütün ilişki bitti."
"Bi-te-mez" dedi her hecesine vurgu yaparak.
O bitemez dediği an ürperdiğimi hissettim. bir insanın sesi nasıl bu kadar tehlikeli çıkabilir?"Bitemez çünkü ben sana --"
"Yeter artık! Lütfen bir daha karşıma çıkma ve arama anlıyor musun" dedim ve cevabını beklemeden telefonu kapattım.
"Fazla mı üstüne gittim acaba?" Dedim Eceye bakarak.
"Kızım artık şu vicdan olaylarını bırak. Bırakmalıyız artık. Biz önceden böyle değildik Mira. İnsanları bu kadar düşünmezdik. Tama bu o kadar da iyi birşey değil ama biz bu yüzden güçlüydük. Artık güçsüz olmak istemiyorum ve senide güçsüz görmek istemiyorum Mira. Artık eski Ece ve eski Mira geri gelsi"
"Geri gelsin." dedim bende tekrar ederek.
"Kızım o bu değil artık üniversiteli olduk." Diye devam ettim.
"Ayy evet. Bu arada Irmak ve Seherin nereleri kazandığını biliyormusun."
"Ayy hayır. Ben onları aramaya vakit bulamadım."
"Onlar burada yani Ankara'da kalıyorlarmış. İstedikleri üniversiteyi kazananamışlar ama yinede memnunlar. Ama en çok biz memnunuz değil mi canım."
"Çünkü İzmir" dedik aynı anda.
"Bekle bizi İzmir" dedi Ece gülerek.
"Ooo Ece saat geç olmuş. Gitsem iyi olur babam bekliyordur haber de vermedim zaten."
"Tamam ama kalsaydın keşke yaaa."
"Yok gideyim ben."
"O zaman yarın mutlaka geliyorsun ve alışverişe çıkıyoruz. Ok."
"Ok hadi görüşürüz."
"Güle güle canım."
Ecelerden ayrıldıktan sonra biraz yürümeye karar verdim ve şoförümüz Levent Abi'yi beni alması için aramadım.
Yolda yürürlen bugün yaşadıklarım aklımdan film şeridi gibi geçerken bu zamana kadar hiç girmediğim bir ara sokağa girdiğimi fark ettim. Belki de bu sokağa daha önce girmiştim ama akşam daha ıssız olduğu için bana öyle geliyor.
Aynı sokakta yürümeye devam ederken arkamda bir nefes hissettim. Arkamı hızla dönüp baktığımda sokakta benden başka kimse yoktu.
"Kim var orada?!" Diye bağırdım.
Ses gelmeyince sokağın sonuna doğru koşmaya başladım.
'Bu kadar macera yeter Mira.' Dedi iç sesim ve ben ilk defa iç sesime hak verdim ve gördüğüm ilk taksiye binerek eve gittim. Ben yaksiden inerken babamın da yeni geldiğini gördüm.
"Baba üniversite sınav sonuçları açıklandı" dedim üzgün çıkan sesimle.
"Eee ne oldu? Neden üzgünsün kazanamadın mı?" Dedi kolunu omzuma atarak.
"Yaa kazandım hemde istediğim üniversiteyi."
"Ee benim meleğim neden üzgün o zaman "
"Ama İzmir'de senden uzak olacağım. Özlerim ben seni ama yaa."
"Üzüldüğün şeye bak aksine ben çok sevindim biraz kafamı dinlerim."
"Ama baba yaa" dedim alınmış gibi yaparak.
Beni kendine biraz daha çekti ve ;
"Şaka yapıyorum meleğim. İzmirle Ankara arası o kadar da uzak değil. İstediğin zaman gelirsin. "
Eve girdiğimizde konuşmaya devam ediyorduk.
"Oo önemli olan zaten gitmek. Gittikten sonra ben seni unuturum."
"Bak sen" dedi babam ben odama çıkarken.
Yarın beni yorucu bir gün bekliyor nasıl olsa...
****
"Bu nasıl oldu" dedim Ece'ye üzerindeki elbiseyi göstererek."Süper bence bunuda almalısın."
"Bencede" dedim ve Ece ve ben elimize yeni bir kıyafet alıp kabinlere aynı anda girdik. İkimizde elbiseleri giydikten sonra aynı anda kabinlerden çıktık.
"Oha süper olmuşsun. Kızım bu bana hiç yakışmadı" dedik ikimizde aynı anda.
"Yooo bence harika. Sence nasıl kardeşim."
"Bencede süper kardeşim"
Ece ile ikimiz duyduğumuz seslerle arkamızı döndüğümüzde iki erkeğin bize baktığını gördük. Yok iki APTAL'ın mi demeliydim çünkü geçenlerde sinemada çarptığım erkeklerdi.
"Yine mi siz?" Dedik Ece ile ben aynı anda.
"Kırmızı yakışmış ama siyahta yakışır" dedi sinemada çarptığı çocuk eliyle beni göstererek.
Ece ile ikimiz ofkayarak kabinlere gittik. Kendi kıyafetlerinizi giyip çıktığımızda hala burada olduklarını gördüm.
Ecenin duyabileceği şekilde;"Bu aptallar neden hala burada?" Dedim.
Tam yanlarından geçerken çarptığım çocuk beni kolumdan tutup gitmemi engelledi ve ;
"BİRGÜN BU APTAL'A AŞIK OLACAKSIN VE BEN SANA AŞKI APTAL HALİYLE YAŞATACAĞIM. İNAN Kİ BU SENİN İÇİN HİÇ İYİ OLMAYACAK!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN APTAL HALİ...
HumorMutluluk mu? Aşk mı? Peki ya hayaller mi? Hangisi? Hepsini seçmek mümkün mü? Peki ya birisinden vazgeçmek zorunda kalırsan? Sizce Mira ve Ece hangisini seçti, ya da hayat onlara seçme sansı tanıdı mı? Her sayfası sürükleyici bir roman. Keyifle okuma...