8

81 21 35
                                    

   Nadia havaalanının önünde oturmaya başladı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

   Nadia havaalanının önünde oturmaya başladı. Yolda giderken yağmur başlamış, sırılsıklam olmuştu. Oldukları yer dünyada en çok yağış alan bölgeydi.

   Uçağa bu şekilde binemeyeceğini biliyordu. Buradan gitmeyi de çok istiyordu. Fakat içinde bir ses buradan gitmenin doğru olmadığını ona fısılsıyordu. Bir haftada vazgeçmemişti, yılları içinde biriktirmişti.

   Üzerine yapışan ıslak kıyafetler yavaştan üşümeye başlattı. Adam'ın ona kal dememesi ne kadar zoruna gidiyordu. Gitme dese ölür müydü?

   Yanına bir kadın geldi. Elini Nadia'nın omzuna koydu ve ona gülümsemeye başladı. "Islanmışsın."

   "Evet." Kadın elini çekince Nadia oturduğu yerden kalktı. Çantasını almak için uzandığında kadın çantayı tuttu.

   "Burada ne için olduğunu biliyorum."  Nadia kaşlarını çattı ve kadını rahatsız edecek şekilde incelemeye başladı. Sarı saçlarını at kuyruğu yapmıştı, yüzü simetrik duruyordu. Giydiği kıyafetler ise ormanı aramaya çıkan bir ekip kıyafeti ile aynıydı.

   "Ne istiyorsun?" dedikten sonra bir hışımla çantasını kadının elinden çekti. Islak kıyafetler ile bir yerlere gitmek veya yürümek istemiyordu ama kadın onu mecbur etmişti.

   "Peri." Nadia gözlerini devirip alayla güldü. Kadına tekrar döndüğünde tıslarcasına konuşmaya başladı.

   "O zaman git bul. Benim perilerle işim yok." Arkasını döndü ve adımlar atmaya başladı. Kadının yanında gelmesini beklemiyordu.

   "Onlardan gördüm, çok fazla varlar ama bir tanesini yakalamaya gücüm yetmiyor."

   "Git, kendine ekip kur." adımlarını sıklaştırdı.

   "Kimse bana inanmıyor. Beni deli yerine koyuyorlar. Ormandaki evimde garip işler dönüyor, tek olmak beni yeterince korkutuyor." Nadia olduğu yerde durdu ve sinirlerini bastırmaya çalıştı.

   "Her şeyi sana benim mi söylemem lazım? Köyde yaşa. Hatta orada bizim yaptığımız boş bir kulübe bile var. Emma adındaki kadını bul ve onunla konuş. Şimdi beni bırak."

   Kulübeyi kendisi bile unutmuştu. Tek bildiği Honour'un içeriye gerekli eşyaları yerleştirmeye çalıştığıydı.

   "Durur musun? Hızına yetişmek zor oluyor."

   Nadia nereden geldiği belli olmayan bu kadını başından yollamak için her şeyi yapmaya hazırdı. Durdu ve kadına döndü. Islak saçlarını omzunun arkasına attı.

   "Bir an hiç durmayacaksın sandım." Etrafa biraz baktıktan sonra  oturacak bir yer buldu ve Nadia'yı kolundan çekerek oturttu. Nadia ise hiçbir şey demeden oturdu.

   "Lütfen, beni dinle. Evet, köyde bir yaşam sürebilirdim ama sesler rahatsız ettiği için daha sakin bir yere ihtiyaç duydum. Zamanla burada yaygın olan şu perilere merak sardım. Çok para ettiklerini duydum. Benim de paraya ihtiyacım var."

SAKLI DÜNYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin